Zeytinliklerimize Çöküyorlar!

Bu sabah (15.09.2025) İkizköylülerden "Bu sabahın erken saatinde kamyonlar, kesim ekipleri ve jandarma personeli Akbelen'e gelerek zeytin kıyımına başladı. Giriş çıkışlar tutuldu. Engelleniyoruz!" çığlığı yükseldi...

Zeytinliklerimize Çöküyorlar!

Zeytinliklerimize Çöküyorlar!

Bu sabah İkizköydireniyor sosyal medya hesaplarından bir çağrı yapıldı:

TÜM TÜRKİYE'YE ÇAĞRIMIZDIR!

Köyümüz, zeytinlerimiz yeniden ablukada. Ağaçlarımız üzerlerinde meyveleriyle sökülüyor. Bu ülkenin geleceğini 1 şirketin çıkarına satıyorlar!

Buna izin veremeyiz, buna asla izin vermeyeceğiz!

Tüm herkesi dayanışmaya çağırıyoruz!
#ZeytinimeDokunma

Aslında bu saldırı bir süredir beklenmekteydi. Yatağan'da ve Milas'ta bir çok köy, zeytinliklerinden, meralarından çıkarılma/taşınma korkusuyla yaşıyordu. Temmuz ayında 7554 sayılı torba yasayla enerji ve maden şirketlerine kamuya ait ormanlık alanlar dışında da, köylünün ekim dikim yaptığı alanlara, meralara el koyma hakkı tanıyor. Bu yasanın ekleri incelendiğinde Yatağan ve Milas'ta pek çok köyün koordinatları da bu yasa içinde geçmekteydi. Muhtarlar üzerinde çalışılmış, yerel gazetelerde bir süredir p/r çalışmaları başlatılmıştı... adeta düğmeye basmak üzere herşey ayarlanmıştı. Yasa zaten öncelikle buralar için çıkarılmaktaydı!?

Zeytinliklerimize Çöküyorlar!

1980'lerin sonundan beri Muğla'da üç kömürlü termik santral (Yatağan, Kemerköy, Yeniköy), Muğla'da havaya, toprağa zehir saçıyor, içme sularımıza zarar veriyor. Bu termik santrallere ucuz kömür sağlamak üzere mütemadiyen ormanlık ya da dikimlik verimli alanlar yok edilerek, yeni kömür madenleri açılıyor. Akdeniz'in korunması gereken en verimli, en yeşil, ormanlık şehri olan Muğla'nın neredeyse % 60-65'i çoğu bu santrallere kömür çıkartmak üzere maden ve enerji şirketlerine tahsis edilmeye çalışılıyor. Bu santraller özel sermaye şirketlerine satılmış durumda, doğaya büyük zararlar vermesine rağmen devlet tarafından korunup-kollanmakta ve büyük teşvikler almakta.

Bilindiği gibi bundan birkaç yıl önce Yeniköy ve Kemerköydeki termik santrallerin sahibi olan Limak ve İçtaş şirketleri, Akbelen Ormanları altındaki kömürü çıkartmak için ormanda kesim yapmaya kalkışmış. Köylülerin ve Türkiyenin dört bir yanından gelen yaşam savunucuları bu ormanı kestirmemek için uzun süre direnmişti. Ancak devlete ait kolluk kuvvetleri, çevre duyarlı yaşam savunucularının bu direnişini sert müdahalelerle engelledi ve çevreyi kirleten-zehirleyen bu santrallerin yaydığı kirliliği engelleyen, oksijen yayan bu karbon yutak alanı da yok edildi. Köylülerin, çevrecilerin direnişi aslında çok eskilere dayanıyor. Çevre sağlığı açısından çevrecilerin açtığı davalarda bu santraller suçlu bulunmuş ve kapatılmaları yolunda yargı kararları çıkmasına rağmen devlet yargı kararlarına uymayarak bu santrallerin işletilmesine devam etti.. Özelleştirdi ve satın alan şirketleri de hala koruduğu görülüyor. 

Devletin adaletsizliği bu kadarla da kalmadı. Geçtiğimiz Temmuz ayında iktidar partileri bu maden ve enerji şirketleri lehine, köylülerin ekim dikim yaptığı topraklara el koymasını sağlayacak bir de torba yasa çıkardı. Yerel halk, bu yasadan dolayı bir süredir çok endişeliydi. Nitekim bu yasanın çıkartılmaması için başta Yatağanlılar ve Milaslılar olmak üzere zeytinliklerini, meralarını korumak üzere Ankara'ya Meclise dertlerini anlatmaya gitmişler. Orada yurdun dörtbir yanından gelen birçok hak savunucusu örgütlerden bireylerle işbirliği içinde etkinlikler yapmıştılar. Bu etkinlikler Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu altında birleşenler tarafından Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyasına dönüşmüştü.

Bu kampanyayı çalışan bir çalışma grubu oluşturulmuş ve içinde Muğla Çevre Platformu, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB gibi örgütler ve muhalif siyasi partilerin de katkılarıyla 28 Eylül'de bu torba yasayı geri çektirmek ve temel hakları korumak için TOPRAĞIMIZI VERMİYORUZ Temel Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz mitingi için çalışmalara başladılar. Çalışmalar bununla da sınırlı kalmadı. Meclisteki muhalif siyasi partilerin biraraya gelmesi ile ilk defa 260 vekilin ortak imzasıyla 7554 sayılı torba yasanın iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine de 17 Eylül'de bir başvuru yapılacak. 

Muğla'daki Toprağımızı Vermiyoruz etkinlikleri, despotizme karşı demokrasinin halkla birlikte, yerelden tabandan kurulması için önem taşıyor!
Yatağanlılar, Milaslılar, İkizköylüler Yalnız Değildir... Demokrasi Yerelden Yükselir... Temel Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz ve Toprağımızı Vermiyoruz!

 

Haber ibo.a.bo

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış