İzmir Mitingi ile ilgili haberleri çoğumuz izledik televizyonlardan, gazetelerden, internetten (bkz: https://www.birgun.net/haber/ozel-gundogdu-meydani-nda-konustu-iktidar-degisiyor-kumpascilar-gidiyor-624288). Pek coşkulu, canlı ve kalabalık bir açık hava toplantısıydı… Sayı vermek zor. Siz deyin 700bin, ben diyeyim milyonun üstü… Yapay Zeka’ya sormuşlar “1.8 milyon” demiş. Özgür Özel, “2 milyon”demiş. Rivayet muhtelif… AKP’li medya’ya bakarsanız, komik: “sayıyı Emniyet’ten aldık 100binin altında” diye söyleyenler de var… Ya da CHP mitingi diye paylaşılan o hıncahınç kalabalık fotoğrafların, AKP-MHP mitingine ait olduğunu söyleyen basın kuruluşları var! İnandırıcı mı? Değil elbette.
İktidar, uzun süredir, bu medya kuruluşları ile gerçekleri eğip bükerek idare ediyordu. Bir meşruiyet oluşturmak için çok kullanıyordu böylesi dezenformasyonları! Nitekim dandik suçlamalarla, içeri aldıkları, tutukladıkları insanları da içeride tutmak için benzer dezenformasyonu yaymayı da, adaletsizliklerine en azından kendi tabanlarında bir meşruiyet-kabul sağlamak için yapıyorlar. Ama görünen o ki işlemiyor artık, bu dezenformasyon… bu itibarsızlaştırma, baştan suçlu ilan etme çabaları… İnandırıcı değiller, izlenme sayıları çok düştü!
Kısacası şu: miting nereden bakarsanız bakın: Gündoğdu’nun sanırım en kalabalık, en canlı mitingiydi. 1974’ün Tandoğan Meydanına benziyordu, tansiyon. 19 Mayıs’ta Gündoğdu Meydanında olanlar, sanırım bir dönemin kapanışı ve başka bir dönemin başlangıcına da tanıklık ediyorlardı!
Söylenilenlere göre sabah saatleriyle birlikte alan dolmaya başlamış. Yollar kalabalıktı, İzmir’e yaklaştıkça daha çok dur kalkla biraz geç ulaştık, İzmir’e... Çevre illerden gelenleri gördük. Biz Datça’dan 1 otobüs insan gelmiştik, alana. Didim, 10 otobüs göndermiş. Sayının milyonu bulması-geçmesi anormal olmasa gerek…
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: bu mitingin normallerinden ya da her zamankinden farkı, yaşattığı havası, ruhuydu sanki!? Korkarım bu havayı-ruhu es geçti, ıskaladı CHP dışı sol-muhalif odaklar? Alanda CHP dışında (EMEP ve Sol Parti hariç) başka sol-muhalif örgütün olmaması, olmayanlar adına talihsizlik belki de!?
Saat 17.00’ye doğru alana Konak tarafından girmek için yürümeye başladık. Önümüzde Halkçı Liseliler vardı. Hayli genç, şen ve şakraktılar. Marşlar, sloganlar, zıplamalar… Yerlerinde duramıyorlardı. Gelenlerin çoğunda CHP bayrakları var. CHP bayraklarıyla bizim gibi alana geç gelen başka illerden gelenlere de rastladık. Sloganlar, marşlar, türküler, ıslıklar, alkış ve düdük sesleri birbirine karışıyordu. Önceki yıllardan da biliyorum: “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” ve “Türkiye Laiktir Laik Kalacak” özellikle İzmir’de çokça atılan sloganlardandı… Bu kez yanına başka sloganlar da eklenmiş. “Hak Hukuk Adalet”, “Herşey Çok Güzel Olacak”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz”, “Gün Gelecek Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek” ve Tayyip Erdoğan karşıtı sloganlar sıklıkla atılıyordu. Önlerde bir yerde sert-asker adımlarıyla 50’li yaşlarını geçmiş adamlar, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganları ve jilet gibi ütülü pantolonları, gömlekleriyle yürüyordu… Meğer 1997’li Kara Harp Okulu öğrencileriymiş… “Gündoğdu hep uyandık siperlere dayandık…” diye marş söylediklerine de şahitlik ettik!
Telekom’un ön cephesinde dev gibi bir Atatürk resmi ile Erdoğan’ın resmini yan yana gördük… Kortej önünden geçerken “Diplomasız Erdoğan” diye bağırıyor sık sık… “Zıpla, zıpla… Zıplamayan Tayiptir” diye bağıranlar da var… Gerçekten birbirlerine sarılmış halka halka zıplayarak yürüyor, gençler :)
Aramadan geçtikten sonra, Pasaport civarında, kafeler, mekanlar tıka basa doluydu. Gelip geçenleri alkışlıyorlar, selamlıyorlardı… Çimlere ulaştığımızda gözlerim alanda CHP dışında başka birileri var mı diye arandı. HKP’lilerin 5-6 büyük bayrağı var önlerde bir yerde. Siyahlı-beyazlı bir-iki bayrak da var, kim oldukları okunmuyor. Hepsi o kadar! Bir de alana girdikten sonra DİSK önlükleri ile açılır-kapanır sandalyelerine oturmuş katılımcılara rastladım. DİSK-Emekli-Sen yazısı okunuyordu, 5-10 kişinin üstünde.
Alan gerçekten kıpır kıpır, hareketli… Alanda elinde bayrak olmayana CHP ve Türk bayrakları dağıtılıyor. Hemen herkes adeta koşarak alıyor. Artık hemen herkesin elinde CHP ve Türk bayrakları var. Kimse elindeki bayrağı bırakmak bir yana, aşağıya indirmiyor. Tüm alan, havalarda sallanan kırmızı bayraklarla, kızarmış adeta… Geç gelenlerin sahneyi arkalardan görmesi mümkün değil. Belirli aralıklarla dev ekranlardan izliyor sahneyi, sonradan gelenler. Ekranlardan birinin önünde biz de çimlere yayıldık. Oturduğumuzda henüz aramızdan geçebilecek kadar boşluklar vardı. Yoldan gelenler, çimlere yayılanların ayaklarına basmadan kendileri için duracak yer bulmaya çalışıyordu. Bir süre sonra gerçekten adım atacak yer kalmadı. Hareket etmek neredeyse imkansızdı.
CHP’liler dışında Hayvanseverler’in dev bir pankartla gelişini gördük. CHP’li belediyelere de veryansın eden cümleler var, pankartlarında… Bir arbede çıkabilir endişesiyle arkadaşlarla birbirimize baktık. Hayır kimse problem etmedi. Alanda Emek Partili gençlere rastladık nihayet... Bildiri dağıtıyorlardı. Önde bayraklarıyla katılmışlardı. Alanda Birgün Gazetesi de dağıtılıyordu.
Sahne’de Özgür Özel’in konuşmasının öncesinde, mikrofondan şovmenvari birilerinin, kalabalığı meşgul etmeye, kendince canlı tutmaya çalıştığını duyduk bir süre. Ama hiç gerek de yoktu. Kalabalık zaten hareketi hiçbir an bırakmadı. Gerçekten kıpır kıpırdı, herkes. Asla durgun/donuk değildi… Cumhuriyet Halk Partililer dışında kalabalıkça bir grup olarak Sol Parti'liler de bayraklarıyla alana girdi… Alan dalgalandı. Büyük alkış aldılar.
Özgür Özel’in konuşmasından önce başka konuşmacılarla başladı, konuşmalar. İzmir Belediye Başkanı konuştu ilkin. Pek dinlenmedi. Gerçekten konuşmasını takip etmek zordu. İzlemek için çaba harcamama rağmen benim de aklımda bir şey kalmadı. Bir kadın öğretmen adayına söz verildi. Atanamamaktan şikayet eden bir genç kadın. Rakamlar verdi: AKP iktidara geldiğinde “altmışbin küsur atanamamış öğretmen vardı” dedi… şimdilerde sayılarının 1 milyonun üstüne çıktığını anlattı, işsiz, atanamayan öğretmenlerin… yıllardır yaşadığı işsizliği, eve hapis olmanın acısını, umutsuzluğunu anlattı.
