Mamdani’nin Seçim Zaferi Sonrası Konuşması
Zohran Mamdani’nin New York Şehri belediye başkanlığı seçimini kazanması, küresel siyasette dönüm noktası niteliğinde bir zaferdir. 34 yaşındaki demokratik sosyalist politikacı, Cumhuriyetçi aday Curtis Sliwa ve eski Vali Andrew Cuomo’yu geride bırakarak, şehrin yönetimini devralmıştır. Bu başarı, yalnızca bireysel bir yükseliş değil, aynı zamanda kapitalizmin kalbine saplanmış bir hançer gibidir. New York, küresel finansın ve sermayenin başkenti olarak, emperyalizmin amiral gemisi konumundadır. Mamdani’nin zaferi, bu geminin amiral kamarasında derin bir yenilgiye işaret eder. Sosyalist bir vizyonla seçilen ilk belediye başkanı olarak, o, gelir adaletsizliği, konut krizi ve polis reformu gibi konularda radikal değişiklikler vaat etmektedir.
Hiç kuşkusuz ki, bu başarı geri dönülemez bir zaferle sonuçlanmayabilir. Kapitalist güçler, her zaman olduğu gibi, karşı ataklarla bu ilerlemeyi tersine çevirmeye çalışacaktır. Ancak böylesi bir durumda umutsuzluğa kapılmadan, mücadele bayrağını yükselterek zafere doğru ilerlemek şarttır. Mamdani’nin seçimi, sosyalizmin insanlığa umut olarak dimdik ayakta durduğunun somut bir kanıtıdır. O, sadece bir belediye başkanı değil, DSA (Democratic Socialists of America) üyesi olarak, tabandan gelen bir hareketin temsilcisidir. Bu zafer, ABD’de yükselen sol dalganın bir parçasıdır; Bernie Sanders ve Alexandria Ocasio-Cortez gibi figürlerin açtığı yolda ilerlemektedir.
Unutmamak gerekir ki, New York’un bu seçimi, küresel ölçekte ilham vericidir. Kapitalizmin krizleri derinleşirken, sosyalist alternatifler daha da güçlenmektedir. Mamdani, ilk Müslüman ve Güney Asyalı belediye başkanı olarak, çeşitliliği ve kapsayıcılığı simgelerken, aynı zamanda sınıf mücadelesinin ön saflarında yer almaktadır. Bu zafer, geçici bir başarı değil, daha büyük bir devrimin habercisidir. Kapitalizmin yenilebilirliğinin tescilidir.
Zohran Mamdani’nin seçim zaferi ardından yaptığı konuşma, yaşanan başarının daha şimdiden tarihe konuştuğunun kanıtı gibi.
Küresel Kapitalizmin New York Parantezi
“Bu akşam şehrimizin üzerinde güneş batmış olabilir, ama Eugene Debs'in bir zamanlar dediği gibi: “İnsanlık için daha iyi bir günün şafağını görebiliyorum.”
Kendimizi bildik bileli, New York'un çalışan insanlarına zenginler ve ayrıcalıklı çevreler tarafından hep şu söylendi: Güç size ait değildir.
Depo zemininde kutu kaldırmaktan morarmış parmaklar, teslimat bisikleti gidonlarından nasır tutmuş avuçlar, mutfak yanıklarıyla yaralanmış eklemler: bunlar gücü tutmasına izin verilen eller değildi. Ve yine de, son 12 ay boyunca, daha büyük bir şeye uzanmaya cesaret ettiniz.
Bu gece, tüm zorluklara rağmen, ona ulaştık. Gelecek bizim ellerimizde. Dostlarım, biz bir siyasi hanedanı devirdik.
Andrew Cuomo'ya özel hayatında sadece en iyisini diliyorum. Ama bu gece, onun adını son kez andığım an olsun, zira azınlığın çıkarına hizmet eden, çoğunluğu unutan bir siyasetten kurtuluyoruz. New York, bu gece sen başardın. Değişim için bir yetki verdin. Yeni bir siyaset türü için yetki verdin. Yaşanabilir bir şehir için yetki verdin. Ve tam da bunu sağlayacak bir yönetim için yetki verdin.
1 Ocak'ta New York Belediye Başkanı olarak yemin edeceğim. Ve bu sizin sayenizde. Bu yüzden başka bir şey söylemeden önce şunu söylemeliyim: teşekkür ederim. Daha iyi bir geleceğin vaadinin geçmişten kalma bir kalıntı olduğunu kabul etmeyi reddeden yeni nesil New Yorklulara teşekkür ederim.
