İşçi Sınıfı Örgütlenmeye ve Mücadeleye Devam Ediyor.

İşçi sınıfının kazanımlarına saldırıldığı, en temel haklarının sınırlandığı, elinden alındığı koşullar sürmekte. Uzun bir süredir, genel olarak bütün dünyada da, Türkiye’de de işçi sınıfının yaşam, çalışma, örgütlenme, mücadele koşulları ağırlaşmakta. İşçi sınıfının bir yandan geçinme düzeyi gözle görülür bir biçimde geriler, aşağı düşerken, diğer yandan mücadele birliği zayıflıyor, örgütlülüğü daralıyor, örgütsüzleşiyor.

İşçi Sınıfı Örgütlenmeye ve Mücadeleye Devam Ediyor.

İşçi Sınıfı Durmuyor, örgütlenmeye ve mücadeleye devam ediyor.

Ücretlerin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sendika hakları için ülkenin dört bir yanında  mücadele eden işçilerin değişik iş kollarındaki grev ve direnişleri kimi işyerlerinde kazanımla sonuçlanırken bazı iş yerlerinde de devam ediyor .

Çankırı’da Sumitomo Rubber AKO Lastik grevi, Gebze OSB bulunan Fransız Merkezli elektrik ekipmanları ve kömürü üreticisi MERSEN grevi,İzmir Gaziemir Ege Serbest Bölgesinde bulunan Gotes Endüstriyel Metal Kauçuk Fabrika grevi, Mersin Serbest Bölgede bulunan PMS Medikal Tıbbi Cihazlar Teknolojisi Fabrikasındaki işçi direnişi, Çorum Dodurga İlçesinde ODAŞ Yel Enerjinin işlettiği Alpagut kömür madeninde çalışan işçilerin sendika düşmanlığına karşı eylemi,Bursa’da Öz İplik-İş Sendikasında örgütlenen Durak Tekstil İşçileri direnişi,Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin Abalıoğlu Lazita Fabrikasındaki grevi, İzmir’de Tek Gıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kristal Yağ Fabrikası grevi,Hatay’ın Payas İlçesinde Özçelik-İş'in örgütlü olduğu Yolbulan Metal Fabrikası grevi,Kocaeli/Çayırova da üretim yapan Novares Otomotiv grevi,Sendikalaştıkları için işten atılan Borusan Port işçilerinin direnişi,İstanbul Çatalça’da bulunan Polenez işçilerinin eylemi,Antep’de Akcanlar Tekstil işçilerinin eylemi ve kazanımla sonuçlanan Carrefoursa Depo işçilerinin eyleminde de görüldüğü gibi işçi sınıfı kapitalist saldırıya karşı, şu yada bu ölçüde muhalefet ediyor. Çeşitli biçimlerde protestosunu yükseltiyor.

İşçi sınıfının kazanımlarına saldırıldığı, en temel haklarının sınırlandığı, elinden alındığı koşullar sürmekte. Uzun bir süredir, genel olarak bütün dünyada  da, Türkiye’de  de işçi sınıfının yaşam, çalışma, örgütlenme, mücadele koşulları ağırlaşmakta. İşçi sınıfının bir yandan geçinme düzeyi gözle görülür bir biçimde geriler, aşağı düşerken, diğer yandan mücadele birliği zayıflıyor, örgütlülüğü daralıyor, örgütsüzleşiyor.

Geçmiş hükümetlerde de olduğu gibi, AKP hükümeti döneminde de işçi sınıfı aynı saldırıyla yüz yüze. Her gün daha kötü koşullarda yaşamaya, daha kötü koşullarda çalışmaya, daha kötü koşullarda mücadeleye itiliyor. AKP de diğer burjuva partileri gibi seçimlerden önce bol bol vaatlerde bulunarak oy istemişti. Seçimi kazandıktan sonra da yine diğerleri gibi, vaatlerini ve halktan, emekçilerden, işçilerden yana maskesini bir kenara bırakarak kendi gerçek yüzünü açıkça sergilemeye yöneldi. Diğer hükümetlerde olduğu gibi İMF programlarına uygun olarak ücretler düşük tutuluyor. Doğanın talanı sürdürülüyor. İşçi sınıfının haklarına, kazanımlarına karşı saldırganlıkta azgınlaşan hükümet, kendinden öncekileri aşan pervasızlığı artıyor.

Toplu Sözleşme görüşmelerinde düşük zam önerisinde bulunup işçi sınıfının mücadele etmek için sokağa çıkmasına karşıda Hükümet el altından sopa göstermekte, işçileri tehdit etmektedir.

İşçi sınıfının burjuvazinin saldırısını durdurabilmek, haklarını kazanabilmek için her şeyden çok mücadele birliğini sağlamaya, geliştirmeye ihtiyacı var. İşçi sınıfı, sınıfın üyeleri, mücadelenin başarısı için bireysel kurtuluş arayışlarının yerine sınıfsal dayanışmayı geçirmek, kendi kurtuluşunu sınıfın, toplumun kurtuluşunda aramak zorunda. Mücadelenin bu yönde ilerlemesiyle, taşeron işçilerinden geçici işçilere, kayıtsız işçilerden işsizlere, kamu çalışanlarından beyaz yakalılara, işçi sınıfının çeşitli kesimlerinde sınıfın parçaları olma bilinci gelişebilir. Bireysel sözleşme bireysel çözüm çabaları yerini örgütlenme ve örgütlü mücadele çabalarına bırakabilir, sendikalar bir azınlığı kapsamaktan ve kitleden koparak yozlaşmış yöneticilerin çıkar araçlarına dönüşmekten kurtulup sınıfın yığınlarının mücadelesini yükseltebilir. İşçi sınıfının parçaları saldırının ucu kendilerine dokunduğunda tepki göstermekten çıkıp sınıfın bütününün çıkarlarını gözetmeye başlayabilir, sınıf mücadelesi bütünlüklü bir biçim alıp burjuvaziye karşı başarılı olabilir.

Sınıf mücadelesinin bütünlüğü, onun bütün boyutlarının, ekonomik, ideolojik, politik mücadelenin birbirinden kopartılamaz birlikteliğidir. Mücadele eden sınıfların temel hedefi ekonomik çıkarlar, üretilen zenginliğe el konulması, sömürünün sürdürülmesi ya da engellenmesi olmakla birlikte, bu doğrultuda, ideolojik egemenlik mücadelesi de politik gücün, devlet iktidarının kullanılması da maddi kazanımlar için mücadelenin aracı ve kopmaz parçasıdır. Sınıf mücadelesinin başarısı, ekonomik, ideolojik, politik mücadelenin birleştirilmesine, birlikte sürdürülmesine bağlı olduğu gibi, işçi sınıfının kısmi ya da anlık çıkarlarından öteye onun nihai ve evrensel çıkarlarını temsil eden komünizm, işçi sınıfının mücadelesinin birliğini sağlama yeteneğidir.

Sınıf mücadelesinin yükselmesi, komünizm sınıfla birleşmesinin, sınıf içerisinde güç kazanmasının zeminini sağladığı, geliştirdiği gibi, komünizmin sınıf içerisinde güçlenmesi, sınıf önderliğini kazanması da sınıf mücadelesinin ilerlemesinin, gelişmesinin, burjuvaziye karşı zafer kazanmasının ön koşulu ve güvencesidir.    

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış