Theodorakis 100 Yaşında

"Onun müziği, sadece notalardan ibaret değildi; bir adalet çağrısı, bir özgürlük haykırışıydı. Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, ezilen halkların mücadelelerine ses oldu. Şili’deki Allende’nin düşüşünden Filistin’in direnişine kadar, Theodorakis’in melodileri, sınırları aşarak umudu taşıdı. “Canto General” gibi eserleri, Pablo Neruda’nın dizeleriyle birleştiğinde, insanlığın ortak acısını ve umudunu anlattı."

Theodorakis 100 Yaşında

Mikis Theodorakis'in 100. Doğum Günü 

Nihat Sargın ve Nabi Yağcı (Haydar Kutlu), 16 Kasım 1987’de sürgünden Türkiye’ye dönerek, yüz yıllık komünist propaganda ve örgütlenme yasağını kırmak amacıyla Türkiye Birleşik Komünist Partisi’ni (TBKP) yasal olarak kurmak istediler. Havalimanında gözaltına alındılar ve 19 gün boyunca işkence içeren sorgulamalardan geçirildikten sonra 4 Aralık 1987’de tutuklandılar. Ankara'da Çevre Sokak’taki DGM-Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmalara, dayanışma için Türkiye’den ve dünyadan çok sayıda sanatçı, siyasetçi, devrimci ve sosyalist Ankara’ya geldi. Gelenler arasında Mikis Theodorakis de vardı. Mahkeme akşamı düzenlenen dayanışma yemeğinde birçok kişi dayanışma amacıyla konuşma yaptı. Theodorakis, konuşmasının ardından ezgileriyle dayanışmayı güçlendirdi. Uzun boyu ve kıvırcık saçlarıyla, güçlü sesini gökyüzüne yükseltirken, adeta eski zaman dervişleri gibi bir çağrı yaptı: “Yeryüzü, aşkın yüzü oluncaya dek mücadele!” Bu gecede, ismen bildiğim efsane  ozanı, cismen  tanımış oldum. Aşk olsun.

Mikis Theodorakis’in hayatı, müziğin ve devrimci ruhun iç içe geçtiği, insanlığın eşitlik ve özgürlük arayışına adanmış bir destan gibiydi. 29 Temmuz 1925’te, Ege’nin Hios adasında başlayan yolculuğu, yalnızca bir bestecinin değil, aynı zamanda bir halkın sesi olma mücadelesinin öyküsüydü. Çocukluğu, Yunanistan’ın çalkantılı tarihinin gölgesinde geçti; faşizmin, savaşın ve iç çatışmaların izleri, onun ruhunda derin yankılar bıraktı. Müziği, bu çalkantıların hem yansıması hem de başkaldırısı oldu.

Genç yaşta, Atina’da müzik eğitimine başladı; keman ve piyano, onun ilk yoldaşlarıydı. Ancak 1940’larda, İtalyan işgali altında Yunanistan’da direniş hareketine katılması, hayatını sonsuza dek değiştirdi. Nazi işgaline karşı mücadele ederken yakalandı, işkence gördü; ama ruhu kırılmadı. Bu deneyimler, onun müziğine bir ateş, bir isyan ruhu kattı. Hapishanede bile besteler yaptı; notalar, zincirlerin arasından özgürlüğe uzanan bir çığlık gibi yükseldi.

1950’lerde Paris’e giderek müzik ufkunu genişletti. Klasik müzikle halk ezgilerini harmanlayarak, Yunan kültürünün köklerini evrensel bir dile taşıdı. “Zorba” balesiyle dünya çapında ün kazandı; sirtakinin o coşkulu ritmi, onun imzasını taşıyordu. Ama Theodorakis, yalnızca bir besteci değildi. 1960’larda, Yunanistan’da askeri cunta rejimine karşı durdu. Müziği yasaklandı, kendisi hapse atıldı, sürgüne gönderildi. Yine de susturulamadı. Şarkıları, gizlice söylenen marşlar halinde halkın dilinde dolaştı, direnişi besledi.

Onun müziği, sadece notalardan ibaret değildi; bir adalet çağrısı, bir özgürlük haykırışıydı. Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, ezilen halkların mücadelelerine ses oldu. Şili’deki Allende’nin düşüşünden Filistin’in direnişine kadar, Theodorakis’in melodileri, sınırları aşarak umudu taşıdı. “Canto General” gibi eserleri, Pablo Neruda’nın dizeleriyle birleştiğinde, insanlığın ortak acısını ve umudunu anlattı.

Hayatının son yıllarında bile durmadı. Onun müziği, sadece notalardan ibaret değildi; bir adalet çağrısı, bir özgürlük haykırışıydı. Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, ezilen halkların mücadelelerine ses oldu. Şili’deki Allende’nin düşüşünden Filistin’in direnişine kadar, Theodorakis’in melodileri, sınırları aşarak umudu taşıdı. “Canto General” gibi eserleri, Pablo Neruda’nın dizeleriyle birleştiğinde, insanlığın ortak acısını ve umudunu anlattı.

Zorba'nın Dansı-Sirtaki (Anthony Quinn): 

O Antonis - Maria Farantouri, Mikis Theodorakis - 1974 Konserinden

 

 

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış