Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı, Datça Karaincir'de 1/5000 ve 1/1000 ölçekli İmar Planlarında değişiklik yapılması için Muğla İl Çevre Müdürlüğü İlan Panosunda ve Bakanlığın İnternet Sitesinde ilana çıktı.
İlana çıkan kurum, demokratik ülkelerde olması gerektiği gibi “Yerel İdare” değil… Peki kim? Merkezi hükümete bağlı “Bakanlık”. Genel kural: demokratik ülkelerde yerel meseleler, yerel ölçeklerde çözülür. Evet merkezi idareler de kimi zaman yerel idarelere karışır; ama bu müdahaleler, “arızi”dir. Yerel İdare’nin gücünü aşan ya da yerel idarenin kusuru dolayısıyla arada sırada kimi olağanüstü koşullarda, Merkezi İdareler, Yerel İdarelerin işini üstlenir. Yoksa Merkezi İdarenin yetki alanı, Yerel İdarelerin yapması gereken İmar Planları ya da bu İmar Planlarındaki Değişiklikler değildir.
Denilebilir ki, Datça’nın özellikli bir durumu var. Datça bir Özel Çevre Koruma Bölgesi. Merkezi İdarenin yetkilileri zamanında birçok bakanlığa bağlı uzmanların da olduğu ekiplerle birlikte buralarda incelemeler yapmış ve buranın korunması gereken bir yer olduğuna karar vermişler. Bu karar, hala geçerli. Bu durumda olması gereken ne? İmar faaliyetlerinin başlangıcı olan planlama, bu özellikli duruma uygun olacak bir şekilde Yerel İdare tarafından yürütülecek!, değil mi? Yapılacak tüm imar faaliyetleri yerel idarenin planlaması ve çevreyi korumakla yükümlü bakanlığın da denetimi ile yapılacak. Burada tam tersi bir durum var ve bu durum arızi de değil… Bakanlık, elindeki yetkiyle belediyenin tüm planlama faaliyetlerini delip duruyor, hatta birçok yerde tüm planlama faaliyetini yapmasına da engel çıkartıyor. Onun yetkilerini elinden alıp duruyor. Arızi olan, burada kural olmuş. Merkezi İdareye bağlı Bakanlık, önüne gelene mevzii imar planı yapıp duruyor!
Hem de hangi Bakanlık? Hani Datça Özel Çevre Koruma Bölgesini korumakla yükümlü, adında “Çevre” olan, adında “İklim Değişikliği” olan Bakanlık? Burada bir sakatlık var. Çevreyi korumakla görevli bakanlık, gelecek kuşaklara en doğal haliyle bırakılmak üzere ilan edilmiş bir Özel Çevre Koruma Bölgesinde ne yapması lazım? Doğanın insan faaliyetleriyle değiştirilmesi tehdidine karşı uyanık olması ve bu “imar” adı altındaki faaliyetlerden buraları koruması lazım. Koruması lazım ki: buralar doğal haliyle, gelecek kuşaklara aynıyla aktarılabilsin.
Burada bir başka sakatlık daha yok mu? Değişiklik isteyen merkezi idarenin adı da bir tuhaf: “Çevre” ve “Şehircilik” (bir de üzerine üstlük) “İklim Değişikliği” Bakanlığı? Bu bakanlığın korumakla yükümlü olduğu bir “çevre” var, pek güzel bir düşünce… ama bir de bu bakanlık (yani aynı bakanlık) “şehircilik” faaliyetleri de yürütüyor? Ortalığı imara açmakla, insan eliyle değiştirmek ve oraları insanlara iskana açmakla da görevli… yani birbiriyle çelişen iki görevi var… sonra bir de “iklim değişikliği” mevzularında da bir görevi var… muhtemelen iklim değişikliğini daha çoğaltmak değil de, gezegenin başına bela olan iklim değişikliğinin azaltılması niyetinde olsa gerek, değil mi? Peki birbiriyle taban tabana çelişen bu işleri nasıl yapacak bu bakanlık? Kimden, nelerden yana koyacak tavrını, şehirleşmeyi mi öne çıkartacak, hani olumlu anlamda denge gözeten bir şehirleşmeden söz ediyor olsak bile sonuç olarak doğal yaşamı tahrip eden bir insan faaliyetinden söz ediyoruz. Eh hani bunca yıldır da Türkiye’de yaşıyoruz, hangi inşaat ya da imar-bayındırlık işinin doğayı mahvetmeden yapıldığına tanık olduk ki? Normal tabii, imar meseleleri, “inşaat ya habibi” diyerek devlet eliyle yaratılan rantı "cukkalamak" üzere iktidara yanaşmış müteahhit kılıklı bir avuç insanın eline bırakılırsa, değil mi? Ülkenin kalkınması sadece inşaat faaliyetleri üzerinden planlanırsa nasıl olmasını bekleyebilirdik ki?
