Datça Öğretmenlerini İstiyor

Datçalılar, Eğitim-Sen'li öğretmenlerinin haksız bir kovuşturmaya uğratılarak, sürgün cezasına çarptırılmasına karşı bugün sokağa çıktı. Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak ve Muğla Eğitim-Sen'den katılımcıların da olduğu öğretmenler, aralarında öğrenci velileri, Datça Demokrasi Platformu altında ortaklaşan TİP, Sol Parti, CHP, Dem Parti Datça İlçe Örgütleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Datça Emekli-Sen, Datça Kadın Platformu, Datça Belediyesi Kent Konseyi, Datça Kent Konseyi Kadın Meclisi, Muğla Çevre Platformu -Datça Meclisi, Datça'nın Anarşist Kurbağaları, Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi.. gibi demokratik kitle örgütleri ve kurumlar, sendikalar, sanatçılar, kültür insanlarının çağrıları ile beş yüzün üstünde Datçalı yurttaş Berkin Elvan Anıtı önünden sloganlarla Cumhuriyet Meydanına yürüdü ve KESK/Eğitim-Sen'in basın açıklamasına katıldı.

Datça Öğretmenlerini İstiyor

Bugün (30.09.24) 500'ü aşkın Datçalı, saat 17.00'de Datça Demokrasi Platformu ve altında örgütlenmiş paydaşlarının çağrılarıyla, haksız bir biçimde sürgün cezasına çarptırılan öğretmenlerinin cezalarının geri alınması için Berkin Elvan Anıtı önünde toplandı. Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal  Irmak ve Eğitim-Sen Muğla İl Örgütünden de gelen eğitimcilerle Datça Eğitim-Sen temsilcileri tarafından karşılanan kalabalık yurttaş topluluğu, yürüyüş düzenine geçerek, Cumhuriyet Meydanına kadar Laik Demokratik ve Bilimsel Eğitim taleplerinden vazgeçmeyeceklerini ve cezalandırılan öğretmenlerin derhal cezalarının geri çekilmesini dillendiren sloganların yanı sıra, Faşizme Karşı Omuz Omuza, Datça Sokağa Çık sloganları da attılar.

Datça Öğretmenlerini İstiyorDatça Öğretmenlerini İstiyor

Ankara'dan ve Muğla'dan gelen Eğtim-Sen temsilcilerinin, yürüyüş ve basın açıklaması öncesi  ilçedeki tüm okulları ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünü ziyaret ettiği ve eğitimciler ve yetkililerle görüşmeler de yaptığı öğrenildi. 

Datça Öğretmenlerini İstiyor

Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, "İşte Sendika İşte Eğitim-Sen" sloganlarıyla konuşmasına başladı. Asla karanlığa teslim olmayacaklarını, bilimin her zaman karanlığı yırtıp attığını, bilimin sürdürücüleri, laik ve demokratik - bilimsel eğitim sisteminin, bilimsel ve eleştirel bir eğitim anlayışının  sürdürücüleri olarak meydanları boş bırakmayacaklarını, mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Öğretmenlerin haklı davalarının da peşini bırakmayacaklarını, yılgınlığa düşmeyeceklerini de ifade eden Kemal Irmak, konuşmasında TÖS'e, TÖB-DER'e de saygıyla göndermelerde bulundu. Konuşması sık sık sloganlarla kesildi. İlçe Milli eğitim Müdürlüğüne yaptıkları ziyaretten de söz eden Irmak, yöneticilerin Eğitim-Sen'in ve Laik Demokratik Bilimsel eğitime sahip çıkan halkın takibinden tedirgin olduğunu da ilave etti...

.

 Datça Öğretmenlerini İstiyor

Irmak konuşmasında başka il ve ilçelerde de ÖNDER gibi dinci yapılanmaların etkisinde olan Milli Eğitim Bakanlığının Laik Demokratik Bilimsel Eğitimi savuna  öğretmenlere yaptığı baskılardan da örnekler verdi. Datça'da öğretmen açığı varken nitelikli öğretmenlerin sürülmesinin vahametine işaret etti.. Böyle bir zaafiyet içinde, Datça'da 4 öğretmenin sürgün edilmesi, maaşta kesinti cezasının verilmesi ve haklarında sadece "çocuklara kitap okumayı teşvik ettikleri, rehberlik ettikleri ve bir kısmının kitap yazdığı" için soruşturma başlatılmasının kabul edilemez bir baskı ve caydırma unsuru olduğunun altını çizdi. Okullarda müstahdem ve güvenlik elemanı olmamasının yarattığı hastalık ve güvenlik riski, okullara servis desteğinin kesilmesi ile ulaşım problemi ayrıca dile getirdi. Milli Eğitim Bakanlığının, tarikat ve cemaatlerle yaptığı işbirliğinin, ihtiyacın çok altında olan öğretmen kadrosu eksikliğinin ve sürekli değiştirilen eğitim sistemi ve okul kitap içeriklerinin; çağdaş, bilimsel, eleştirel, laik ve demokratik eğitim standardına darbe vurduğunu vurguladı. 

