Darbe Hukukunun Bir Parçası: Kayyumlar
Türkiye’de belediyelere kayyum atama uygulaması özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında hız kazanmıştır. 1 Eylül 2016 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yasalaşan bu uygulama, 11 Eylül 2016’da HDP’li 28 belediyeye kayyum atanmasıyla başlamış ve günümüzde CHP’li belediyelere yönelerek devam etmektedir.
Kayyum atamalarının kökeni, 1980 askeri darbesine kadar uzanır. 14 Ekim 1980 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan bir habere göre, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Bakanlar Kurulu, siyasi partilere kayyum atama tasarısını kabul etmiştir. Bu, Türkiye’de kayyum uygulamasının ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. 1980 darbe rejiminin bir uzantısı olan bu uygulama, 9 yılı aşkın süredir devam ederek faşizmin kurumsallaşmasının açık bir örneğini oluşturur.
Kayyum atamaları, halkın iradesini yok sayarak seçilmiş belediye yönetimlerini devre dışı bıraktığı gibi yerel demokrasinin kırıntıların da yok etmeye dönük perspektifin tezahürlerinden biridir. Bu nedenle, siyasi görüş fark etmeksizin kayyumlara karşı çıkmak, asgari demokratik bir duruşun önkoşuludur ve darbe rejimine karşı çıkmakla eş anlamlıdır.
Yerel Yönetimlerin Tarihsel Gelişimi
Yerel yönetimlerin tarihsel gelişimi, insan topluluklarının yerleşik düzene geçişiyle başlayan ve siyasal, sosyal, ekonomik koşullara bağlı olarak evrilen bir süreçtir. Bu gelişimi ana hatlarıyla özetlemek gerekirse:
Sonuç
Yerel yönetimlerin tarihsel gelişimi, şehir devletlerinden modern demokratik yapılara uzanan bir süreçtir. Antik dönemden feodal sistemlere, oradan çağdaş belediyeciliğe evrilen bu yapılar, toplumsal ihtiyaçlar ve siyasi sistemler doğrultusunda şekillenmiştir. Yerel yönetimlerin idari bir yapının ötesinde, katılımcı demokrasinin hayata geçebildiği alanlar olarak, tarih boyu toplumsal ilerlemeye katkı sağladığı görülmektedir. Darbe anlamına gelen Kayyum, bu demokratik potansiyeli yok etmek çabasından başka bir şey değildir. Bu dolayımla Kayyum rejimine karşı mücadele ile Devrimci demokrasinin inşası arasında diyalektik bir bağın olduğunu gözden kaçırmadan, kayyumlara karşı mücadelede ortaklaşmak kaçınılmaz bir görevdir.
Devam Edecek
Yorumlar (0)