COP 30 Delegasyonundan yayınlanan mektupta, şu ifadelere yer verildi:
Sevgili dostlar,
Sizlere Amazon nehrinin kıyısından, dünyanın ciğerleri sayılan Amazon yağmur ormanlarının ortasından sesleniyoruz. Bizler burada, aramızdan alınan ekolojist belgeselci dostumuz Hakan Tosun ve ekoloji aktivistleri için, nehir statüsü düşürülen Dicle için, Akbelen ve Kazdağları icin, Zamantı ırmağı, Meriç havzası, Cudi dağı için, insanlarımız, sokak hayvanlarımız, tüm türler, dağlar ve ormanlar için Türkiye’den yükselen sesleri dünyanın diğer köşelerindeki seslerle birleştirmek için bulunuyoruz.
Bulunduğumuz kentte, Belem’de, artık bir uluslararası sivil toplum kuruluşuna dönüşmüş olan Birleşmiş Milletlerin küresel iklim zirvesi gerçekleşiyor. Bir diplomatik tiyatro, bir fuardan ibaret olan bu Zirve, bizler için son 30 yıldır olduğu gibi bu yıl da yeşile boyama dışında bir anlam ifade etmeyecek. Nitekim, burada yaşayan yerli halklar sayesinde Amazon havzasının yalnızca bir ekosistem değil, aynı zamanda siyasal bir özne olduğunu bütün dünya gördü. Yerli halklar, resmi zirveyi basarak, özellikle topraksızlaştırma, yasadışı madencilik ve fosil yakıt projelerinin Amazon’dan tamamen çıkarılması taleplerini uluslararasılaştırdı.
Brezilya’nın Lula hükümeti COP30’u “yeşil diplomasi”nin vitrinine dönüştürmeye çalışırken, bizler sermayeye ve devlete karşı, ekolojik krizin durdurulması için fosil yakıtlardan çıkılması ve endüstriyel tarıma son verilmesi taleplerimizi tüm dünya halklarıyla birlikte haykırıyoruz. Bunu yapacak olanınsa sermaye ya da devletler değil, halkların birleşik mücadelesi olduğunu biliyoruz.
Biz, dünyanın yüzde 99’u, toprağımıza, suyumuza, havamıza, nehirlerimize, dağlarımıza sahip çıkıyoruz.
Biz her yerdeyiz. Dünya biziz.
İklimi Değil Sistemi Değiştireceğiz.
Yorumlar (0)