Mülteci yoldaşım Hüseyin Bayer'in anısına
Sosyalist mücadele bağlamında mülteci sorunsalı, hem ideolojik hem de pratik düzlemlerde karmaşık ve çok boyutlu bir meseledir. Sosyalizm, sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum hedeflerken, mülteci sorunu kapitalist sistemin eşitsizlikleri, savaşları ve sömürgeci politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Dolayısıyla, her ne kadar “mülteci sorunu” olarak tanımlıyor olsak da, sorunun kendisi, beslendiği ve büyüdüğü kaynak olan kapitalist sistemin ta kendisidir. Başka bir ifadeyle, mültecilik durumunun bir sorun haline gelmesi, kapitalist sistemin yapısal krizlerinin doğrudan sonucudur. Bu nedenle, sosyalist perspektiften mülteci sorunsalını ele almak, hem sistem eleştirisini hem de insani dayanışmayı merkeze alır.
Mülteci Sorununun Kökenleri
Sosyalist bakış açısına göre, mülteci krizi kapitalist sistemin yapısal sorunlarının bir yansımasıdır:
Sosyalist anlayış, mülteci sorununun bu kök nedenlerine odaklanır ve sorunu bireysel bir “yardım” meselesi olarak değil, toplumsal dayanışma odaklı bir bilinçle sistemsel bir sorun olarak ele alır.
Sosyalist düşünsel kavrayış , mültecileri bir tehdit olarak gören milliyetçi veya popülist söylemlere karşı çıkar ve dayanışmacı bir yaklaşımı benimser:
Pratikte Karşılaşılan Zorluklar
Günümüz dünyasında, sadece mülteci düşmanı programlara sahip oldukları için iktidar olmaya namzet bir dizi partinin var olduğunu söylemek abartı olmaz. Bu durum, göçmenlik meselesinin vardığı boyutu işaret ettiği gibi, buna karşı gelişen sağ popülist düşmanlaştırma söyleminin tırmanışının insanlık için geldiği tehlikeyi göstermek bakımından son derece öğreticidir.
Sosyalist mücadelede mülteci sorunsalı, teorik dayanışmanın ötesinde pratik zorluklar barındırır: Kapitalist sistem, mültecileri ucuz iş gücü olarak kullanarak yerli işçilerle rekabet yaratır. Bu, sosyalist hareketlerin hem mültecileri hem de yerli işçileri ortak bir mücadelede birleştirme görevini zorlaştırır. Sağ popülist hareketler, mültecileri “iş hırsızı” veya “kültürel tehdit” olarak göstererek işçi sınıfını böler. Sosyalistlerin bu söylemlere karşı etkili bir propaganda geliştirmesi gerekir.
Türkiye Bağlamında Mülteci Sorunsalı
Türkiye, Suriyeli mülteciler başta olmak üzere milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapıyor. Sosyalist mücadele açısından Türkiye’deki durum şu şekilde özetlenebilir: AKP hükümetinin mülteci politikaları, hem insani yardım söylemiyle örtülü bir ucuz iş gücü yaratma stratejisi olarak görülür hem de mülteciler, Avrupa ülkelerine karşı siyasi bir araç olarak kullanılmaktadır. Sol, sosyalist ve demokratik güçler, yükselen mülteci karşıtı ırkçı söylemle mücadelede yetersiz kalmakta; ekonomik kriz ve işsizlik, ırkçı söylemlerin toplumda zemin bulmasını kolaylaştırmaktadır. Çözüm Önerileri
Sosyalist mücadele, mülteci sorunsalına yönelik şu tür çözümler önerir:
Sonuç Yerine
Mülteci sorunsalı, kapitalizmin yarattığı bir kriz olarak görülür ve çözüm, sistemin dönüştürülmesinde aranır. Ancak, pratikte mültecilerle yerli halk arasında dayanışma inşa etmek, hem ideolojik hem de örgütsel zorluklar içerir. Türkiye gibi ülkelerde, bu mücadele ekonomik kriz ve ırkçı söylemlerle daha da karmaşıklaşır. Sosyalist hareketler, bu soruna karşı hem yerel hem de küresel düzeyde dayanışmacı, anti-emperyalist ve sınıf temelli bir yaklaşımı benimsemeli ve bu bağlamda bir pratik geliştirmelidir.
Yorumlar (0)