Unutmuyoruz, Vazgeçmiyoruz…
Buradayız Ahparig…
Dün (19.01.25) Datça’da bir 19 Ocak Anması daha yapıldı. Hrant’sız geçen 18 yılın ardından, bir kez daha "Hrant’ın Arkadaşları", dostları, yoldaşları toplandı. Onu türkülerle, konuşmalarla andı, yad etti… Etkinlik, Datça Demokrasi Platformundan Emrah Kırımsoy’un açılış konuşması ile başladı. Kırımsoy, önce program akışını açıkladı. Ardından Hrant’ın, Hrant Dink Vakfının internet sitesinde de erişebileceğiniz “Biraz da Dertleşsek mi” isimli 24 Şubat 2005’te Birgün Gazetesine yazdığı (bkz: Biraz Dertleşsek mi? - Hrant Dink Vakfı) yazıyı okudu…
Onun içindir ki benim gibilerin çırpınışı siz çoğunluklara rağmen bir çırpınıştır.
Bu benim için de böyle, bir Kürt için de, kimliği köşeye sıkıştırılmış bir diğeri için de.
Tabii ki bu sıkıştırılmışlık altında kolay değil işimiz.
Hem kimliğimizi savunacağız, hem de o kimliğin tutsağı olmayacağız.
Zor ama başka çaremiz yok, becereceğiz.
Peki bu çırpınışımızı size rağmen değil de, sizin de katkınızla, sizinle birlikte yapsak, işimiz daha kolaylaşmaz mı?
Bi düşünseniz ha! Bi düşünseniz.
Kırımsoy, Hrant Dink Vakfına, Agos Gazetesine, Hrantın Arkadaşlarına ve destek veren herkese teşekkür ettiği konuşmasından sonra, Ümit Kıvanç’ın, Hrant Dink’in konuşmalarından derlediği, “Hafıza Yetersiz – Hrant İçin Bir Film” (filmin tamamına erişmek ve izlemek isteyenler için bkz: "Hafıza Yetersiz" - Hrant Dink Vakfı) filminden ilk 12.5 dakikalık kısa bir parça izletildi.
Film’den sonra, ses ve ritmde: Semra Aksoy, nefesli sazda: İmran Aydın Çimen ve bağlamada: Kemal Kara “Üçlü”sünden küçük bir müzik dinletisine geçildi.
Hrant Anmasında Datçalıların konuğu, bu kez Hrant’ın Agos Gazetesindeki birlikte çalıştığı arkadaşlarından biri: Pakrat Estukyan’dı.
Pakrat da, Datça’daki daha önceki Hrant Anmalarında Datçalılarla birlikte olan tıpkı Garabet Orunöz gibi, tıpkı Garo Paylan gibi sosyalist.. Pakrat, kendini tanıtırken, kimya teknikerliği, gazetecilik, koro solistliği, hikaye anlatıcılığı ve editörlüğünün yanı sıra 1960’ların Türkiye İşçi Partisinde sosyalizmle tanıştığını da gururla anlattı. “Biliyorsunuz Hrant da herşeyden önce solcuydu, sosyalistti” diye Estukyan da anlatısında Hrant’ın solculuğunu sürekli olarak vurguladı. Ermeni kimliğine dair anlatısında ise “solcu Ermeni gençlerin pek yukarıdakiyle (“yaratıcı”yı kastederek) işi olmaz ama kimlikleri dolayısıyla kilise ile cemaat ile içli dışlı olmak zorunda kaldıklarını da hicvederek anlattı. Estukyan konuşması boyunca daha çok sosyalist dünya görüşü üzerinden Osmanlı “İmparator”luğundan devralan bir Türkiye’nin Ermenilere ve diğer farklılıklara-“azınlık”lara bakışını anlatmaya çalıştı. Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye’ye devreden emperyal(ist) bakış açısının sadece Ermeni’lere değil, Türk olmayan mesela Çerkezlere ya da bugün Kürtlere kadar uyguladığı asimilasyoncu politikalara da işaret etti.
Günfer Karadeniz ve Pakrat Estukyan
Pakrat Estukyan, Hrant Dink’ten söz ederken onun kimseleri dışlamayan ve pek başka kimselerde de rastlamadığı özelliğine: girdiği “en sert” tartışmalarda bile görüşünden geri adım atmayan ama öfkelenmeyen, karşısındaki kişiyi ısrarla ötekileştirmekten kaçınan, o olumlu, o cana yakın, tevazu yüklü, anlayışlı halini biraz da “keşke bende de olsaydı” diyerek imrenerek anlattı.
Estukyan konuşmasında, güncel politikayı konuşmaktan da kaçınmadı. Şimdilerde Kürtlere uygulanan mezalime de değindi ve bu zulmün bitirilmesini dileyen tüm solculara da örneğin DEM Parti’nin sadece milliyetçi bir Kürt Partisi gibi gösterilmesinin (ya da görmelerinin) yanlışlığını anlatmaya, vurgulamaya çalıştı. Örnek olarak Hrant’ın ya da kendisinin sol-sosyalist yanının küçümsenerek (ya da hiç söz edilmeyerek) sadece Ermeni yanları vurgulanarak söz edilmesinin kendileri için ne denli büyük bir haksızlık olacağına dair değerlendirmelerde bulundu…
Pakrat Estukyan’ın konuşması, bir saate yakın sürdü. Etkinlik saat 20.00’yi az geçe bitirildi.
Piray Akarer’in çekimleri ve kurgusuyla video haber...
Yorumlar (0)