Yanisi şu: burası bir Özel Çevre Koruma Bölgesi, burada bari imar değil de çevreyi koruma öne çıkartılsa diye adeta yalvartıldığımız bir süreçten geçiyoruz:”korumaya alınan bu bölgeye ne olur az biraz acıyın” dercesine!!!
Hakikatleri birilerinin sürekli eğip büktüğü, niyetlerin saklandığı, art-niyetlerin ve art-niyetlilerin hakim olduğu bir dünyada yaşamak, tüm bu absürtlükleri ortaya koymak için yazılar yazmak, okuru bezdirdiği kadar emin olun yazanı da bezdiriyor!
Bir kez daha bu imar plan değişikliğinin hiç de masum olmadığını, tıpkı önceden karşılaştığımız onlarcasında duyduğumuz endişelerimizde haklı çıktığımız gibi iktidara yakın sermaye sahiplerini, müteahhitleri kayıran bir değişiklik isteği ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyelim bu mevzii, adrese teslim imar plan değişikliğiyle… umarız yargıda hesaplaşmak zorunda kalmadan erken vazgeçilir, bu imar planı tadilatından!!!
Bu girişten sonra vermek istediğimiz haberimize geçelim:
Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı, Datça Karaincir’de 1/5000 ve 1/1000 ölçekli İmar Planlarında değişiklik yapılması için Muğla İl Çevre Müdürlüğü İlan Panosunda ve Bakanlığın İnternet Sitesinde ilana çıktı.
İlan, bir sürü doküman-belge ve plandan oluşuyor. Aşağıdaki 2 numaralı resimde yuvarlak içinde gösterilen sahile yakın bir park var, sayfalar boyunca ondan söz ediliyor. Orada yapılacak yeni düzenlemelere getiriliyor, söz… Ne gereği var dedirten değişiklikler, istenen değişiklik… Nitekim site sakinleri de daha önce sütten ağızları çok yanmış… Yine mevzi imar planları ile başları çok derde girmiş. Hala süren davaları var… İtiraz ediyorlar…
Ama asıl büyük problem bu değil, aslında plan değişikliği ile yapılmak istenen, yukarıda 2 numaralı resimde kırmızı kare içinde de özetlenen özel hükümle, yeni bir yapılaşma fırsatı veriliyor olması. Korunması gereken bir alanda yapılan bu binalara yıkıp yeniden yapma fırsatı tanınıyor. Hani çok eskidi binalar, güçlendirmeyle falan kim uğraşacak… Yıkıp yıkıp yeniden yapalım dercesine… Hani Türkiye’de dillere destan olmuş o “kentsel dönüşüm efsanesi”ne kapı aralanıyor. Zamanın orta ve orta-üst - görece varlıklı - kesimlerine hitap eden sahil kenarında parsellenen bu tür eski sahil siteleri de zamana yenik düşüyor tabii… Eee ama yıkılma ihtimali varsa, güçlendirmek olmuyorsa yıkıp yeniden yapmak lazım tabii, değil mi? Bilirsiniz sahil sitelerini, hele sürekli oturulmuyorsa, sürekli bir yenileme telaşı olur… Her yıl birileri bir yenileme yapıp durur, sürekli bir inşaat faaliyeti yani… Ama nasıl görseniz: birileri verandayı kapatır, öbürü merdiven altını… birileri boş bulduğu alana bir müştemilat ekler. Sürekli gecekondu misali, evler yanlara doğru genişleyip durur… İkinci katı çıkanlara bile rastladım… Ama ne garip, bir tane bile eskidiği için, yıkılmasından korktuğu için kolon ya da duvarını güçlendirenine rastlamadım… Ama tabii lazım yine de değil mi, yıkıp yeniden yaptırmak? Korunan alandaymış, sahil işgal edilmiş, sahile iniş zorlaşmış onlar “başka hikaye, konuşmaya değmez”…
Tek mesele bu da değil… Bu sahil işgalleri, eskiden olmuş bitmiş, bundan sonra da yapacak çok bir şey yok, diyelim ki?
Ama konulan özel hükümle, deniliyor ki (bkz resim 2): konut alanlarında taks %20, kaks %40 ve yükseklik 6.5 metre olmak üzere bu alanlarda mevcut ruhsatlı yapılara emsale uygun yıkıp yeniden yapma hakkı tanınacak? Bak sen, bir de kıyıyı korumak da akıllarına gelmiş de, 3621 sayılı kıyı kanununa bile atıfta bulunulmuş?
Aaaa ama ya:“mevcut ruhsatlı yapılar” diye anlatılanlar arasında gerçekte bitmiş-mevcut bir yapı yoksa ve bu yıkıp yapma hakkı ile birileri olmayan o yapıları yapıp da oradan sıkı bir para kaldıracaksa? Nitekim Site sakinleri, bu olasılığı görmüşler, plan tadilatını taramışlar… veee bingoooo: daha hiç yapılmamış 28 tane evin de bu haktan yararlandırılmaya çalışıldığını görmüşler… Yine birilerine para kazandırılma derdi öne çıkmış…
Haa bu arada sözde “kentsel dönüşüm” geçiren büyük kentleri bilenler iyi bilir, beton kamyonlarından, tozdan dumandan durulmayacak Karaincir’de bu plan tadilatı yapılırsa… Muhtemelen birçok sahiplik de el değiştirecek. Birilerinin malları ellerinden gidecek. Doğal yaşamdan vazgeçtik, insanlar için de yaşanılası bir yer olmayacak oralar…
İyi ki hala hakka - hukuka inanan, vicdanlı insanlar var:
Site sakinlerinden bu işlerin nasıl yürüdüğüne uyananlar var ve itiraz ediyorlar, iyi ki. Site dahilinde yaşamasalar da Muğla Çevre Platformundan da itirazlar var, onlar da İl Müdürlüğüne itiraz ediyorlar:
İtirazlarında şu ifadeler var, itirazcıların:
“29/11/2024 tarihinde Muğla İl Çevre Müdürlüğününün ilan panosunda ve internet sayfasında eş zamanlı olarak 1 ay süreyle askıya çıkarılmış olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca (Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü), Bakanlık Makamının 18.11.2024 tarihli ve 10993609 sayılı Oluru ile Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 109. maddesi uyarınca onaylanan KNİP 481072960 ve KUİP-481072959 Plan İşlem Numaralı ve 128/2024 arşiv no’lu “Muğla İli, Datça İlçesi, Emecik Mahallesi, Kızlanaltı Kesimi (Karaincir Mevkii) ,1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Plan Hükmü Değişikliği”ne bu aşamada erişebildiğim / ilan edilen kısıtlı bilgi ve kaynağa dayalı aşağıdaki nedenlerle, ayrıca bunlarla sınırlı olmamak ve tüm yasal haklarım saklı kalmak kaydı ile söz konusu plan değişikliğine itiraz ettiğimi, söz konusu değişikliklerin yürürlüğe girmeden geri çekilerek gerçekten kamu yararına, mevcut ihtiyaçları (yol, otopark, rekreasyon ve yürüyüş alanları, çocuk parkı vs.) karşılayarak, bölge doğasını, dokusunu, ekolojik ve kullanım dengelerini, sahil şeridini koruyucu çözümler üreterek revize edilmesini, bunun kısa vadede yapılamaması durumunda yerine 08.10.2007 tarihinde yürürlüğe girmiş Datça İlçesi Emecik Köyü-Kızlan Alt Kesimi (Karaincir Mevkii) 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Plan Notlarının tekrar yürürlüğe sokularak ilgili plan notlarının olduğu gibi korunmasını talep ederim” diyor ve madde madde itirazlarını temellendiriyorlar:
İMAR PLAN DEĞİŞİKLİĞİNE İTİRAZLARIM deyip devam ediyorlar:
En son bakanlığınızın 28.09.2022 tarihinde askıya çıkardığı ve 28.10.2022 tarihinde yürürlüğe giren imar planında madde hükmü değişikliği hakkında da yasal süreç başlatılmış Muğla 3.İdare Mahkemesinin 29/12/2023 tarih ve E:2023/103, K:2023/2882 karar no’lu ilamı, Muğla 1.İdare Mahkemesinin 2023/394 esas 2024/570 karar no’lu ilamı ve Muğla 3.İdare Mahkemesinin 2023/174 esas ,2024/287 karar no’lu ilamıyla iptal edilmiştir.
