İşçi Sınıfının Uluslararası Birliği, Mücadelesi, Dayanışması İçin 1 Mayıs Bizi Çağırıyor
Haydi 1 Mayıs’a!
İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma, mücadele günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu yıl da sınıf mücadelesinin keskinleştiği bir dönemde giriyoruz tüm dünyada kazanılmış hakları geri almaya çalışan emperyalist-kapitalistlerin artan saldırganlığı ve savaş ortamı, 1 Mayıs’ların gerekliliğini ortaya koyuyor. ABD ve diğer emperyalist devletler Suriye, Filistin, Yemen ve Ukrayna’da savaşı körüklerken, kendileriyle birlikte bizleri de her geçen gün daha fazla batağa saplamaktalar. Emperyalistler şimdi de hedefe İran’ı koydu. Afganistan’da, Filistin’de, Lübnan’da tüm Ortadoğu ve Asya’da planlarını hayata geçirebilmek için halklara zülüm ediyor, ülkeleri tehdit ve işgal ediyor, insanların hayatını mahvediyor, hayatlarımızı zindan ediyorlar. ABD emperyalizminin yanısıra diğer bağlaşıkları da işgal edilen, ezilen, öldürülen, topraklarından sürülen ve tüm zenginliklerine el koyulan halkları umursamadan buralardaki paylarını artırmanın hesabını yaparlarken emperyalist-kapitalist barbarlık tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki olarak Avrupa’da savaş karşıtı işçi eylemleri yayılıyor. Gazze’de 50 bin üzerinde insanın katledilerek adeta bir soykırım uygulanması üzerine bu süreçte Avrupa, Amerika, Avustralya ve Japonya’daki işçiler İsrail ordusuna savaş malzemesi taşıyan gemi ve uçaklara hizmet vermeyerek eylemler gerçekleştirdi.
Belçika’da genel grev, ciddi bir ses getirdi. Brüksel’de yapılan kitlesel gösteriyle binler taleplerini dile getirdi. Brüksel’de Avrupa Birliği Parlamento Binasını kuşatan çiftçiler, gece gündüz süren protestolarla polisle çatıştı. Yunanistan’da işçi ve memurlar “Hükümetin hayat pahalılığına karşı önlem alması” talebiyle greve gitti. Grev nedeniyle başta başkent Atina olmak üzere birçok şehirde toplu ulaşım sekteye uğradı, demiryolu ve denizyolu ulaşımı tamamen durdu. Topyekün kurtuluş ancak işçi sınıfı ve tüm ezilenlerin sınır tanımayan birlikteliğiyle mümkün.
Sosyal Yıkım Yasalarına ve Saldırılarına Karşı İşçilerin Birliği İçin 1 Mayıs’a!
Türkiye’de ve dünya genelinde baktığımızda işçi sınıfı 2025 1 Mayısı’na sermaye karşısında daha da artmış kayıplarla ve gerilemeyle giriyor. AKP Siyasal iktidarının uygulamış olduğu Orta Vadeli Ekonomi Programı sonucunda, Ekonomik krizin faturası her zaman olduğu gibi yine işçilere ve emekçi halka kesiliyor. Türkiye coğrafyasında işçi sınıfının mücadelesinin, etkisinin azaldığı günlerden geçiyoruz. Artan işsizlik ve yoksulluk, örgütsüzlük, çalışma koşullarında giderek hızlanan hak kayıpları, işçi sınıfının sendikal örgütlenmelerinin kan ve mevzi kaybını da birlikte getiriyor. İşçi sınıfının mücadelesi arka planda kaldığı, burjuva politikaların izleyiciliğinden kurtulamadığı sürece, politik gündemi burjuvazinin politik tercihleri arasındaki mücadeleler belirliyor. Gündemi değiştirecek olan işçi sınıfının bağımsız mücadelesinin yükselmesi, politik mücadelelere damgasını vurmasıdır.
Şoven ve Faşist Saldırganlığa Karşı, Sömürgeciliğe Karşı İşçi Sınıfının Birliği, Halkların Eşitliği İçin 1 Mayıs’a!
Mevcut totaliter/oligarşik yapı bugün tüm toplumda milliyetçilik ve şovenizmi pompalamaktadır. Yükselen şovenizm işçi sınıfının mücadelesini zayıflatan, gerileten bir hal almaktadır. Kürt halkının iradesini hiçe sayan iktidar, önceleri Kürt illerindeki belediyelere kayyım atayarak halkın iradesini yok saymaya başlamıştı. Oligarşinin kışkırttığı şovenist dalganın önünde durabilmemizin, onu engelleyebilmemizin yolu Türk, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkes, Gürcü, Roman tüm ulusların, halkların, azınlıkların mücadele ortaklığını ve birlikteliğini sağlamayı başarmaktan geçiyor. “Kürt Sorunu”nun güya “çözümü” için bir taraftan yeni çözüm ve barış görüşmeleri yapılırken diğer taraftan da inkar ve imha politikaları hız kesmeden devam ediyor. Dili, kültürü hatta varlığı ile bir ulusu inkar eden, kabul edeni de imha etmeye girişen anlayışla, totaliter/oligarşik yapı, sorunu devlet sınırları ötesine taşımak istiyor. Rojava’ya operasyon için şartları zorluyor. Oysa ki: bir arada yaşamanın gereği halkların kendi kaderlerini tayin hakkını ve dahi bağımsızlık hakkını, özgürlüğünü, eşitliğini sonuna kadar savunmayı gerektirir.
AKP/MHP siyasal iktidarının İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal ettirmesi ve peşinden tutuklaması, CHP’li Belediyelere kayyım atanması arkasından Saraçhane’de 100 binlerin yasaklamalara rağmen günlerce miting alanına akın ederek toplanması, gösterilerin yurt geneline yayılmasıyla siyasal iktidara olan tepki yeni bir aşamaya geçmiştir.
Önümüzdeki süreçte kamuda TÜPRAŞ ve Metal işçilerinin Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri var. İşçi Sendikaları taleplerini ortaklaştırarak 1 Mayıs’a taşımalı. Toplumsal tepkinin 1 Mayıs alanına işi sınıfı ile birlikte yansıması için harekete geçilmelidir.
1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele günüdür. Sömürenle sömürülenin, ezenle ezilenin karşı karşıya geldiği gündür. 1976-77-78’de Taksim’de yüzbinlerin katılımıyla gerçekleştirilen 1 Mayıs gösterilerinin Türkiye işçi sınıfının mücadelesinde özel bir yeri/anlamı vardır.
Şikago’dan Taksim’e, Datça’dan Muğla’ya 1 Mayıs
1886’dan bu yana her 1 Mayıs, Şikago’dan Kızıl Meydana oradan Taksim 1 Mayıs Alanına uzanan bu mücadele çizgisi, insanlığın en büyük davasının da ana çizgisi oldu. Bu çizgiyi sahiplenmek ve başarıya ulaştırmak için 1 Mayıs’ta alanlardayız, haydi Datça’lılar 1 Mayıs bizi çağırıyor.
Yorumlar (0)