Bize tepeden bakmadan konuşan bir siyasetin, yeni bir liderlik çağının başlatılabileceğini gösterdiniz. Sizin için savaşacağız, çünkü biz siziz.
Steinway Caddesi’nde dediğimiz gibi: Ana minkum wa alaikum (Sizdensiniz, bizdendiniz).
Şehrimizin siyaseti tarafından sıklıkla unutulan ama bu hareketi sahiplenen herkese teşekkür ederim. Yemenli büfe sahiplerinden ve Meksikalı abuelalardan (büyükannelerden) bahsediyorum. Senegalli taksi şoförlerinden ve Özbek hemşirelerden. Trinidadlı aşçılardan ve Etiyopyalı teyzelerden. Evet, teyzelerden.
Kensington, Midwood ve Hunts Point'teki her New Yorklu şunu bilsin: bu şehir sizin şehrinizdir ve bu demokrasi de sizindir. Bu kampanya, Perşembe gecesi Elmhurst hastanesi dışında tanıştığım 1199 sendika örgütçüsü Wesley gibiler içindi. Kiraların bu şehirde çok pahalı olması nedeniyle başka bir yerde yaşayan ve günde ikişer saat Pensilvanya'dan işe gidip gelen New Yorklular için.
Bu kampanya, yıllar önce Bx33 numaralı şehir otobüsünde tanıştığım ve bana “New York'u severdim, ama şimdi sadece yaşadığım yer” diyen kadın içindi. Ve bu kampanya, Belediye Binasının önünde 15 gün açlık grevine girdiğim ve hala haftanın yedi günü taksi kullanmak zorunda olan taksi şoförü Richard gibi insanlar içindi. Kardeşim, artık Belediye Binasının önünde değil içindeyiz.
Bu zafer onların hepsinin. Ve bu kampanyayı durdurulamaz bir güce dönüştüren 100.000'den fazla gönüllünün hepsinin. Sizin sayenizde, bu şehri çalışan insanların tekrar sevebileceği ve yaşayabileceği bir yer haline getireceğiz. Çaldığınız her kapı, kazandığınız her imza ve yaptığınız her zorlu konuşma ile, siyaseti tanımlayan o umutsuzluğu aşındırdınız.
Şimdi biliyorum ki, bu son bir yıl boyunca sizden çok şey istedim. Tekrar tekrar çağrılarıma cevap verdiniz – ama son bir isteğim var. New York, bu anı içinize çekin. Farkına bile varmadan uzun süre nefesimizi tuttuk.
Yenilgi beklentisiyle tuttuk, ciğerlerimizden havayı sayısız kez çıkardıkları için tuttuk, nefes vermeyi göze alamadığımız için tuttuk. Bu kadar çok fedakarlık yapan herkese teşekkürler. Yeniden doğmuş bir şehrin havasını içimize çekiyoruz.
Seçim ekibime: Kimsenin inanmadığı zamanlarda siz inandınız. Bir seçim projesini, bir halk hareketine dönüştürdünüz. Minnetimi ifade etmeye kelimeler yetmez. Artık uyuyabilirsiniz.
Anneme ve babama: Beni bugün olduğum adam yaptınız. Oğlunuz olmaktan gurur duyuyorum. Ve sevgili eşim Rama, hayatım: Bu an ve her an yanımda olmasını isteyeceğim tek kişi sensin.
Bana oy veren, rakiplerime oy veren ya da siyasetten umudunu kesip oy kullanmayan her New Yorkluya: Bana güveninizi kanıtlama fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Her sabah tek bir amaçla uyanacağım: Bu şehri bir önceki günden daha iyi hale getirmek.
Bu günün asla gelmeyeceğini düşünenler vardı. Her seçimin bizi aynı eski geleceğe mahkûm ettiğini sananlar vardı. Ve siyasetin artık umut ışığını söndürecek kadar zalimleştiğini düşünenler vardı. New York, biz o korkulara cevap verdik.
Bu gece net bir sesle konuştuk. Umut yaşıyor. Umut, saldırı reklamlarının ardı arkası kesilmeden gelmesine rağmen, on binlerce New Yorklunun her gün, her gönüllü vardiyasında verdiği bir karardı. Bir milyondan fazlamız kiliselerde, spor salonlarında, toplum merkezlerinde oy kullandı. Ve her ne kadar oyumuzu tek başımıza atmış olsak da, umudu birlikte seçtik. Tiranlığa karşı umut. Büyük paralara ve küçük fikirlere karşı umut. Umutsuzluğa karşı umut.