İdare Mahkemelerinin Plan Tadilatını İptal Kararlarının gerekçesinin özeti
‘’dava konusu plan hükmü değişikliğinin Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Hükümlerinin 7.9. maddesinde belirtilen dönemin ilgili diğer mevzuatına göre uygulama görmüş alanlarda yoğunluk artışı getirecek plan değişikliği/revizyonu yapılamayacağı ifadesine de aykırı olduğu anlaşıldığından, dava konusu 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı plan hükmü değişikliğinin şehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.’’ şeklindedir.
Yani bu plan tadilatının doğal ve arkeolojik yapıyı korumadığını tam tersine getireceği yapılaşma yoğunluğuyla çevreyi ve arkeolojik dokuyu yok edeceği tespit edilmiştir.
Şu an askıda olan imar plan değişikliği ilanı Bakanlığınızca 2022 yılında çıkartılan ve Mahkemece iptal edilen imar plan değişikliğiyle neredeyse tıpa tıp aynıdır. Mahkemece ve Mahkeme bilirkişilerince tespit edilen ‘’bölgeye nüfus yoğunluğu geleceği’’ tespitini boşa çıkarmak için aşağıda belirtilen ve aslında gerçek olmayan kısım eklenmiştir. Bu kısım aynen şöyledir.
“İmar Planı Değişiklerin dayanağı olarak sunulan Plan Araştırma ve Açıklama Raporu sayfa 27’deki 3.6 Demografik Yapı bölümünde“ Söz konusu alanda mevcut yapılaşmaya göre bakıldığında toplam 616 bağımsız birim vardır.” İfadesi hatalı ve yanıltıcıdır. Planlama alanındaki ruhsatlı yapılardan oluşan yerleşik konut alanlarının tamamı Karaincir Tatil Köyü Toplu Yapı Yönetimi bünyesinde yer almakta olup, bu bünye altındaki toplam ruhsatlı bağımsız bölüm sayısı 588’dir. Bunların dışında planlama alanı sınırı içinde 367/3 (eski 551) ve 357/1 (eski 1173) parsellerde ruhsatsız kaçak yapılar yer almaktadır. Raporda belirtilen 616 sayısı ile yerinde mevcut ruhsatlı yapı sayısı olan 588 arasındaki 28 adet fazla konut sayısının nedeni raporda açıklanmamıştır. Bu durum söz konusu plan çalışması ile bahse konu ruhsatsız kaçak yapıları yasal hale getirme gayreti olarak değerlendirilmektedir.”
Halbuki 357/1no’lu parselde hiçbir zaman 25 adet kat mülkiyeti olan bağımsız bölüm tapusu olmamıştır. Kat mülkiyeti ile kat irtifakı farklı şeylerdir. Eski 1173 parsel daha sonra 1872 parsel olmuştur. Bu parselle ilgili tapu kayıtlarında 25 adet kat irtifakı mevcuttur. Ancak tapu kayıtlarından edinilen kesin bilgiye göre kat irtifakı 18.01.2023 tarihinde tapudan terkin edilmiş ve aynı parsel, 357 ada,1 parsel oluştur. Şu an üzerinde kat irtifakı veya kat mülkiyeti yoktur.