Ayrıntılar için Eğitim-Sen tarafından dağıtılan basın açıklamasını da aşağıda okuyabilirsiniz...

BASIN AÇIKLAMASI

Değerli basın emekçileri ve saygı değer Datça Kamuoyu;

İktidarlar kendilerini var edebilmek için tüm araçları kullanırlar. AKP iktidarı da aynı mantıkla, Sağlık, Eğitim, Adalet, Medya, Sanat, Kültür ve tüm toplumsal alanlarda kendi iktidarını kurmak için 22 yıldır tüm gücüyle saldırıyor. Geldiğimiz noktada sağlık sistemi çökmüş, adalet ülkede en güvenilmez kurumlar sıralamasında ilk sıralarda yer almakta, medyanın evlere şenlik durumu hepinizin malumudur.

 Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar partisi mensupları sık sık “her türlü iktidarımızı kurduk ancak sanat, kültür ve eğitim alanında fikri iktidarımızı hala kuramadık” diyerek asıl çökertmek istedikleri alanı işaret etmektedirler.

Bunun için Türkiye yüzyılı Maarif Modeli adı altında eğitim sistemi içinde okul kurumunun tüm bileşenlerine yönelik topyekün bir saldırı başlattılar.

Yaşasın Laik Mücadelemiz

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli dedikleri dünyanın yirminci yüzyılın ortalarında terk ettiği değer temelli eğitim modelidir ki teknoloji devriminin her geçen gün kendi içinde kat ettiği aşamalara yanıt vermesi mümkün değildir. Programın giriş paragrafında belirtilen; “ bütün ideolojilerin üzerinde milli bir şahsiyet inşa etmek” cümlesinin karşılığı aslında Bakan Yusuf Tekin tarafında tercüme edilmiştir;” “Türk olan herkesin gurur duyacağı bir müfredat” diyerek toplumu ayrıştıran zihniyeti itiraf etmiştir.

 Maarif Modeli sadece eğitimin dinselleştirilmesi ve ırkçılaştırılması değildir. Aynı zamanda eğitimin din görevlileri aracılığıyla okullarda verilmesidir. Bu amaçla dini tarikat, cemaat, vakıf ve derneklerle protokoller yapılarak, değerler eğitimi adı altında dini cemaatlerin ana okullarından başlayarak öğretmenlerin yerini almalarının önü açılmaya çalışılmaktadır.

 AKP iktidarı bir taraftan sadeleştirme adı altında eğitimin içini boşaltırken, diğer taraftan okulların fiziki yapılarını da işlevsiz hale getirmekte. Sürekli yeni derslikler yapmakla övünen iktidar, aslında parmağını oynatmadan hayır sever adı altında sermayedarlara okul arsalarını peşkeş çekerek bir çok kentte okul binalarını erişimi zor olan yerlere taşımış, bunun sonucunda bir çok öğrenci eğitimden koparak ucuz iş gücü olarak güvencesiz yerlerde çalışmaya mahkum edilmiştir.

 MESEM adı altında çocuk işçilik anayasaya aykırı olmasına rağmen yasaya sokulmuş, sadece bir yıl içinde ( İSİG verileri) 47 çocuğumuz iş  cinayetine kurban gitmiştir.

 Okullarda yardımcı personel ihtiyacı can yakıcı bir sorun haline dönüşmüştür. İlçenizden de bildiğiniz gibi şu anda kadrolu yardımcı personel hemen hemen yok denecek düzeydedir. Bunun yerine TYÇP adı altında AKP -MHP ilçe teşkilatlarından referanslı on ay süreyle çalışanlar geçici olarak istihdam edilmektedir.

Okullar dini vakıf, dernek ve cemaatlerin kontrolüne sokularak iş barışı bozulmuş, öğretmenler odalarında muhbir öğretmenler türemiştir. Son olayda da görülen budur. Öğretmenler odalarında konuşulan ya da konuşulmayan her şeyden; başta ÖNDER İmam Hatipliler Derneği olmak üzere, bakanlığı ele geçiren cemaatlerin haberi olmakta ve başta bakanlık olmak üzere İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri üzerinde baskı kurarak iş yerleri terörize edilmektedir.

İftiraya Geçit vermeyeceğiz

İlçemiz imam Hatip Lisesinde görev yapan üyelerimiz ve diğer meslektaşlarımız da bu terörizmin hedefi olmuşlardır.

Arkadaşlarımız mesleklerini onurlu bir şekilde yürütüp öğrencilerinin modern dünyayı anlamaları için çaba sarf ederken birileri bundan rahatsız olmuş.

İsnat edilen suçlamalar gülünç hatta utanç vericidir.

