Şili Seçimleri ve Güney Amerika’nın Radikalleşme Dalgası
Güney Amerika, son yıllarda siyasi bir fırtınanın ortasında savruluyor. 16 Kasım 2025’te yapılan Şili genel seçimleri, bu radikalleşmenin en çarpıcı örneklerinden biri oldu. Sağcı Cumhuriyetçi Parti lideri José Antonio Kast, oyların yüzde 58’ini alarak başkan seçildi. Solcu Komünist Parti adayı Jeannette Jara’yı geride bırakan Kast’ın zaferi, ülkeyi Augusto Pinochet diktatörlüğünden bu yana en sağcı yönetime taşıyor. Bu sonuç, 2021’de genç solcu lider Gabriel Boric’in zaferiyle başlayan umut dolu dönemin sonu gibi görünüyor. Şili’de ekonomik eşitsizlik, enflasyon ve göç krizi gibi sorunlar, halkı geleneksel sol politikalardan uzaklaştırarak aşırı sağa yöneltti.
Bu değişim, sadece Şili’yle sınırlı değil; tüm kıta bir radikalleşme girdabında. Arjantin’de Javier Milei’nin anarko-kapitalist yükselişi, Bolivya’da solcu Movement for Socialism’in (MAS) 20 yıllık hakimiyetinin sona ermesi ve Brezilya’da Jair Bolsonaro’nun mirasını taşıyan hareketler, sağcı dalganın yayıldığını gösteriyor. Faşist eğilimler taşıyan bu hareketler, milliyetçilik, otoriterlik ve neoliberal ekonomi vaatleriyle kitleleri mobilize ediyor. Öte yandan, devrimci ve sosyalist güçler direnişini sürdürüyor. Şili’de 2019 protestolarının mirasçısı olan sol gruplar, Kast’ın zaferine karşı sokaklara dökülüyor; Arjantin’de sendikalar ve feminist hareketler Milei’ye meydan okuyor. Bu mücadele, kıtanın tarihsel yaralarını yeniden açıyor: Bir yanda Pinochet gibi diktatörlüklerin hayaletleri, diğer yanda Che Guevara’nın devrimci ruhu.
Güney Amerika’daki bu kutuplaşma, küresel politik eğilimin bir yansıması. İklim krizi, pandemi sonrası yoksulluk ve jeopolitik gerilimler, halkı hızla radikalleştirmektedir. Sosyalist hareketler eşitlik ve çevre adaleti için savaşırken, faşist akımlar duvarlar örmeyi ve “ulusal saflık”ı savunuyor. Ancak bu çatışma üzerinde şekillenecek olan güç dengeleri geleceğin politik biçimlenmesinde başat rol oynuyor. Ya sosyalist devrimler yeniden yükselecek ya da faşist rüzgarlar kıtayı karanlığa sürükleyecek. Şili’nin seçimi, bu mücadelenin yeni bir cephesi, kıta tarihinin en kritik virajındadır.
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, Şili’deki başkanlık seçim sonucunu yorumladı !
Gustavo Petro, aşırı sağcı siyasetçi Jose Antonio Kast'ın zaferini yorumlarken, "ölüm rüzgarları geliyor" dedi. “Güneyden ve kuzeyden ölüm rüzgarları geliyor. Dikkat edin, Gran Colombialılar, bize doğru geliyorlar ve biz de Bolívar’ın kılıcını yüksekte tutarak ve zafer adımlarıyla direnmeliyiz” dedi.
Kolombiya Devlet Başkanı, 1973-1990 yılları arasında General Augusto Pinochet liderliğindeki cani diktatörlüğe açıkça sempati duyduğunu ifade eden Kast hakkında, "Faşizm ilerliyor. Asla bir Nazi'nin ya da bir Nazi'nin oğlunun elini sıkmayacağım" dedi.
Petro, Şilili şair Pablo Neruda'nın anısını anarak, "Pinochet'nin kendini zorla dayatması üzücü, ancak daha da üzücü olan şey, halkın kendi Pinochet'sini seçmesi. Seçilmiş olsun ya da olmasın, onlar Hitler'in oğulları ve Hitler halkları öldürüyor. O, hayata karşı bir şeytan ve her Latin Amerikalı nasıl direneceğini biliyor" diye uyardı.
Şili Seçim Servisi'nin ön verilerine göre, Pazar günü Kast oyların %58,61'ini alarak Komünist Parti adayı Jeannette Jara'yı (%41,4) mağlup etti
Şili'nin seçilmiş cumhurbaşkanı Kast, Şili'ye kaçan bir Nazi Partisi üyesinin oğludur.
Yorumlar (0)