Kazandık, çünkü New Yorklular imkânsızın mümkün olabileceğine inanmaya cesaret etti.
Ve kazandık, çünkü siyasetin artık bize yapılan bir şey değil, bizim yaptığımız bir şey olması gerektiğinde ısrar ettik.
Karşınızda dururken, Jawaharlal Nehru'nun şu sözleri aklıma geliyor: “Tarihte nadiren bir an gelir ki, eskiden yeniye adım atarız, bir çağ sona erer ve uzun süre bastırılmış bir ulusun ruhu kendini ifade eder.” Bu gece eskiden yeniye adım attık. Öyleyse şimdi, bu yeni çağın ne sunacağını ve kimin için sunacağını netlik ve yanlış anlaşılmayacak bir inançla konuşalım.
Bu çağ, liderlerinden neyi başaramadıklarına dair mazeret değil, neyi başaracaklarına dair cesur bir vizyon bekleyen New Yorkluların çağı olacak. Bu vizyonun merkezinde, Fiorello La Guardia’dan bu yana görülmemiş ölçekte bir yaşam maliyeti kriziyle mücadele planı olacak:
Yıllar sonra, tek pişmanlığımız bu günün bu kadar geç gelmiş olması olsun.
Bu yeni çağ, durmaksızın gelişimin çağı olacak. Binlerce daha fazla öğretmen işe alacağız. Şişirilmiş bir bürokrasiden israfı keseceğiz. Uzun süredir ışıkları titreyen NYCHA (New York City Housing Authority = New York Kenti Toplu Konut İdaresi) yerleşim yerlerinin koridorlarında yeniden ışıkların parlaması için yorulmadan çalışacağız.
Güvenlik ve adalet el ele gidecek. Polisle birlikte çalışarak suçu azaltacağız, akıl sağlığı ve evsizlik krizlerini doğrudan ele alacak Toplum Güvenliği İdaresi kuracağız.
Mükemmellik artık istisna değil, beklenti olacak. Kendimiz için yarattığımız bu yeni çağda, bölünme ve nefret ticareti yapanların bizi birbirimize düşürmesine izin vermeyeceğiz.
Bu siyasi karanlık anında, New York ışık olacak. Burada, sevdiklerimizin yanında durmaya inanıyoruz. İster bir göçmen, ister trans topluluğunun bir üyesi, Donald Trump'ın federal bir işten kovduğu birçok siyahi kadından biri, hala market masraflarının düşmesini bekleyen bekar bir anne, ya da sırtı duvara dayalı herhangi biri olun. Sizin mücadeleniz, bizim de mücadelemizdir.
Ve Yahudi New Yorkluların yanında sapasağlam duran ve antisemitizm belasına karşı mücadelede tereddüt etmeyen bir Belediye Binası inşa edeceğiz. Bir milyondan fazla Müslümanın sadece bu şehrin beş ilçesinde değil, iktidar salonlarında da kendilerine yer bulabileceği bir ortam. Artık İslamofobiyle seçim kazanılan bir New York olmayacak.
Bu yeni çağ, yetkinlik ve şefkatin el ele gittiği bir çağ olacak. Hiçbir sorunun hükümet için fazla büyük, hiçbir endişenin fazla küçük olmadığını kanıtlayacağız.
Yıllardır, Belediye Binasındakiler sadece onlara yardım edebilenlere yardım etti. Ama 1 Ocak'ta, herkese yardım eden bir şehir yönetimi başlatacağız.
Şimdi, birçoğunun mesajımızı sadece yanlış bilgilendirme prizmasından duyduğunu biliyorum. Gerçekliği yeniden tanımlamak ve komşularımızı bu yeni çağın onları korkutması gerektiğine ikna etmek için on milyonlarca dolar harcandı. Sıklıkla olduğu gibi, milyarder sınıfı saatte 30 dolar kazananları, düşmanlarının saatte 20 dolar kazananlar olduğuna ikna etmeye çalıştı.
Onlar, halkın birbirine düşmesini istiyor, böylece uzun süredir bozuk olan bir sistemi yeniden yapma işinden uzak kalalım. Ama artık oyunun kurallarını onların belirlemesine izin vermeyeceğiz. Onlar da bizimle aynı kurallara göre oynayacak.
