Suriye’de Alevi Katliamı ve Anlaşma

Yaşanan alevi katliamıdır. Bu katliamın tetikçisinin rejim artıkları olduğu ve yeni Şam rejiminin bu provokasyon girişimlerini bastırdığı iddiası ise katliamı örtbas etme çabasıdır. Nitekim kimi yorumcular da Esad rejimi artıklarının sosyolojik tabanının aleviler olduğunu yazıyorlar. Colani’nin uluslar arası çapta oluşan tepkiler üzerine ‘en yakınımızda da olsalar sorumluları cezalandıracağız’ ifadesi katliamın itirafıdır. ABD-İsrail gibi hegemon devletlerin iran’a yönelik yıkıcı planlarının devam edeceği düşünülürse alevi katliamlarının da süreceği beklenmelidir.

Suriye’de Alevi Katliamı ve Anlaşma

14 yıldır, yüzbinlerce insanın öldüğü, çok daha fazlasının göç ederek mülteci durumuna düştüğü ve neredeyse bütün şehirlerinin harabe haline geldiği, iç savaş yaşamış bir ülkede güçlü bir huzur ve barış talebinin olması tabii ki kaçınılmaz. Çeşitli etnik ve inanç gruplarından halkların, hak eşitliği temelinde demokratik ve özgür bir Suriye’de yaşama arzuları son derece anlaşılabilir. Colani ile M. Abdi arasında imzalanan barış anlaşmasına da prensip olarak bu gözle bakmak gerekir.

Suriye Demokratik Güçleri(SDG) komutanı Mazlum Abdi, Colani ile imzaladıkları anlaşmanın ardından X platformundan paylaştığı mesajında: “Bu anlaşmayı yeni bir Suriye inşa etmek için gerçek bir fırsat olarak görüyoruz. Tüm Suriyelilerin haklarını garanti altına alan, barış özlemlerini gerçekleştiren daha iyi bir gelecek inşa etmeye kararlıyız” ifadelerine yer verdi. Güçlü sözler. 14 yıldır iç savaş yaşayan, farklı hegemon devletlerin vekil güçleri ile ya da doğrudan amansız bir rekabete tutuştuğu bir ülkede farklılıkları, etnik toplulukların ve inanç gruplarının özgürlüklerini gözeten bir barış ihtimalinin ortaya çıkması ve bunun imzalanarak bağıtlanması kimi memnun etmez ki! Bu anlamda anlaşmaya olumlu bir yaklaşım içinde olmak gerekli. Ayrıca bu anlaşma Rojava yönetiminin Suriye rejimi tarafından tanındığı anlamına gelmesi bakımından önemli bir kazanım.  Ancak bağıtlanmış olması anlaşmanın M. Abdi’nin ifadelerinde belirttiği ‘yeni Suriye’nin’ ufukta belirdiği anlamına gelmiyor ne yazık ki! Genel ifadeler var metinde. Ciddi tereddütler de orta yerde;

Bütün yorumcuların ortaklaştığı nokta, uzun zamandır görüşülüp mutabık kalınamadığı için tarafların masadan kalktıkları bu anlaşmanın ABD yönetiminin baskısıyla alelacele imzalandığı yönünde. Bu zorlama ve acelecilik anlaşma metninin muhtevasına da yansımış. ‘Hele bir metin imzalansın da, gerisine bakarız’ en azından yıl sonuna kadar gibi bir şey. Hele bir de yeni anayasanın 3 yıl içerisinde hazırlanacağının ilan edildiğini düşünün. Alevi katliamı dolayısıyla oluşan tepkiyi etkisizleştirmeye dönük hızlandırılmış bir süreç, sanki.

El Kaide kökenli, kravatlı selefi HTŞ yönetiminin Şam’a hakim olduğu koşullarda barış ve huzurun sağlanması ihtimali belirsizliğini koruyor. Özellikle bölgede en güçlü seküler özelliklere ve geleneğe sahip Suriye’de. Üstelik en büyük emperyalist devletlerin çatışan çıkarlarının egemen olduğu coğrafyada.

Suriye’de Alevi Katliamı ve Anlaşma

Anlaşmanın imzalandığı günün alevi katliamının ortasına denk gelmiş olması da ayrı bir endişe kaynağı. Suriye rejiminin, ‘başkaldıran Esad rejimi artıklarına yönelik askeri operasyon’ diye adlandırdığı,birkaç gün içerisinde-büyük ölçekte mutabık kalınan rakamlarla- 1000’e yakın çoğu sivil alevinin öldürüldüğü bir operasyon(!) alevi kaynaklarına bakarsanız katledilen insanların sayısı çok daha fazla ve halen katliamlar devam ediyor.  Anlaşma metnine de yansıyan ‘eski rejimin artıklarına yönelik operasyon’ ifadesi ve rejim yanlılarının dile getirdiği ‘İran’ iması birçok örnekte yaşandığı gibi katliamları perdelemekte kullanılır daha çok. Bu yaklaşım çokça sözü edilen Abd ve İsrail’in İran’a karşı hazırlandığı operasyonlara da açık kapı bırakması açısından önemli. Orta doğu’da bir çıban başı(!) olarak İran’ın kaldığı ve ABD-İsrail’in İran’ı da elimine etmek istediği herkesin bildiği bir sır. Yaşanan alevi katliamıdır. Bu katliamın tetikçisinin rejim artıkları olduğu ve yeni Şam rejiminin bu provokasyon girişimlerini bastırdığı iddiası ise katliamı örtbas etme çabasıdır. Nitekim kimi yorumcular da Esad rejimi artıklarının sosyolojik tabanının aleviler olduğunu yazıyorlar. Colani’nin uluslar arası çapta oluşan tepkiler üzerine ‘en yakınımızda da olsalar sorumluları cezalandıracağız’ ifadesi katliamın itirafıdır. ABD-İsrail gibi hegemon devletlerin iran’a yönelik yıkıcı planlarının devam edeceği düşünülürse alevi katliamlarının da süreceği beklenmelidir.

Suriye'den Lübnan'a kaçış... Lübnan Haber Ajansı-Milliyet

Suriye’de Alevi Katliamı ve Anlaşma

Dürzilerin yaşadığı Süveyda kenti ileri gelenleriyle de benzer bir anlaşmanın imzalandığı Suriye Haber Ajansı tarafından açıklandı. Dürziler İsrail’in himayesi altında, SDG kendi askeri-politik gücüyle ve Abd’nin  şemsiyesi altında-şimdilik-, aleviler ise endişeli, kendilerini koruma kaygısında. İran’la ve sözüm ona İran’ın provokasyonlarıyla(!) bilinçli olarak özdeşleştirilmeye açık bir haldeler.

Gün alevi soykırımına karşı tavizsiz karşı duruş sergilenmesinin zamanı. Katliama karşı uluslar arası tepkinin bir parçası olunmalı. Ülkede yaşayan halkların birlikte barış içinde özgür ve demokratik direnişi olmaksızın barış içinde bir Suriye hayal.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış