Betçe’de yemek kültürü için çalışma yaparken ilk aklımıza düğün yemekleri ve bu yemeklerin servisinde görev alan gençler ve kadınlar geldi. Geçmişten günümüze taşınan en güzel geleneklerinden olan düğün geleneği; özellikle yardımlaşmanın, paylaşmanın en güzel örneklerini sunar. Düğünde herkes; özellikle gençler, bu özveriye layık şekilde çalışırlar. Kadınlar da hamur işlerinin ön hazırlığında, aynı özveriyi gösterirler. İşte bu değerlendirmeden sonra gelelim Datça düğünlerine.
Betçeli Kadınlar, düğün hazırlığında imece'ye otururlar...
Bu topraklar, düğün geleneklerini hala geçmişten günümüze aktaran ve yaşatan özel bir yer... Her ne kadar geçmişte düğünün gençleri işe Gocadağ’dan sandal odunu kesmeleri ve düğün alanına taşımaları ile başlamakta ise de, günümüzde bu usul ortadan kalkmış gibi gözüküyor. Hatta davul zurna eşliğinde gidilen odun ritüelleri, artık günümüzde yaşanmıyor. Ama buna rağmen düğün, hala Betçe’de köy sakinlerinin topyekûn katılımı ile gerçekleşmektedir.
Betçe düğünleri, baştan sona ve en küçük ayrıntısına dek (dana alımı ve içki alımı hariç), ortaklaşa ve tamamen imece usulü ile gerçekleştirilir. Bu düğünlerde damadın evi bile geçmişte imece usulü ile yapılırmış. Betçe’nin renkli siması; 1931 doğumlu Goca Mehmet, kendi evini nasıl yaptığını anlatmıştı. Onun anlatımına göre; önce evin taşları eşeklerle çekilir, ayrıca başka bir yerde bazı taşlar ocaklarda yakılarak kireci yapılır ve kumu karılır. Düverleri de Gocadağ’dan kesilip getirilen andız gövdelerinden yapılırmış. Günlerce süren bir mücadele bu... Andızlar balta ile kesilecek, yan dalları alınacak ve ormancı korkusu nedeniyle gece taşınacak. Bütün bunlardan sonra da düğün sahibinin evi yapılıp çatılırmış. Böylelikle düğün sahibi, üzerine binecek ağır ekonomik yükten kurtarılmış olurmuş.
Düğün günü damat traşını olur, hazırlanır; köyün gençleri, damadın arkadaşları, yemekleri dağıtır, konuklara hizmet eder...
Düğünün akışı süresinde, ikiden fazla takı merasimleri de düğün sahibini ferahlatır. Düğün için gerekli tüm araçları ve gereçleri (kazanlar, çanaklar, kaşıklar, çatallar, tepsiler vs), köylü tedarik etmektedir. Bazı köylerde bu konuda hayli uzmanlaşmış kişiler vardır. Bu tür kişiler düğün için inisiyatifi ele almakta ve her türlü ayrıntıyı gözden kaçırmamaktadır. Düğünün en üst düzeyde organizasyonunu bu kişi düzenler ve düğün sürecinde hiçbir aksaklık olmadan düğünü sürdürmekten bu kişi sorumludur.
Köyün kadınları ise, belli bir iş bölümü içinde yemekleri ateşe vurmakta, bulaşıkları yıkamakta, gençler de meydan hizmetlerini paylaşmaktadırlar. Kimi sucu, kimi çatal-bıçakçı, kimi de içki servisinden sorumludurlar. Her gencin boynunda torba bulunur. Bu torbalar eskiden el dokuması idi ve çok güzeldi. Şimdilerde kalmadı. Düğüne gelen misafirin her türlü ihtiyacı anında görülmektedir. Düğünlerde bekleme diye bir şey söz konusu değildir.
Yemeklerde çorba yoktur. Kuru fasulye ve pilav demirbaştır. Hamur yemeklerinden lokum ve tatar vazgeçilmezdir. Patlıcan yemeği sevilerek yenir. Etsiz keşkeğin üzerine şeker serperek yenilir. Kavurma ve nohutlu et mutlaka menüde vardır. Zira düğün evi, bir gün önce danasını kesmiş ve gençlerin yardımı ile dananın etleri ayıklanmıştır. O günün akşamı da gençlere bir ziyafet verilir. İçki eşliğinde dananın en güzel yerleri gençlere yedirilir. Çünkü ertesi günü bu gençler, meydanda ter dökeceklerdir. Düğün günü sabah başlayan görevleri, düğün gecesi damat ve gelini uğurlayıncaya kadar devam edecektir. Bu da en erken, gece yarısını çoktan geçe, yani sabaha karşıdır.
Artık düğün bitmiştir; ertesi gün gençler bir kez daha ziyafete çağrılırlar. Yedirilir, içirilir ve eğlendirilirler. Son yıllarda giderek bu düğünler, yemek şirketlerine verilmekte ve artık yemek alanında önünüze en fazla beş gözlü suni bir tepsi gelmektedir. İçine de hazır helva, pilav, et yemeği, kızartma, bazen de keşkek konulmaktadır. Artık Betçe düğünlerinin tercihi bu yönde oluyor. Zaman pek çok şeyi öğütüyor, çözüyor. Hayat şartları, ailelerin geleneklerini parçalıyor, yok ediyor. Birliktelik, yardımlaşma, fedakârlık, özveri; daha nice güzel kavramlar tarihin çöplüğünde yerini alıyor. Güle güle güzellikler, güle güle dayanışma, o sırt sırta verilip zorluklara göğüs gerişler… Bu topraklara hoş geldin bireysellik… Hoş geldin bencillik…
Yorumlar (2)
Ali Tenli
15 gün önce / 06.11.2024Unutulmaya yüz tutan adetlerimiz.Hasancım bu yazın bizi taaa geçmişe götürdü.Kalemine sağlık.
Beğendim 0 | Beğenmedim 0 | Cevapla
Emrullah Cengiz Yasin
25 gün önce / 27.10.2024Hasanım Bergamanın Hacıömerli köyünde benzer adetler var.Tek farkı imece usulü yerine damat babası deniz kenarında ev yapınca kız verilir.Selamlar..Betçeninki daha güzelmiş.
Beğendim 0 | Beğenmedim 0 | Cevapla