“... Saray iktidarını tarihe göndermek için direnmeye devam edeceğiz. Demokrasi ve özgürlük mücadelesini içeride ve dışarıda yükselterek sürdüreceğiz.”
13 sosyalist parti ve girişimin ortak açıklamasından
Önemli ve umut verici bir gelişme. 13 sosyalist parti ve inisiyatif ‘…bugün CHP’ye yönelik hukuksuz, faşizan saldırıların aslında toplumun bütününü hedef aldığını görüyoruz, farkındayız ve birlikte mücadele edeceğiz’ diyor. Emekçiye, emekliye, üreticiye, işsize, gazeteciye, yerel bürokratlara…vb özetle bütün bir topluma yönelik bu saldırı ancak bütün toplum kesimlerinin ortak direnişi ve pratikte yürütülen ortak demokrasi mücadelesiyle püskürtülüp boşa çıkarılabilir.
C. ittifakının son saldırıları, onun artık geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini gösteriyor. İktidarın geri adım atabileceğine yönelik beklentilerin boşa düştüğü, düşmesi gerektiği son gelişmelerin açığa çıkardığı bir gerçektir. Belli ki amaç gerçekleşene kadar, yani seçimsiz ya da seçimlerin formalite olduğu bir oligarşik-faşizan rejim tahkim edilene kadar iktidara dur durak yok. Atılan her adım ve birbiri peşisıra gerçekleşen politik darbe girişimleri niyeti apaçık gösteriyor. Bu hukuksuz/anti-demokratik girişimlerin, siyaset arenasında, özel olarak toplumsal muhalefetin en büyük partisini hedef alması da ayrıca niyeti açık ediyor. Son birkaç gündür doludizgin yapılan yüksek oranlı zamlar da emekçiye, emekliye yapılan yüzde 15-16’lık zamlar dikkate alınırsa sanki topluma ‘umurumuzda değilsiniz’ deniyor gibidir. Orta vadeli program dedikleri halkı sefalete mahkum etme politikası sürgit devam etmektedir. Vatandaş kredi kartı sarmalına hapsedilerek yüksek faiz girdabına sokulmuş, esnaf ve hatta irili ufaklı çok sayıda işletme konkordato ilan edip kepenk kapatmaya mahkum edilmiştir. Hapishaneler kapasitelerinin çok çok üstünde bir doluluk oranıyla ülkeler arası birinciliğe koşmaktadır.
Hızla kaybettiği politik prestiji ve aşağı doğru seyreden toplumsal desteğinin görünür olmasının yarattığı kargaşaya rağmen, kendi içlerinde bile aykırı seslerin ayyuka çıkmasına rağmen hukuk dışılığın pervasızca devam ediyor olması, yanıyla çaresizliklerinin ve duvara dayanmışlıklarının göstergesi olabilir. Anketler ve sair göstergeler toplumsal memnuniyetsizliğin hızla büyüdüğünü gösterirken, çekirdek seçmen kitlesi desteğinin de eridiğine işaret ediyor. Koşullar böyle olsa da, öyle anlaşılıyor ki muhalefeti, özellikle ana muhalefet partisini etkisiz hale getirmeden onlara dur durak yok.
Tek dertleri CHP’nin kendi tarihini de aşan, sınıfsal tabiatını da zorlayan kararlı, demokratik direnişi de değil. Sosyal mücadelelerin ucundan kıyısından boy vermesi de değil. ‘Dış’ destek de hayati konularda istedikleri gibi değil. Suriye’nin efendisi oldukları rüyası kabusla sonuçlanmak üzere. Eğer süreç böyle devam ederse cihatçı artığı bir avuç paramiliterle baş başa kalabilirler. SDG’ye karşı yürütülen yıkıcı tutumlar, HTŞ iktidarının katliamcı politikalarına karşı Dürzi ve Alevi topluluklarının örgütlenmesi girişimleri ve öyle ya da böyle dış dünyanın dikkatlerinde üzerlerinde topluyor olmaları Suriye politikasının iflasının alametleri. Gazze'de ABD himayesinde sürdürülen soykırıma karşı,Trump'a karşı tek laf edemeyen iktidar, İsrail'e giden nakliye gemilerine karşı limanlarını kapatmak cesareti gösterememektedir.
Demokratik muhalefet topluluğunu bölüp parçalama girişimleri de henüz sonuç vermiş değil. Muhalefet unsurları direniyor. İktidar da ‘süreç’in gereğini yapma konusunda direniyor, karşı adımlar atma konusunda hiçbir çabaları yok. Süreç açısından ‘samimiyet’ beklentisi de hızla aşınıyor.
CHP’de akılcı adımlarla saldırıyı boşa çıkarmaya çalışıyor. Mücadele CHP liderliğinin becerilerini ve kararlılığını da geliştiriyor. CHP’de, bu bildirinin sahipleri de ‘nasıl bir Türkiye istiyoruz’ temel sorusuna cevap mahiyetinde kısa vadeli, acil toplumsal heyecanı cezbedecek bir program ilan etmeli.
Bu ortak bildiri, diğer onlarcası gibi sadece bir açıklama ve tutum deklarasyonu olmaktan öte bir anlam taşıyor olmalı. Olmak zorunda. Aksi takdirde tarihin tozlu sayfalarına havale edilir ve küflenir. Eksik imzaların da inatla ve ısrarla, dönemin özelliklerine uygun olmayan şartlar koşmadan tamamlanmak zorunda. Hedef pratik mücadelede, mümkün olan en geniş ortak mücadele birliği olmalı. Onun reformizmine, bunun revizyonizmine, öbürünün büyüklüğüne, berikinin küçüklüğüne takılmadan. Ezilenlerin mücadele alanlarına, yönelmek bunun için seferberlik ilan etmek hayati koşul. Yarın çok geç olabilir.
Yorumlar (0)