Söz konusu raporun aynı bölümünde gecen “Datça ilçesinin TUİK verilerine göre 2.44 olan hane halkı sayısı 3 kabul edilmiştir. Bu durumda planlama alanında yaklaşık nüfus 1848 kişidir” ifadesi hatalıdır. Zira yukarıda ifade edildiği üzere bağımsız bölüm sayısı 616 değil, 588’dir. Bu durumda hane halkı büyüklüğü 3 kabul edilirse planlama alanı yaklaşık nüfusu (616 x 3) = 1.848 kişi değil, (588 x 3=) 1.764 kişi olur. Aradaki 84 kişilik nüfus farkının nedeni raporda açıklanmamıştır. Bu durum söz konusu plan çalışması ile bahse konu ruhsatsız kaçak yapıları yasal hale getirme gayreti ve bundan kaynaklı nüfus artışının rapora usulca işlenme ve bakanlığınızı nüfus artışı olmayacağı yönünde yanlış yönlendirme çabası olarak değerlendirilmektedir.
Bu mahkeme kararları hem Çevre Bakanlığınca hem de Datça Belediye Başkanlığınca hem de dosyaya ilgili olarak eklenen şirketçe istinaf edilmiştir. Dosyalar halen istinaf aşamasındadır. Kesinleşmemiştir. Buna rağmen, ısrarla mahkemelerce iptal edilen imar plan tadilatı şeklen birkaç değişiklikle, yeni bir düzenlemeyle tekrar yürürlüğe konulmak istenmektedir. Bu bölgedeki imar plan tadilatındaki ısrarın nedeni tarafımca anlaşılamamaktadır.
Yukarıda da belirttiğim üzere zaten bir önceki plan değişikliği ile ilgili dava halen istinaf aşamasında devam etmektedir. Buna rağmen neredeyse tıpatıp aynı imar plan değişikliğini hazırlayıp askıya çıkarmanın doğru olmadığını belirli çıkar gruplarının işine yaradığını düşünmekteyim.
Tüm bu hususlardan hareketle her türlü yasal haklarım saklı kalmak kaydı ile; yukarıda ikinci paragrafta açık adı yazılı halihazırda askı sürecinde bulunan “1/5000 ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Plan Hükmü Değişikliği”ne itiraz ettiğimi, değişikliklerin yürürlüğe girmeden geri çekilerek gerçekten kamu yararına, mevcut ihtiyaçları (yol, otopark, rekreasyon ve yürüyüş alanları, çocuk parkı vs.) karşılayarak, bölge doğasını, dokusunu, ekolojik ve kullanım dengelerini, sahil şeridini koruyucu çözümler üreterek revize edilmesini, bunun kısa vadede yapılamaması durumunda yerine08.10.2007 tarihinde yürürlüğe girmiş Datça İlçesi Emecik Köyü-Kızlan Alt Kesimi (Karaincir Mevkii) 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Plan Notlarının tekrar yürürlüğe sokularak ilgili plan notlarının olduğu gibi korunmasını talep ederim…
İtiraz dilekçesi işte böyle…
Askı süresinde itiraz 29’unda bitiyor… Umarız, Bakanlıkça ilan edilen adrese teslim bu mevzii imar planı geri çekilir… Çekilmezse de umarız, Datça’yı korumayı görev edinmiş kesimler omuz omuza verir de birlikte yargıya giderler, itirazlarını sürdürürler… Umarız Datça'yı korumaya söz verip-seçilip de gelen belediyesi, kendisinin yetkilerinin gasp edilmesine karşı durmaya karar verir… umudumuz ve gücümüz biraz daha çoğalır…
itiraz dilekçelerinden bir başkası da yukarıdaki gibi...
Yorumlar (0)