Çare Kamuculuk

Bugün (21.06.25) Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinde, ve Datça Eğitim Hakkı Platformunun katkıları ile Datça Demokrasi Platformu’nun özellikle sağlık-eğitim ve enerji alanlarında Çare Kamuculuk ve Sosyal Devlet adıyla düzenlediği bir söyleşi yapıldı..

Çare Kamuculuk

Haziran sıcağına rağmen söyleşiye 50'ye yakın Datçalı katıldı. yapılan sunumlardan sonra salondan da katkılar verildi..

Söyleşide ilk konuşmacı Datça Sağlık Meclisi Girişiminden Gülay Kısaoğlu oldu. Kısaoğlu, sağlık alanındaki özelleştirmelerin halkın sağlık hakkına erişiminde yarattığı bozulmaları, Datça ve Muğla’daki yansımalarını anlattı. Sağlık alanındaki özelleştirmeler nedeniyle yaşanan skandallardan örnekler verdi.

İkinci konuşmacı Datça Eğitim Hakkı Platformundan ve Datça Eğitim-Sen temsilcisi Seyran Öğretmen (Sakarya) oldu. Sakarya da eğitimin özelleştirilmesi ile eğitim alanındaki bozulmaları Datça’dan örnekler vererek sundu. Sakarya, konuşmasında:
"1980’li yılların neoliberal politikaları ile birlikte başlayan süreçte eğitim alanında da özeleştirme hız kazandı. Bu süreçte önce köy okulları kapatıldı, kırsal kesimden 2 milyonun üzerinde çocuğun eğitim hakkı gasp edildi. Taşımalı eğitim sistemine geçilen bu dönemde zaman içinde taşımalı sistemde de kısıtlamalara gidildi. Şimdi geldiğimiz noktada taşımalı eğitim sistemine de son verilerek kırsalda, köyde yaşayan ailelerin çocuklarının kendi imkanları ile eğitim kurumlarına ulaşmaları bekleniyor.

2002 yılından itibaren eğitime ayrılan bütçe yüzde 17,18’den yüzde 8, yüzde %5’e kadar indi. Bu bütçenin büyük bir kısmı özel eğitim kurumlarına teşvik şeklinde ayrılırken devlet kamu okullarından elini neredeyse tamamen çekmiş durumda. Okulların en temel ihtiyaçları velilerin verdiği desteklerle sağlanmaya çalışılıyor. Özel eğitim kurumları ile kamu okulları arasında yıllar içinde ortaya çıkan imkân farkları sınıf çatışmasını da derinleştirdi. Öğretmenlik mesleğinin toplumdaki saygınlığı yerle bir edildi. Eğitim şu an geldiğimiz noktada müşteri – hizmet ilişkisine indirgenmiş durumda, eğitimin niteliğinden bahsetmek artık olanak dahilinde olmadığını" belirtti. 

Serdar Otrav da enerji sektöründeki özelleştirmelerden örnekler verdi. Otrav konuşmasında, kendinden önceki konuşmacıların konuşmalarına değinerek:  

“Aziz Nesin bir öyküde yazsa bunları ya da ne bileyim, Ferhan Şensoy “Şans Kapıyı Kırınca” gibi bir şey üretse yaşadıklarımız gibi; “amma da uçmuş Üstat” derdik. Düşünün kamunun yürüttüğü/yürütmesi gereken Sağlık Hizmetlerinin başına bir Bakan atanıyor, özel hastaneler zincirinin sahibi… Kimine göre 10 kimine göre 50’ye katlamış varlığını görevi boyunca… Devletin yürütmesi gereken Eğitimin başına atanan Bakan birçok özel okulun kuruluşunda bulunmuş, özel okullar zincirinin sahibi. Enerji yüzünden savaş yaşanırken tüm dünyada, enerji koridorları, 50 yıllık, 100 yıllık ülke politikaları vs. çizerken diğer ülkeler, bizim bakanın tek yetkinliği başarılı bir damat olmak. Enerji deyince kimileri telekomünikasyonu da dahil edelim bu konuya der. Tamam; Ukrayna bombalanırken canlı yayın yaparken Ukraynalı, İsrailli ve hatta İran’da bile canlı yayındayken mağdurlar kesintisiz internetleri üzerinden, biz burada o yayınları kesintili ya da yavaş çekim modunda izleyebiliyoruz, bağlantı kalitemiz nedeniyle ve kat kat fazla para ödeyerek. Bu anlatılanlar ekonomik yönünü anlatır kuşkusuz geldiğimiz durumun, ideolojik nedenleri daha iç yakıcı… Sağlık ve eğitim konularında arkadaşlarım detaylı bilgiler sundular. Bu konularda çalışmalar devam edecek, çareler üretilecek. Enerji konusunda da Mühendis Odalarının, STK’lar, dernekler gibi oluşumların çalışmaları var milyonlarca sayfa tutan, teknik detay, bilgi, rakam, rapor isteyenlerin ulaşabileceği. Sol cepheden bir parti kamulaştırmayı programına almış, uygulayacağım diyor, keza tüm sol partiler kamusal yönetim tercihinde. Hükümet kanadı hariç hepsi “özel sektör işletemiyor” diyor.” diyerek  değinmelerde bulundu.

Çare Kamuculuk

Otrav konuşmasında:
“Ancak artık eyleme geçme zamanı… Özellikle Datça özelinde. Aşağıda sunulan metin temelinde (değişiklik/basitleştirme olası) bir imza kampanyasına başlıyoruz. Kapı kapı dolaşarak herkesi konuya sahip çıkmaya davet edeceğiz. Büyük bir yürüyüşle destekleyip teslim edelim imzalarımızı” diyerek özelleştirme karşıtı bir metin paylaştı.

