Türkiye’nin bir çok kentinde olduğu gibi Datça’da da 11.Yargı Paketine karşı çıkan vatandaşlar bugün bir kez daha (04.11.2025) sokağa çıktı. Her Salı Berkin Elvan Yontusu önünde düzenlenen “Adalet ve Barış” buluşmalarının 173.Haftasında, Datça Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelindi. Eylemde Platform adına basın açıklamasını okuyan Ayla Atalay yaptığı açıklamada: “Bu paket, özellikle “genel ahlak” ve “doğuştan gelen biyolojik cinsiyet” kavramlarını temel alarak, bireylerin tutum ve davranışlarını cezalandırmayı öngörüyor. Taslağa göre, doğuştan gelen biyolojik cinsiyete veya genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlarda bulunan, bunları alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişiler, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilecek. Dahası, aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni düzenlemeleri halinde, bu kişilere bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verilmesi planlanıyor” dendi.
Basın açıklamasının tam metni:
Türkiye’de son dönemde tartışma yaratan 11. Yargı Paketi taslağı, toplumun çeşitli kesimlerini derinden endişelendiriyor. Bu paket, özellikle “genel ahlak” ve “doğuştan gelen biyolojik cinsiyet” kavramlarını temel alarak, bireylerin tutum ve davranışlarını cezalandırmayı öngörüyor. Taslağa göre, doğuştan gelen biyolojik cinsiyete veya genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlarda bulunan, bunları alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişiler, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilecek. Dahası, aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni düzenlemeleri halinde, bu kişilere bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verilmesi planlanıyor.
11.Yargı Paketi Taslağı Eşitlik İlkesini Açıkca İhlal Ediyor
Peki, “genel ahlak” tam olarak kime göre tanımlanıyor? Bu kavramın subjektif ve kişiden kişiye değişebilen doğası, yasanın keyfi uygulamalara kapı aralayabileceğini gösteriyor. Örneğin, “kız gibi yürüdün” veya “erkek gibi giyindin” gibi sıradan ifadeler, birdenbire suç unsuru haline gelebilir. Bu durum, sadece bireylerin günlük hayatlarını değil, aynı zamanda ifade özgürlüğünü de doğrudan tehdit ediyor. Taslak, sadece eylemleri değil, teşvik etme veya özendirme gibi soyut kavramları da kapsayarak, konuşan, fikir beyan eden herkesi potansiyel suçlu konumuna sokuyor. Bu, ayrımcılık yasağını ve eşitlik ilkesini açıkça ihlal eden bir yaklaşım.

Temel İnsan Haklarına Bir Saldırı
11.Yargı Paketi’nin asıl hedefi, bireylerin varoluşlarını, kimliklerini ve hak savunuculuğunu cezalandırmak gibi görünüyor. Kim olduğumuzu, nasıl yaşadığımızı, kimi sevdiğimizi, bedenlerimizi nasıl ifade ettiğimizi veya aşklarımızı nasıl yaşadığımızı suç haline getirme çabası, temel insan haklarına karşı bir saldırı niteliğinde. Bu yasa tasarısı, toplumun marjinalize edilmiş kesimlerini doğrudan hedef alan , baskıcı otoriter bir sistemin inşasına konulmuş yeni bir yapı taşı niteliğindedir. Çok açıktır ki, amacı hayatlarımızı daraltmaktadır. Konuşma özgürlüğünden uzaklaşmak, fikir beyan etmeyi suç saymak, sadece bireysel özgürlükleri değil, demokratik bir toplumun temel taşlarını da sarsıyor.
LGBT+’li Bireyler Hedef Haline Getiriliyor
Toplumun en dezavantajlı kesimlerini—LGBTI+ bireyler, çocuklar ve kadınlar gibi grupları—hedef alan bu paket, yalnızca derin ayrımcılık yaratarak sosyal dokuyu zedeliyor değil, aynı zamanda otoriter bir sistemin burçlarını yükseltmeyi de ihmal etmeyerek baskıcı yapıları daha da güçlendiriyor. Bu yaklaşım, eşitlik ve özgürlük ilkelerini ayaklar altına alırken, güç dengesizliklerini pekiştirerek geleceğin demokratik umutlarını karartıyor ve marjinalleşmiş toplulukların sesini daha da kısıyor.
Toplumsal Muhalefet Bastırılmak İsteniyor
Yargı paketi, görünüşte adaleti güçlendirme iddiasıyla sunulsa da, içerdiği hınçlı maddelerle demokratik hakları sinsice baltalayan bir yapıya bürünmüş durumda. Özellikle hareket halindeki araçların engellenmesini ağır cezalarla yaptırıma bağlama girişimi, barışçıl gösteri ve yürüyüş özgürlüğünü doğrudan hedef almakta; bu, muhalif sesleri bastırmak ve toplumsal muhalefeti sindirmek amacıyla tasarlanmış kurnaz bir stratejinin parçası olarak değerlendirilmelidir. Bu tür düzenlemeler, anayasal hakları erozyona uğratırken, otoriter eğilimleri pekiştirmekte ve toplumun özgür ifade alanını daraltarak, demokrasinin temel taşlarını zedelemektedir.
Bu paketin getireceği olası sonuçlar, sadece cezai yaptırımlarla sınırlı kalmayacak. Toplumda korku ve baskı atmosferi yaratacak, bireyleri kendilerini sansürlemeye zorlayacak. Hak savunucuları, aktivistler ve hatta sıradan vatandaşlar, basit bir sosyal medya paylaşımı veya bir konuşma nedeniyle hapis riskiyle karşı karşıya kalabilecek. Bu, Türkiye’nin uluslararası insan hakları yükümlülükleriyle de çelişiyor; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi belgelerde korunan ifade ve özel hayat özgürlüklerini hiçe sayıyor.

Mücadelemiz Devam Edecek
Bizler, bu tür bir yasaya karşı çıkmak zorundayız. Hayatlarımızın suç haline getirilmesini, varoluşumuzun baskı altına alınmasını kabul etmiyoruz. 11. Yargı Paketi’nin karşısında birlikte durmak, sadece etkilenen kesimleri değil, tüm toplumu ilgilendiriyor. Bu taslağın geri çekilmesi için sesimizi yükseltelim, farkındalık yaratalım ve eşitlik mücadelesini sürdürelim. Özgürlüklerimizi korumak, hepimizin ortak sorumluluğu.
Datça Demokrasi Platformu
Eylem 174. Hafta Adalet ve Barış buluşmasında bir araya gelmek üzere, sloganlarla son buldu.
Yorumlar (0)