19 Mayıs ya. Sahneden Özgür Özel’in 19.19’da sahneye çıkacağı söylendi. Sahneye alkışlarla çıktı. Özel’in performansının oldukça iyi olduğu, hemen herkesin ortak kanaatiydi. Kim hazırladıysa, bütünüyle iyi bir metin vardı elinde. Metin artık bir hayli iyi bir hatibin dilinden dillendirildi. Özel’in konuşmaya hakimiyeti yüksek, kolaylıkla kalabalığı avucunun içine alıyor. Yaşanan durumun vahametini anlatıyor “ama senin zulmüne de teslim olmayacağız” diyor. Süreci anlatıyor. Anadolu’da AKP’nin güçlü olduğu kentlere gittiklerini ve gördükleri teveccühü anlatıyor. Oldukça önemli mesajlar var anlatısında… Sadece CHP’lilere değil herkese, tüm demokratlara, her çeşitten muhalife seslenmeyi, kendini dinletmeyi beceriyor. Herkese mücadele azmi ve inancı aşılamayı da beceriyor. Bir değişimin/dönüşümün kıyısında olduğumuzun mesajını gayet net ve güçlü veriyor. Ayaklarına değen taşlara rağmen CHP dışında bir sürü başka başka katılanlarla, özellikle sahip çıkan gençlerle sürecin yürüdüğünü her toplantıda dile getiriyor.
Dinleyen herkes biliyor ki, artık sadece CHP’lilere konuşmuyor, Özel. Zaten hazırlanan metinde sadece CHP’lilere değil (tüm temsiliyetlerin ismi geçirilmese bile) simgesel olarak herkese çağrı var. Hatta sadece sol cenaha da değil, Milliyetçilere, muhafazakarlara da sesleniyor. Hatta Erdoğan’ı otokrat olarak suçluyor ama AKP’li genç nesle de sesleniyor, demokraside buluşmanın imkanlarını anlatmaya çalışıyor. İnönü’nün seçimleri kaybetmeyi göze alarak çok partili hayatı zorlamasını örnekliyor, Erdoğanla karşılaştırıyor!
İyi bir hatip Özel… Sadece elindeki metinden konuşmuyor. Kendisinden önce konuşan kadın öğretmen adayını da es geçmiyor mesela… Emeklisinden, çalışanlara verdiği bir sürü örnek içinde İktidarın 19 Mart’la başlayan süreçte kaybettirdiği milyarların, o öğretmenlerin tamamına ilaç olacağının hesabını da anlatıyor.
Konuşmasının metnine, birçok gazete, internet mecrasında dinlemek mümkün ve dinlemekte-okumakta da yarar var (bkz: https://www.youtube.com/watch?v=j1urcX3571g). Zaten bu yazının amacı da Özel’in konuşmasını özetlemek değil. Özel'in Erdoğan'ın yalpalamalarını hatırlatmak için izlettiği video, konuşmasının sonunda birlikte söylettiği Zülfü Livaneli şarkısına ve Yürüyelim Arkadaşlar Marşına görkemli katılım izlenmeye değerdi. Biz erken dönmek zorunda olduğumuzdan izleyemedik ama sonrasında Duman konserinin de izlenmeye değer olduğunu söyleyenler çoğunluktaydı. Nitekim Özel'in konuşması sonrasında ayrılanlar kadar alana ancak gelebilen gençler de çoktu.
Başta da değindiğim gibi: Gündoğdu Mitingi, sanırım bir devrin açılıp, öncekinin kapandığının işaretçisi gibiydi. Galiba “bir şeyler”in değişmeye başladığına tanıklık ediyoruz, o alanda! Böyle bir süreçte, CHP dışındaki sol-muhalif güçler neden Gündoğdu’yu boş bıraktı? Miting boyunca kafamda dönen, cevaplayamadığım soru bu! 29 Mart’ta Maltepe’ye kalabalıkça gelmeyi bir görev bilen bir sürü sol örgütler, demokratik kuruluşlar, meslek odaları, sendikalar, sivil inisiyatifler bu sefer neyi, niçin ıskaladı da bayraklarıyla meydana giren, izleyen EMEP ya da Sol Parti gibi davranamadı acaba? Topladığı kalabalıklar, yapılan anketler, Özel’in konuşmaları, çeşitli illerdeki hareketlilikler… CHP’ye ülkenin, demokrasinin selameti açısından sahip çıkmak, destek olmak... haydi geçtim herşeyi, (elbette tırnak içinde, solun jargonuyla abartarak) "CHP’yi solda tutmak", solun bir bütün olarak her zamankinden daha da fazla ihtiyacı değil mi?
Belki de ben abartıyorumdur?
Yorumlar (0)