Bir genç kızın hayallerini süsler çeyiz sandığı. Yıllarca el emeği göz nuru ile hazırlanan çeyizler sandığa yerleştirilir ve genç kızla birlikte gelin olarak gittiği eve taşınır. Bizim kültürümüzün en temel taşlarından birisidir bu. Genç kızın yuva kuracağı evi donatmak… Hani bir atasözümüz vardır ya; yuvayı dişi kuş yapar diye. Değerli okuyucu ben şimdi sizlere başka bir davranıştan söz edeceğim. O da incir sandığı dediğimiz bir gelenek; bu toprakların geleneği...
Aslında bu bölgenin yıllarca ana kara ile ilişkisi olmamış. Düşünün bir kere; yaşadığınız yere yakın ne bir kaza, ne de bir vilayet, hatta nahiye bile yok. Bu gün yaşı doksanları geçen insanlar iyi hatırlıyorlar. Çok önemli ihtiyaçlar, çevre adalardan bir şekilde karşılanırmış. Bu yörede çevre adalara gidip gelen tüccarların adlarını biliyorum. Bunlardan Gülbezer en çok tanınmışları. Çeşmeköylü olan Gülbezer oralardan çok elzem olan tüketim malzemelerini getirip satarmış. Satmış satmasına da, bu halk yine de pek çok ihtiyacını kendi üretmiş. Yaş sebzelerden tutun kışlık kuru bakliyata, hatta tahıla kadar… Bunlardan birisi, bütün kış tüketilecek; çok önemli kışlık tüketim maddesi olan incir. Onu nasıl saklayıp koruyacağız?
Bir zamanlar Betçe’de tatlı yerine bütün kış tüketilen incir, adını Karya’dan yani bu topraklardan almış olan bir meyve
Bu arada, Mesudiye’de yaşayan emekli öğretmen Tuncer Curacı’dan dinlemiştim. Bir zamanlar Mesudiye, boydan boya incirlik imiş. Gerçi Palamut Bükü’nde de palamutları yok ettikten sonra incir dikmişler. Orası da tamamen incirlik olmuş. İncir de tütün gibi oldukça zahmetli bir iştir. Haziran ayı gibi ilek asma işlemi ile başlanır incir sezonuna. Yaz aylarında incir bahçelerine göçersin. Sazdan çardaklar yapar ve orada yaşarsın. Her gün düşen incirleri toplarsın ya da sapı burkulan incirler koparılır ağaçlardan. Bazen de düşürmede sırık kullanılır. Toplanan bu incirler gölgede bir güzel kurutulur. Kurutma işlemi sırasında incirin iki yüzü de kurutulur. Kuruyan incirler, istenirse mersin çalısı ile kaynamış suyun içine sokulup çıkarılır. Bazı yerlerde bunun için kekik kullanılıyor. Hatta bu işlemde kullanılan kekiğe de incir kekiği diyorlar. Bu işlem bandırma olarak bilinir.
İncir salgısı. Bu salgı ile incir içerisine mikrop almaz
Burada inciri saklamanın ikinci yöntemi de kavurma işlemidir. Bunun için incirler fırın içine sokulur çıkarılır. Hangi yöntem olursa olsun, incirler sandık içine güzelce tepilecek. Bu işlem için bolca mersin çalısı lazım. Önce mersin çalıları sandığın dibine sıralanır. Bu çalıların üzerine incirler bir güzel dizilir. Dizilen bu incirlerin üzerine tekrar mersin çalısı konur. Şimdi çok ilginç bir işleme geçilir. O da şöyle; önce mersin çalıların üzerine bir temiz bez serilir ve bir kişi bu bezin üzerine ayakları ile basar ve başlar çiğnemeye. Ta ki incirler iyice sıkışıncaya kadar. İşlem böylece devam eder, gider. Yani incir, mersin çalısı ve temiz bez; bir kez daha çiğneme. Sandık doluncaya kadar... Dolunca sandığın kapağı kapatılacak. Kışlığımız hazır. Gelen misafire verilen en değerli hediyedir incir.
Ne demiştik en başta? Çeyiz sandığı büyük hayallerle yeni evine gelen gelin, artık dişi kuşluğunu gösterecek. Yaz sonu hazırladığı bu sandığın kapağı kışın bol bol açılacak. Bu arada hatırlatmam gereken bir ilginç konu daha var. Bu sandıkta incirler o kadar sıkıştırılırmış ki, sıkışan bu incirleri sandıktan söküp çıkarmak için çapa bile kullanılırmış. Gördüğünüz gibi hiç hava boşluğu bırakılmamış ve bir antiseptik olan mersinle saklanan besin maddeleri... Bizim insanımız hiç de ilaç kullanmadan, ne kadar güzel yöntemler bulmuşlar. İlaçsız hormonsuz doğal bir yaşam… Sonraları badem bollaştı; bu kez incirlerin içine badem konup, yine fırınlarda kavrulup sandıklarda saklandı.
Sahi ne olacak bu incirin hali? Bana mı soruyorsunuz? Gelin hep beraber bizim olan, bize ait olan bu muhteşem ağaçlara sahip çıkalım gayri.
İncirin erkeği ve dişisi ayrı ayrı ağaçlardır.
İlek: Erkek incirin meyveleridir. Yenmez. İçlerinde incir sineği (incir arısı) barındırır. Erkek incirden alınan bu meyvelerin üç beş tanesi dizilerek dişi incirin dalına asılır. Bu sinekler, sonra bu erkek incirin meyvelerinden çıkıp, dişi incirin meyvelerinin içine girerler ve taşıdıkları polenlerle dişi incirin döllenmesine neden olurlar. Sonra o sinek incirin içinde kalır ve ölür.
Yorumlar (4)
Aybey çini
5 gün önce / 29.11.2024İnsanlar yaşadığı yere değer katmalı. O değerleri korumalı ve gelecek nesillere aktarmalı. Teşekkürler Hasan hoca.
Beğendim 0 | Beğenmedim 0 | Cevapla
Hüseyin sağır
5 gün önce / 29.11.2024Bir Tire’li olarak inciri çok iyi bildiğinizi biliyorum. Bodrum için de bilgilendirme görevinizi çok güzel yapıyorsunuz. Tebrikler Öğretmenim. Selam ve sevgiler.
Beğendim 0 | Beğenmedim 0 | Cevapla
Halil Güney
6 gün önce / 28.11.2024Bir zamanlar, bir söz duyduydum: Sanatçı, ham ayna; hem ışıldaktır, diye… Hasan Doğan da hem geçmişe hem de geleceğe ışık tutan ışıldaktır.
Beğendim 0 | Beğenmedim 0 | Cevapla
Tanju Çukadar
6 gün önce / 28.11.2024Hasan hocam.Yine çok güzel bir yazı .Kutluyorum.Yenillerini heyecanla bekliyorum…
Beğendim 0 | Beğenmedim 0 | Cevapla