İmza'ya açılması için sunulan metin, şöyleydi:

“Haydi Datçalılar!”

DATÇA’NIN ELEKTRİK DAĞITIMI KAMULAŞTIRILSIN !

T.C. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI, ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU BAŞKANLIĞI

Bizler hazırlık aşamasından bu yana elektrik iletim ve dağıtım şebekesi ile işletmelerinin özelleştirilmesine karşı durduk. İlk günden beri üzerinde durduğumuz olası sorunlar tüm Türkiye’de olduğu gibi Datça’da da yaşanmakta ve hatta Datça İlçemiz bunların içinde en kötü örneklerden birini oluşturmaktadır.

Geçen yıl yaşadığımız 3 günlük kesinti, bu yıl Mayıs başında aynı gün içinde yaşadığımız 10 civarı kesinti ve öncesi/sonrası yaşadığımız kesintiler sıranın başına yazılması gereken ayıplardır. Yıllardır her rüzgarlı, yağmurlu, şimşek çakan günlerde mutlaka kesintilere maruz kalmaktayız. Kesintiler artık çocuk oyunlarına konu olmuş, “şimşek çaktı anne birazdan elektrik kesilir, TV dizin yarım kalacak” şakaları çocukların dilinde. Bu çok çok büyük bir acizliktir. Bir grup insan paralarına para katacak diye halkın eziyet çekmesi hoş görülemez. Bizler, “yanlış olan özelleştirme uygulamasına” ilave olarak, EPDK’nın “takip” işini iyi yapmadığını da düşünmekteyiz. Ya da çeşitli siyasi ve ekonomik bağlar nedeniyle denetleme yapılamamaktadır. 3,5 milyar Dolar ile yaklaşık 20 yıl içinde “Türkiye’nin 2025 en zenginler listesine” ikinci sıradan girmeyi başaran “Kazancı” enerji sektöründedir, elektrik ve gaz dağıtım konularında faaliyet göstermektedir. Listede enerji iş kolunda faaliyet gösteren birçok firma/kişi vardır.

Ne zaman elektrik kesintisi yaşansa yüksek hava sıcaklıkları ve gelen tatilciler, aşırı nüfus bahane edilmektedir.

-Gelen tatilciler ve aşırı nüfus bahane olamaz. Abone kabulü trafo ve şebeke iletme kapasitesine göre yapılmalıdır. Kapasiteye bakmaksızın yapılan abone kabulü dağıtım şebekesinin cebine giren fazladan ABONE KATILIM bedeli, DAĞITIM BEDELİ’dir. Karşılıksız, faizsiz paradır, bedava kredidir, kasadaki haksız kazançtır. Bu aboneler abonelikten doğan haklarını kullanır, tüketime geçerlerse “kapasite üstü” şebekenin çökmesi, ısınması, patlaması kaçınılmaz. 40 koltuklu bir otobüs için 50 bilet sattığınızı düşünün. Gelmeyen yolcunun bedeli gelirdir, peki gelirlerse? THY de bu yöntemi uygulamaktaydı bir dönem hatırlarsınız ve bazı otobüs şirketleri bayram dönemlerinde…

-Yüksek sıcaklık da bir bahane olamaz; bu durumda bizden daha sıcak hava koşullarına sahip Arabistan yarımadası, Afrika kıtası, Orta Amerika, Hindistan vb asla elektrik kullanamıyor olurdu. Standartlar dizayn koşulları ve eksi/artı toleransları belirlemiştir. Sorunumuz mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklıklar değil, şebeke ve özellikle trafolara aşırı yüklenmedir. Kesintilerin yanı sıra kesinti nedeniyle oluşan arıza bedelleri (TV, klima arızası vs) birçok mağdura geri ödenmemektedir. Gerekçe olarak kullanıcı tesisatı üzerinde bazı eksikler gösterilmektedir. Madem eksiklik var ilk anda elektrik verilmemeliydi, kullanıcı eksiklik konusunda uyarılmalıydı.

Biz DATÇALILAR;

-Dağıtım Şirketinin artan nüfusa bağlı olarak planlamasını yapmadığı, kapasite üstü besleme yapmaya çalıştığı, gerekli yatırımları yapmadığı,

-Hesaplamalarında toleranslar, emniyet katsayıları, güvenlik gibi unsurları göz ardı ettiği, -Bakımları gereği gibi yapmadığı, periyodik parça değiştirme işlemlerini ihmal ettiği,

-Yeterli bakım-operasyon personeli istihdam etmediği, gerekli ekipmanları yedeğinde bulundurmadığı,

gerçeklerine dayanarak ve DATÇALILAR nezdinde ciddi zararlara neden olduğu bilgisiyle DATÇA ELEKTRİK DAĞITIM şebeke ve işletmesinin asıl ve olması gereken haline getirilmesini ve KAMULAŞTIRILMASINI talep ediyoruz.

Otrav konuşmasını:

“Gerekli inceleme yapıldığında işletmeci şirketin özelleştirme sözleşmesi gereği doğan yatırım, bakım, işletme yükümlülüklerini, yenileme taahhütlerini yerine getirmemiş olduğu görülecektir iddiasındayız. Bakım ve işletme ihmali konusunda orman yangınına neden olmak konusunu da eklemek gerekir. Geçen yıl Mesudiye’de çıkan orman yangınının Askeri Radar yol ayrımındaki trafodan kaynaklığı iddiası ve video çekimi fazlaca tartışılmıştı” diyerek bitirdi…
Sunumlar sonrası salondaki katılımcılar da hem sağlık, hem eğitim ve hem de enerji sektöründe kamucu politikalara dönük talepleri çoğaltmak üzere katkılarını sundu…

Haber ibo.a.bo

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir