Datça birkaç gündür ayakta. Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması ve kayyum atanması dolayısıyla ardı ardına eylemler yapılıyor. Datça Demokrasi Platformu, Haziran başında Hakkari belediye başkanının görevden alınması ve Kayyum atanması nedeniyle sürdürülen nöbet eylemi bir ay kadar sürdürülmüştü. Ekim sonunda İstanbul Esenyurt belediyesine atanan kayyum ve ardından Mardin, Batman ve Halfeti'ye kayyum atamaları ile eylemlilikler sürüyor. 30 Ekimde Muğla Sınırsızlık Meydanı ve 1 Kasım'da Datça Cumhuriyet Meydanında CHP'nin yaptığı basın açıklamalarından sonra dün 4 Kasım'da da yine Cumhuriyet Meydanında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi birer basın açıklaması yapmıştı.
Bugün (05.11.24) için de Datça Demokrasi Platformu, Datçalıları 121. Adalet ve Barış Buluşmasında Berkin Elvan Anıtı önüne çağırmıştı. Alanda toplanan Datçalılar, ellerindeki "İrademe Dokunma, Kayyuma Hayır, Adalet ve Barış" yazan kayyum karşıtı dövizler ve "Faşizme Karşı Omuz Omuza" sloganları ile kayyum politikalarını protesto etti.
Alanda ilk konuşmayı CHP Datça İlçe Örgütü Başkanı Sezai Öz yaptı.
Öz konuşmasına "ülke her güne kayyum atamalarıyla uyanıyor ama asıl sorunumuz gündeme kayyum atadılar, esas sorunumuz yolsuzluk ve yoksulluk" diyerek başladı.
"Kayyumun belediyelere değil vatandaşlarımızın gerçek gündemine atandığını" söyleyen, Öz, "Bu ülkede yoksulluk ve yolsuzluk var. Nedeni de hukuksuzluktur." dedi. Konuşmasında "Bugün meclis üyelerinin de çalışmayacağı yazısı kayyum tarafından yayımlandı. Esenyurt'ta tüm meclisin çalışmaları askıya alınmıştır. Biz burada 14 AKP ve 3 MHP meclis üyesini seçen seçmenlerin de hakkını arıyoruz. Halkın iradesi gasp edilemez, bu konuda mücadelemiz sürecektir. Halkın 2 oyundan birini alan Ahmet başkan (Mardin Belediye Başkanı) Türkiye Cumhuriyeti'nin en çok oyunu alan Gülistan başkan (Batman Belediye Başkanı) için sürecek halk iradesine sahip çıkacağız! Bütün oyunları boşa çıkaracağız. Bütün hesapları bozacağız. Bütün hesapların üzerinde bizim hesabımız dostluktur, kardeşliktir; şiarımız samimiyettir. Bunun da var bir çaresi, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi!" mesajını verdi. Sezai Öz konuşmasının sonunda, sözü yine yokluk ve yoksulluğa getirdi ve Özgür Özel'in sözlerini hatırlattı: "Bugün Genel Başkanımız Özgür Özel'in grup toplantısında yaptığı çağrıyı büyütmek için bir kez daha söylüyoruz "asgari ücrette kabul edilebilir son fiyat 30 (bin TL). 30 yoksa biz bu işte yokuz." diyebilen herkesi tüm sendikaları, tüm demokrasi aşığı partileri ve demokratik kitle örgütlerine sesleniyoruz biz bu parayı alırız! Herkesi bu mücadeleye davet ediyoruz, herkesi!"
Sezai Öz 1 Kasım'da CHP olarak yaptığı basın açıklamasından pasajlar okudu:
Barışın, kardeşliğin egemen olduğu bir ülkeyi birlikte yaratmak ve toplumsal tüm güzellikleri insan için paylaşmak dileğiyle hepinize merhaba diyorum.
Halk iradesinin teminatı bizzat halkın kendisidir!
Milletimizin iradesine sahip çıkacağımızı dosta düşmana gösterme günlerindeyiz. Ülkemizin en önemli sorunları anketlerinde birinci sırayı ekonomi ikinci sırayı adalet almaktadır. Elbette genel anlamda nitelik sorgulandığında daha da önemli sorunlar var. Kadın cinayetleri önemsiz mi, çocuk cinayetleri önemsiz mi, sokak hayvanlarının katledilmesi önemsiz mi, eğitim sorunları önemsiz mi? Daha bir sürü sayabiliriz. Ancak halkın gündeminde bu iki ana konu var. Ekonomi sabah uyanıp akşam yatana kadar herkesi etkileyen bir sorun çünkü ancak adalet ancak sorumluluk alanların, ülkenin demokratikleşme mücadelesine katkı sunmaya çalışanların, siyaset kurumunun daha çok karışılacağı bir olgu.
Bugün bu meydanda bulunan herkese öncelikle partim adına teşekkür ediyorum. Siyasi hayatım ve kişisel hayatım boyunca birçok eyleme katıldım. En çok duyduğum ve attığım slogan “birleşe birleşe kazanacağız” olmuştur. Ancak ayrışmaktan birleşmeye fırsatımız pek olmuyor ne yazık ki. Halbuki bu meydanda bulunan birçoğunuzu tanıyorum. Herkesin mücadelesi kıymetli ve değerli. Hepiniz, hepimiz daha demokratik ve insanca yaşayacağımız bir ülke için sevdiklerimizin zamanından, cebimizdeki paradan, bireysel zevklerimizden vazgeçiyoruz. Ve herkeste aynı duygu olduğunu biliyorum. Kemal Tahir’in sözüydü yanlış anımsamıyorsam; “tek bir kuvva kalana kadar umut bitmez” Elbette yüzyıllardır yapılan demokrasi mücadelesinde bizler bu yola arkamızdan gelene yol açmak zorundayız. Ve mücadeleyi asla bırakmamalıyız. Tarihin ilk kadın filozofu olan Hyptia’nın dediği gibi bizi birleştiren güçler, ayıran güçlerden daha fazladır. Safları sıklaştırmamız ve halkımızı bu mücadeleye katmak için yeni mücadele yöntemlerini güçlendirmeliyiz. Kim hangi alanda güçlü ise bu ülkenin demokrasi sevdalısı, vicdanlı insanları oraya destek vermek zorundadır.
Süreklilik önemlidir. Unutturuyorlar! Unutmayacağız! Ne Uğur Mumcu’yu, ne Narin bebeği, ne Can Atalay’ı ne daha dün komşu ilçemiz Marmaris’te katledilen Yasemin Yorulmaz’ı…Unutmayacağız onlar duyana kadar haykıracağız. Bu ülkede kadın katliamı var! Kadın cinayetleri politik derken yanlış anlıyorlar sanırım. Kadınları öldüren canilerin o parti bu parti olmasından kaynaklı değil İstanbul Sözleşmesini kaldıran politikacılaradır isyanımız. Hiç mi vicdanınız kalmadı. Susmuyoruz, kormuyoruz, itaat etmiyoruz.
“Sayılmayız parmak ile, tükenmeyiz kırmak ile.”
Dün tüm demokrasi aşığı vicdan sahibi yurttaşlarımızla Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’nda bir olduk, adalet ve demokrasiye susamış halkımızla, siyasi iktidarın hukuksuzluklarına karşı bi arada durduk.
Tek yürek olarak haklı mücadelemizi sürdüreceğiz.
Oyumuza, irademize, ülkemize Sahip Çıkıyoruz. Sahip çıkacağız" dedi.
CHP İlçe Başkanı Öz'den sonra sözü Sol Parti adına Nesrin Kayalar aldı, Kayalar:
"Bugün de çürümüş rejimi ayakta tutmak ve kalıcılaştırmak için daha önce oynanan oyunlara benzer bir oyun oynanıyor. Normalleşme dediklerinin ne anlama geldiğini biliyorduk, gördük. Birbirinin zıttı gibi görülen hamleler, aldatmacalar, bu iktidarın oyunlarının birer parçalarıdır. Son olarak kayyumlarla devam eden süreç bu iktidarın niteliğini doğru tanımlayan bizler için hiçte sürpriz olmadı. Yıllardır İslami faşist iktidarın şerrini, oyunlarını, aldatmacalarını anlatmaktan dilimiz şişti. Hegemonya inşa edemediği, toplumsal rıza üretemediği için manevra alanını genişletmeye çalışan saray rejiminin tabiatına uygun oyunlarını gördük ve yumuşama, normalleşme, demokratikleşme, Kürt sorununu çözme bir yana daha da sertleştiğini yaşadık, yaşayacağız.
Köhnemiş, her yanından lime lime dökülen, boğazına kadar pisliğe batmış rejimin sınırları içinde muhalefet etme ısrarının, çöken rejime dayanak olmaktan öte bir anlam taşımadığını bizler, yani 12 Eylül ile başlayan, AKP’nin iktidara gelmesi ile devam eden felaketler silsilesini yaşayan bu ülkenin yurttaşları olarak çok iyi biliyoruz. Ülkenin hiçbir sorunu bu iktidarla çözülemez. Bu zorba faşist rejimin muktedirleriyle herhangi bir konuda yan yana gelinemeyeceği gerçeğinin son yaşadıklarımızdan sonra bir kere daha anlaşılmış olması gerekir. Yıllardır yaşadığımız felaketlerin daha da derinleşmesinin önüne geçmenin tek yolu, insanlara hep birlikte olursak değiştirebileceğimiz umudunu verecek bir siyasal pratik inşa etmektir. Bu saatten sonra yapılacak şey, zor bela Koltuk değnekleriyle yürüyen kötülükler rejimine değnek uzatmak değil onu devirmek olmalıdır." dedi ve sözlerini
"Tüm muhalefet güçleri, toplumsal dinamikler olarak yapmamız gereken, bu iktidarın oyununu bozmak için birleşmekten başka bir şey olamaz. Birlikte direneceğiz,Faşizmi Yeneceğiz" diyerek bitirdi.
Son olarak Türkiye İşçi Partisi Datça İlçe Başkanı, Zehra Kahraman söz aldı ve açıklamasına:
"Aylar öncesinde kayyum düzenine karşı Demokrasi Nöbeti”nde yan yana iken ısrarla sürdürülen kayyum politikalarına karşı bugün yine bir aradayız." diyerek başladı.
"Kayyum düzeni; yolsuzluk, yoksulluk ve adaletsizlik düzenidir. 2024 yerel seçimleri ertesindeGenel Başkanımız Erkan Baş, nasıl Van’a ve ardından Hakkâri’ye halkın iradesine destek olmak üzere gittiyse, Milletvekillerimiz Sera Kadıgil ve Ahmet Şık nasıl Esenyurt için gerek belediye önünde gerekse adliyede halkın iradesini savunmuşlarsa, dün de yine Milletvekilimiz Ahmet Şık Mardin’e gitmiştir. Halkın seçme ve seçilme hakkının gasp edilerek yerine bürokratların atandığı bir durumda ne halkın yararına olan bir Cumhuriyet, ne eşit yurttaşlık, ne de demokrasi anlayışından söz edilebilir" diyerek devam etti.
"Halk iradesine, emeğe, barışa darbe olan kayyum zihniyetine alışmayacağız. İrademize, emeğimize ve barışa sahip çıkacağız. Hayatlarımız, haklarımız ve umudumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Omuz omuza, yan yana, inatla ve umutla; barış için mücadelemizi sürdüreceğiz" diyerek birlikte mücadelenin önemine vurgu yaparak konuşmasını sonlandırdı.
Yorumlar (0)