2024 Yılından 2025 Yılına Girerken Türkiye Gerçeği
Türkiye’de 2024 yılı ekonomik yavaşlamayla birlikte ekonominin küçülmesine yol açtı. Yani ekonomi resesyona girdi ve sanayi sektörü küçüldü. Ekonominin küçülmesi ile birlikte ülkede işyeri kapanmaları, iflaslar, işsizlik ve emek gelirlerinin azalması gerçekleşti. Sanayi üretiminin küçülmesi işsizlik rakamlarında artışa neden oldu.
Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının arttığı bir yıl olan 2024 yılı, TÜİK verilerine göre 12 aylık ortalama yüzde 60’ın üzerinde seyretti. TÜİK’in verileri toplum kesimlerinde bir inandırıcılığı olmadı. Çünkü, yoksul emekçilerin hissettiği enflasyon TÜİK’in açıkladığı verilerden çok yüksekti. Bağımsız kuruluş olan ENAG’ın açıklamiş olduğu yıllık enflasyon verisi yüzde 86,76 olarak duyuruldu. TÜİK’e en yakın veriyi ise yüzde 57,99 ile İTO açıkladı. Her yıl olduğu gibi bu yılda TÜİK’in enflasyon verileri tartışma konusu oldu.Her ne hikmetse resmi enflasyon rakamları, asgari ücretle çalışan emekçilerin/emeklilerin/memurların ücretlerinin belirlenmesinden önce açıklanıyor. Ücretlerin artışı öncesi yapılan açıklama TÜİK’in güvenirliğinin tartışılmasına neden oldu. Çünkü emekçilerin enflasyonu daha yüksekti.
Gelir ve servet bölüşümü adaletsizliğinin yaşandığı bir 2024 yılı yaşadık. TÜİK verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’de en zengin %20 milli gelirin %49,8’ini alıyor. En zengin %10 en yoksul %10’dan ortalama 15 kat daha fazla gelir elde etti. Gini katsayısı sosyal yardımlar hariç 0,52. Ortanca (medyan) gelirin %60’ı biçiminde hesaplanan göreli yoksulluk oranı ise %21,7 oldu. Öyle ki en zengin %1 toplam servetin %37’si ve en zengin %10, %68’ini aldı.
2024 Tarım Sektörü ve Çiftçi Eylemleri
Tarım sektörünün vazgeçilmez ürünleri arasında bulunan yem ve gübre fiyatlarının, yakıt ve enerji fiyatlarının her geçen gün artarak yükselmesi çiftçilerin ürün maliyetlerinin yükselmesine neden oldu. Tarım üreticileri ve işçileri içinde bulundukları yaşam ve çalışma koşullarının olumsuz olması nedeniyle, belirli düzeyde kitlesellik kazanan çiftçi hareketleri devlet otoritesine karşı harekete geçerek hükümet istifa söylemine dönüştü.
Bursa’da, Balıkesir’de çiftçilerin domates, kavun, mısır olmak üzere, Niğde’de patates üreticileri, Karadeniz Bölgesinde fındık ve çay üreticileri, Antep’de fıstık üreticileri, Manisa’da üzüm üreticileri bölgesel olarak kitlesel eylemler ve bireysel olarak ürünlerini yollara döken, tarlada bırakılarak toplamamak gibi eylemlilikler zaman zaman devam etti.
Devlet politikasının, büyük sermaye sahipleri tekeller ve şirketlerden yana olması, tarım ürünlerinin fiyatlandırılmasının bu şirketlerin kontrolüne/inisiyatifine bırakılması çiftçilerin ürettiği ürünlerin karşılığını alamamasına yol açtı.
2024’de İşçi Sınıfının Mücadele Azmi
Ücretlerin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi,sendika hakları için ülkenin dört bir yanında mücadele eden işçilerin değişik iş kollarındaki grev ve direnişleri 2024 yılında kimi işyerlerinde kazanımla sonuçlanırken bazı iş yerlerinde devam ediyor .
Çankırı’da Sumitomo Rubber AKO Lastik grevi, Gebze OSB bulunan Fransız Merkezli elektrik ekipmanları ve kömürü üreticisi MERSEN grevi,İzmir Gaziemir Ege Serbest Bölgesinde bulunan Gotes Endüstriyel Metal Kauçuk Fabrika grevi, Mersin Serbest Bölgede bulunan PMS Medikal Tıbbi Cihazlar Teknolojisi Fabrikasındaki işçi direnişi, Çorum Dodurga İlçesinde ODAŞ Yel Enerjinin işlettiği Alpagut kömür madeninde çalışan işçilerin sendika düşmanlığına karşı eylemi, Bursa’da Öz İplik-İş Sendikasında örgütlenen Durak Tekstil İşçileri direnişi,Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin Abalıoğlu Lazita Fabrikasındaki grevi, İzmir’de Tek Gıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kristal Yağ Fabrikası grevi,Hatay’ın Payas İlçesinde Özçelik-İş'in örgütlü olduğu Yolbulan Metal Fabrikası grevi, Kocaeli/Çayırova da üretim yapan Novares Otomotiv grevi, Sendikalaştıkları için işten atılan Borusan Port işçilerinin direnişi,İstanbul Çatalça’da bulunan Polenez işçilerinin eylemi, Antep’de Akcanlar Tekstil işçilerinin eylemi ve kazanımla sonuçlanan Carrefoursa Depo işçilerinin zaferi,Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmeleri işçilerinin özelleştirmeye karşı zaferleri, Grid Solutions ve Hitachi Energy, Schneider Elektrik ile Arıtaş Kriyojenik adlı fabrikalarda örgütlü metal işçilerin grevi siyasal iktidar tarafından yasaklansada kararlı olarak devam ediyor.Kendi sınıfına yeni deneyimler kazandırarak tarihsel görevini yerine getiriyor.
