Bitmeyen Bir 1 Mayıs Hikayesi
Yine 1 Mayıs Geliyor. İşçinin, Emekçinin Bayramı. Taksim yasak! Yine. Özellikle Gezi Direnişinden sonra Taksim, İşçilere, Emekçilere, Solculara, Demokratlara, toplanmalara yasak! Taksim’in yanı başı, Gezi Parkı… Depremde toplanma alanı. Polis daha önceki gün, deprem akşamı, güvenli bir alanda toplanmak isteyen halka da yasakladı, o alanı. Korku sarmış her yanlarını… Korkuyorlar… İşçilerden, Gezi’den, Saraçhane’den, en çok da gençlerden… Bir daha tekrarlanırsa diye korkuyorlar. Sevmiyorlar, işçiyi, emekçiyi, en çok da gençleri… Şair’in dediği gibi şafaktan, görmekten, duymaktan, dokunmaktan, ağlamaktan, gülmekten, sevmekten… ümit etmekten korkuyorlar…
…
Korkuyorlar Robson
Şafaktan korkuyorlar,
Görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar
Yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan
Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar
Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhad gibi sevmekten
Tohumdan ve topraktan korkuyorlar
akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
ne iskonto, ne komisyon, ne vade isteyen bir dost eli
sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine
Ümitten korkuyorlar Robson, ümitten korkuyorlar, ümitten,
Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizden korkuyorlar Robson…
(Nazım Hikmet'in Barış Ödülünü birlikte aldığı Robeson’a seslenişi)
İşçiler bırakmak istemiyor, Taksim’i. Cumhuriyet Gazetesinden bir haber: “1 Mayıs’a 10 gün kala işçiler ‘Söz İşçide, Karar Birlikte’ diyerek bir araya geldi. Forumda, İşçi Bayramı için Kadıköy’ün adres gösterilmesi eleştirilerek Taksim’de toplanma çağrısı yapıldı.” (bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/iscilerden-taksim-cikisi-taksime-yasak-emrini-verecek-valilik-2320971).
Taksim, 1979 1 Mayıs’ında yasaklanmıştı. O zamanki iktidar da korkuyordu… DİSK, “Taksim’i terk etmeyeceğiz” diyordu. Yöneticileri gözaltına alındı. Sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı ilan etti. “Vur emri” verildiğini yazıyordu, gazeteler… Ortalık bir hayli karışmış, DİSK’ten birkaç sendikacı, Taksim’den vazgeçip, İzmir’i işaret etmişti, 1 Mayıs törenleri için… Geçmiş zaman mutlaka hatırlayanlar vardır: sonra DİSK, bir süreliğine o sendikacıları ihraç etmişti, DİSK’ten!
1979’da da sokakları bırakmayanlar, yine “Kurtuluş Sosyalizm”de diyen gençlerdi. Bayrampaşa’da, Üsküdar’da Kurtuluş’çu gençler, dövülerek gözaltına alındılar, o gün İstanbul’un sokaklarından. DİSK’le birlikte İşçi Sınıfının Partisi (TİP) de, Taksim’i işaret etmişti. Genç Öncü’lü gençler de sokaklardaydılar… “İstanbul’u terk etmeyeceğiz” diyen Aksaçlı, "1 Mayıs (1910) doğumlu" Boran’ın peşi sıra çıkmıştılar, Merter’den, Pangaltı’dan meydanlara. Bir sürü asker ve polis, silahlarını doğrultarak önlerini kesmişti, sokağa çıkanların...
6 Mayıs’ta, 1 Mayıs günü İstanbul sokaklarından gözaltına alınanlar, askeri mahkemeye çıkarıldılar. Hakim sert bir ifadeyle, sordu:
- Ne yapmak için çıktınız sokağa?
-1 Mayıs’ı kutlamak için diye cevap verdi, sanık sandalyesinden 1 Mayıs doğumlu aksaçlı sakin kadın.
Suçlama yine aynı suçlamaydı: “1 Mayıs’ta Taksime yürümek”!
Sorgulama devam etti:
- Nerede kutlayacaktınız?
- Daha önce de söylediğim gibi Taksim’de…
- Taksime mi gidecektiniz?
- Evet, Taksime gidecektik…
- Yol uzak. O kadar yolu nasıl gidecektiniz?
Hakim’in yüzündeki müstehzi ifadeye aldırmadan, Boran sükunetini bozmadı, yanıtladı:
- Dinlene dinlene gidecektik… (fotoğraflar, TÜSTAV Arşivinden)
Gazetelerin yazdığına göre, üniversiteli gençler de, 1 Mayıs’ın Kadıköy’de kutlanmasına işaret eden DİSK’in önünden seslenmiş, daha dün: “1 Mayıs’ta Taksim’e” diyerek (bkz: https://sendika.org/2025/04/universitelilerden-disk-onunde-1-mayis-cagrisi-ogrenciler-taksimde-disk-nerede-725341).
Son bir gazete haberiyle sonlandıralım gazetelerden derlememizi: tıpkı 79’daki gençler gibi, birkaç hafta önce Saraçhane’ye gitmek için barikatları yıkan, gençler de, hani Özgür Başkan’dan da söz almışlardı ya, Taksim’i boş bırakmamak için (bkz: https://www.birgun.net/haber/ozel-sarachane-de-konustu-erdogan-in-istibdat-rejimi-cokmek-uzeredir-609193)... Hani demişti ya: “Günü geldiğinde nerede olmamız gerekiyorsa orada, ayrıla ayrıla değil birleşe birleşe, omuz omuza direnerek nerde olmamız gerekiyorsa olacağız. Yarın gelişmelere göre Saraçhane'yse Saraçhane, Çağlayan'sa Çağlayan, Vatan'sa Vatan, Taksim'se Taksim!"
Daha gelmedi mi günü Taksim’in?
(TÜSTAV'a, Birgün'e, Sendika'ya, Cumhuriyet'e teşekkürler)
Yorumlar (0)