BBC Türkçe'nin paylaştığı habere göre, Brezilya'nın Belem kentinde düzenlenen COP30 BM iklim görüşmelerinin son gününde müzakereler, fosil yakıtlar konusundaki uzlaşmazlık nedeniyle tıkandı.
İklim Krizini önlemek amacıyla COP29 ve COP30 Başkanlıklarının ortak girişimi olan Bakü-Belem Yol Haritası, gelişmekte olan ülkelerde iklim eylemlerini desteklemek için 2035 yılına kadar yılda en az 1,3 trilyon ABD doları tutarında bir kaynak sağlamayı hedefliyordu.
Tartışmanın merkezinde, iklim değişikliğinin başat nedenlerinden fosil yakıtların dünya çapında kullanımını azaltmaya yönelik anlaşmanın ne kadar güçlü olması gerektiğine dair ülke yönetimlerini belirleyen finansal kesimler arasındaki çekişmeli başlıklar var. İki hafta olarak planlanan zirvede bir anlaşmaya varılabilmesi için 194 tarafın da anlaşması gerekiyordu. Müzakere odasından temsilciler ve gözlemciler, görüşmelerin çok zorlaştığını söylüyor.
bkz: https://www.bbc.com/turkce/articles/c93xnqkr3qwo
COP 30 Neden Belem'de yapılıyordu:
COP30’un Belém’de düzenlenmesi, Amazon’un kalbinde iklim adaleti için tarihi bir fırsat sunuyordu. Ancak bu zirvenin başarıya ulaşması önünde ciddi zorluklar olduğu zaten öncesinden de biliniyordu. Öne çıkan sorunlar şunlardı:
1- Fosil Yakıtların Yaygınlığı ve deniz aşırı petrol sondajı planlarının varlığı: Amazon’un ekosistemini tehdit ediyor ve iklim hedefleriyle çelişiyor. Küresel bankalar (finans sermayesi aracılığı) ile hâlâ kaynak aktarılmaması ve giderek sıfırlanması hedeflenen fosil yakıt ve madencilik projelerine milyarlarca dolar artarak yatırım yapmaya devam ediliyor!
2- Ormansızlaşma ve Biyoçeşitlilik Kaybı: tarım ve madencilik faaliyetleri, ormansızlaşmayı hızlandırıyor. COP30’un başarısı için 2026’ya kadar sıfır ormansızlaşma yasası çıkarılması talep ediliyor!
3- Yerli Halkların Hakları konusunda: yerli topluluklar hâlâ toprak hakları ve güvenlik konusunda tehdit altındalar. Zirvede, yerli topraklarının resmen tanınması ve korunması çağrısı yapılıyor.
4- İklim Adaleti ve Sosyal Eşitlik konusunda, kadınlar, siyah topluluklar ve geleneksel halklar iklim krizinden orantısız şekilde etkileniyor ve COP30’un, eşitlik merkezli bir geçiş süreci başlatması bekleniyordu..
Belém Deklarasyonu’na göre bu zirve, “yarım önlemler” değil, radikal ve adil çözümler üretecekti!?.
Belem'in önemi Amazonlardan geliyordu ve Amazonlar gezegenimizin en hayati ekosistemlerinden biri olarak “Dünyanın akciğerleri” unvanını fazlasıyla hak ediyor. Amazonlar, küresel ekosistem için kritik bir öneme sahip:
Biyoçeşitlilik Cenneti olan Amazonlar, 40.000’den fazla bitki türü, 2.000 kuş türü, 2.200 balık türü ve 128.000’den fazla omurgasız hayvan türüyle dünyanın en zengin biyolojik çeşitliliğine sahip. Bu çeşitlilik, ilaç geliştirme, gıda güvenliği ve ekosistem dengesi açısından paha biçilemez. Ormansızlaşma, madencilik, sığır çiftlikleri ve endüstriyel tarım gibi insan faaliyetleri Amazonları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu yok oluş, sadece bölgesel değil, küresel iklim dengesi açısından da büyük bir tehdit.
2026'da Avustralya'nın yönetiminde Türkiye'de yapılması planlanan COP31 görüşmelerinde de iklim krizinin küresel bir felaket eşiğine gelmiş olmasına rağmen ülkelerin uzun zamandır süregiden aynı yönetim anlayışları, zihniyetleriyle herhangi bir çözümün, imkansız olmasa da hayli zor olduğu tüm ülkelerin gözlemcileri tarafından paylaşılıyor!
Not: Ecehan Balta, Gazete Solfasol'da Belem'de COP30'a alternatif olarak toplanan Halkların Zirvesinden izlenimlerini paylaştı: https://solfasol.tv/halklarin-zirvesi-ne-az-iceriden-bakis-bel-m-den-turkiye-ye-uzanan-sorular/. Okunmasında büyük yarar var!
;){kind=link}
Yorumlar (0)