Metal işçilerinin grevinde de görüldüğü gibi işçi sınıfı kapitalist saldırıya karşı, şu yada bu ölçüde muhalefet ediyor. Çeşitli biçimlerde protestosunu yükseltiyor.
2025 Emekçilerin Pazarlık ve Sözleşme Yılı Olacak
2025 yılına girerken asgari ücret ile geçinen işçilere reva görülen 22.104 lira, işçi emeklilerine verilen yüzde 15.75 zam, memur ve memur emeklilerine verilen verilen yüzde 11.54 zam artışı emeği ile geçinenleri siyasal iktidar adeta ölüme terketti.
2025 Türkiye’sinde kamuda çalışan 1 milyon işçiyi kapsayacak toplu iş sözleşmeleri yapılacak, özelde ise başta tekstil olmak üzere bazı sektörlerde işsizliğin gündeme gelebileceği belirtilirken yılın ikinci yarısında metal sektöründe grup sözleşme görüşmeleri başlayacak. Ağustos ayında başlayacak olan memur toplu sözleşme görüşmelerinde, 2026 ve 2027 yıllarındaki maaş ve aylık zamları masaya yatırılacak. Çalışanlar açısından mücadeleyle geçecek bir yıl olacak.
Diğer yandan Orta Vadeli Programda, 2025 ve 2026 yıllarında çalışma hayatı ve sosyal güvenlik sisteminde önemli değişiklikler öngörülüyor. Yapılacak bu değişikliklerle ekonomik küfe yine çalışanların ve yoksul halkın sırtına yüklenecek.
İşçi Sınıfının Kurtuluşu Kendi Öz Örgütüyle Gerçekleşecektir
İşçi sınıfının burjuvazinin saldırısını durdurabilmek, haklarını kazanabilmek için her şeyden çok mücadele birliğini sağlamaya, geliştirmeye ihtiyacı var. İşçi sınıfı, sınıfın üyeleri, mücadelenin başarısı için bireysel kurtuluş arayışlarının yerine sınıfsal dayanışmayı geçirmek, kendi kurtuluşunu sınıfın, toplumun kurtuluşunda aramak zorunda. Mücadelenin bu yönde ilerlemesiyle, taşeron işçilerinden geçici işçilere, kayıtsız işçilerden işsizlere, kamu çalışanlarından beyaz yakalılara, işçi sınıfının çeşitli kesimlerinde sınıfın parçaları olma bilinci gelişebilir. Bireysel sözleşme bireysel çözüm çabaları yerini örgütlenme ve örgütlü mücadele çabalarına bırakabilir, sendikalar bir azınlığı kapsamaktan ve kitleden koparak yozlaşmış yöneticilerin çıkar araçlarına dönüşmekten kurtulup sınıfın yığınlarının mücadelesini yükseltebilir. İşçi sınıfının parçaları saldırının ucu kendilerine dokunduğunda tepki göstermekten çıkıp sınıfın bütününün çıkarlarını gözetmeye başlayabilir, sınıf mücadelesi bütünlüklü bir biçim alıp burjuvaziye karşı başarılı olabilir.
Sınıf mücadelesinin bütünlüğü, onun bütün boyutlarının, ekonomik, ideolojik, politik mücadelenin birbirinden kopartılamaz birlikteliğidir. Mücadele eden sınıfların temel hedefi ekonomik çıkarlar, üretilen zenginliğe el konulması, sömürünün sürdürülmesi ya da engellenmesi olmakla birlikte, bu doğrultuda, ideolojik egemenlik mücadelesi de politik gücün, devlet iktidarının kullanılması da maddi kazanımlar için mücadelenin aracı ve kopmaz parçasıdır. Sınıf mücadelesinin başarısı, ekonomik, ideolojik, politik mücadelenin birleştirilmesine, birlikte sürdürülmesine bağlı olduğu gibi, işçi sınıfının kısmi ya da anlık çıkarlarından öteye onun nihai ve evrensel çıkarlarını temsil eden komünizm, işçi sınıfının mücadelesinin birliğini sağlama yeteneğidir.
Sınıf mücadelesinin yükselmesi, komünizm sınıfla birleşmesinin, sınıf içerisinde güç kazanmasının zeminini sağladığı, geliştirdiği gibi, komünizmin sınıf içerisinde güçlenmesi, sınıf önderliğini kazanması da sınıf mücadelesinin ilerlemesinin, gelişmesinin, burjuvaziye karşı zafer kazanmasının ön koşulu ve güvencesidir.
Yorumlar (0)