Bir değişim kuşağını birlikte başlatacağız. Ve bu cesur yolu benimsersek, oligarşiye ve otoriterliğe onların korktuğu güçle cevap vereceğiz.
Sonuçta, eğer Donald Trump tarafından ihanete uğramış bir ulusa onu nasıl yenebileceğini gösterebilecek bir yer varsa, o yer, onun doğduğu şehir olan New York’tur.
Ve bir despotu korkutmanın en iyi yolu, onu güçlendiren koşulları ortadan kaldırmaktır. Bu, yalnızca Trump’ı değil, ondan sonrakileri de durdurmanın yoludur.
Bu yüzden, Donald Trump, beni izlediğini biliyorum — sana üç kelimem var: Televizyonunun sesini aç.
Kötü ev sahiplerini sorumlu tutacağız çünkü şehrimizin Donald Trump'ları kiracılarını sömürmekte çok rahat hale geldi. Trump gibi milyarderlerin vergi kaçırmasına ve vergi indirimlerinden yararlanmasına izin veren yolsuzluk kültürüne son vereceğiz. Sendikaların yanında duracağız ve işçi haklarını genişleteceğiz. Çünkü biliyoruz, tıpkı Donald Trump'ın bildiği gibi: Çalışan insanların demir gibi hakları olduğunda, onları sömürmeye çalışan patronlar çok küçülür.
New York bir göçmen şehri olarak kalacak. Göçmenler tarafından inşa edilmiş, göçmenler tarafından güçlendirilmiş ve bu geceden itibaren, bir göçmen tarafından yönetilen bir şehir.
Bu yüzden, Başkan Trump, sözlerimi iyi dinle: Herhangi birimizle uğraşmak için, hepimizi aşmak zorundasın. 58 gün sonra Belediye Binasına girdiğimizde, beklentiler yüksek olacak. Onları karşılayacağız. Büyük bir New Yorklunun dediği gibi: “Şiirle kampanya yaparsın, ama nesirle yönetirsin.” Eğer öyleyse, yazdığımız nesir yine de kafiye tutsun - ve herkese ait, ışıl ışıl bir şehir kuralım.
Belki ben mükemmel bir aday değilim. Genç biriyim - yaşlanmaya çalışsam da. Müslümanım. Demokratik sosyalistim. Ve en önemlisi, bunlardan hiçbiri için özür dilemiyorum.
Ve yine de, eğer bu gece bize bir şey öğretiyorsa, o da geleneğin bizi geri tuttuğudur. Temkinli olma sunağında eğildik ve çok büyük bir bedel ödedik. Çok fazla çalışan insan partimizde kendilerini tanıyamıyor ve aramızdaki çok kişi, neden geride bırakıldıklarının cevaplarını sağ partilerde aramak zorunda kaldı.
Sıradanlığı geçmişimizde bırakacağız. Artık Demokratların harika olmaya cesaret edebileceğinin kanıtı için bir tarih kitabı açmak zorunda kalmayacağız.
Büyüklüğümüz asla soyut olmayacak. Her ay kirasının sabit kalacağını bilen kiracılar tarafından hissedilecek. Torunları yakında yaşayan büyükanneler ve büyükbabalar tarafından hissedilecek, çünkü çocuk bakımı maliyeti onları Long Island’a göndermeyecek. Yalnız anne güvenli bir şekilde işe gidecek, otobüsü hızlı olacak, çocuğunu aceleyle bırakmak zorunda kalmayacak. New Yorklular sabah gazetelerini skandal değil başarı başlıklarıyla açacak.
Hepsinden önemlisi, her New Yorklu, sevdikleri şehrin nihayet onları geri sevdiğini hissedecek.
Birlikte, New York, kirayı donduracağız, birlikte, New York, otobüsleri hızlı ve ücretsiz yapacağız, birlikte, New York, evrensel çocuk bakımı sağlayacağız.
Birlikte söylediğimiz sözler, birlikte kurduğumuz hayaller, birlikte uygulayacağımız gündem olsun. New York, bu güç, sizin. Bu şehir size ait.”
Tarih, büyük insanlık yürüyüşünde yeni bir evreden söz edecek. Hiç kuşkusuz ki, New York o evrenin anlamlı bir miladı olacak.
Yorumlar (0)