 Öğrencilere kitap okutmak. Okuduğu metinlerin içeriğine dönük eleştirel bakışla yorumlamak. Yedi güzel adam diye tanımlanan muhafazakar yazar ve şairler hakkında yorum yapmak. Müfredatta yer alan, 50-60-70 ‘li yılların sosyo-politik olaylarının edebiyata yansımaları üzerinden derste konuşmak. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün onay verdiği okur yazar buluşmasında tavsiye edilen kitabı okumak.

Bu suçlamaların hepsinin aslında ne idari ne de adli mevzuatımızda suç teşkil etmediğini başta cezayı tekli edenler olmak üzere tüm ilgililer bilmekteler. Asıl dert; Arkadaşlarımız ÇEDES adı altında yürütülen dini propaganda aygıtını okula sokmamışlardır. Diyanet görevlisinin çocukları öğretmenlerin sokulmadığı bir odaya alarak onlara ideolojik söylemde bulunmasını önüne geçmişlerdir. ÖNDER isimli derneğin okulu arka bahçesi yapmasınıN önünde durmuşlardır.

Verilen ya da verilmesi düşünülen cezalar mevzuat hükmü değil ÖNDER isimli derneğin emridir. … İsimli şahsın facebook hesabından dosya içeriğine ilişkin yaptığı … tarihli paylaşım bu iddialarımızı doğrulamaktadır. Dosya içeriğini yasal hakkımız olarak istedik. Elimize geçtiği anda kamuoyu ile paylaşacağız. Aldığımız duyumlar ÖNDER isimli derneğin dosyaya taraf olarak kabul edildiğine dairdir. Eğer bu duyumlar doğru ise dosyadan sorumlu tüm idari makamlar hakkında görevi kötüye kullanmaktan dolayı suç duyurusunda bulunacağımızın bilinmesini isteriz.

Öğretmen El Açmaz, Öğretmen Ders Verir

İlçemizde eğitim öğretimin niteliğinin artırılması için çaba gösteren tüm meslektaşlarımızın çabaları kıymetlidir. Datça ilçesinde birçok dersin öğretmeninin olmaması büyük sorundur. İlçede dört adet lise olmasına rağmen kadrolu bir fizik öğretmeni vardır. Dört lisede görev yapan edebiyat öğretmeni sayısı okul başına bir kişiye denk gelmektedir. Bir edebiyat öğretmeni il içi tayinle ayrılmış diğeri idareci olarak görevlendirilmiştir. Matematik derslerinde de durum aynıdır. İlçenin tek Meslek lisesinde görev yapan kadrolu iki elektrik öğretmeni dönem başında sudan sebeplerle sürülmüş, okulda 65 MESEM  öğrencisinin devamsızlıktan sınıfta kalmasının sorumlu idareciler yerinde kalmışlardır. İlçeyi ve ili yönetenlerin asıl dert etmeleri gereken şey buyken, AKP iktidarının yarattığı cezasızlık iklimi öğrencileri ve velileri cezalandırmakla meşgul olmaktadır.

Değerli Datça Halkı, değerli veliler bu çağrımız size; okullarınızda nitelikli eğitim istediğinizi biliyoruz. Bunun için yapılan hukuksuzluğa karşı durmanızı istiyoruz. Bizler meslektaşlarımızın ve çocuklarımızın başarısı ve mutluluğu için her türlü çabayı harcamakta kararlıyız. Sizler de başta mülki idare olmak üzere tüm yetkililer üzerinde demokratik haklarınızı kullanarak bu haksızlığa dur deyin.

 Buradan Sayın Vali, SAYIN Kaymakam, Sayın İl Milli Eğitim Müdürü ve Sayın İlçe Milli Eğitim Müdürüne sesleniyoruz. Siyasal iktidarın taşeronlarının değil Datça halkının sesine kula verin. Datça’da görev yapan öğretmenlerin çabalarına destek olun. Almış olduğunuz bu yanlış kararlardan geri dönün. Hatadan dönmek erdemdir. Şunu bilin ki biz haklı olduğumuz hiçbir eylemimizden utanç duymadık. Geri adım atmadık. Cumhuriyetin demokratik değerlerini, geleceğimiz olan çocuklarımızı karanlığa, gericiliğe, ırkçılığa teslim etmedik, etmeyeceğiz.

Hukukun bir sopa gibi kullanıldığı bu dönemde biz haklılığımıza ve halkımıza güveniyoruz. Sizlerin bu ülkenin vergileriyle maaşlarını alan değerli bürokratlar olarak, dosya içeriğindeki iftiralardan bağımsız, somut delilleri değerlendirerek arkadaşlarımızın okullarında kalmaları için doğru kararı vereceğinize inanmak istiyoruz. Aksi takdirde hukuk sınırları içinde kalarak fiili meşru tüm haklarımızı kullanmaktan geri kalmayacağımızı bilmenizi isteriz.

Asla teslim olmadık. Kötülüğe teslim olmayacağız.

Sürgüne Karşı Omuz Omuza

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış