Humharca katledilen sevgili Hrant Dink için ne yazılabilir?
Şunları yazmak istedim:
Onun öldürülmesine karar veren alçaklar, kendilerince doğru bir hedef seçmişlerdi…
Hrant bu ülkede beraberce ve geçmişte olanların üstünü örtmeden ama ancak iki halkın birbirlerini iyileştirebileceğini de söyleyen ve bunun için zaman zaman diaspora Ermenileri ile de farklı konum alan ve alçakça tehditlerden sonra bile bu ülkeyi terketmeyi düşünmeyen bu coğrafyanın çok hassas evlatlarından idi…
O kadar güzel, sağduyulu ve etkileyici konuşurdu ki, gerilimden ve ötekileştirmeden nemalananların altından toprak kaymaya başlamıştı… İşte buna tahammül edilemezdi.
Kaldı ki kendisini sosyalist olarak niteliyordu. İki kere katli vacipti.
O ailesiyle birlikte ülkede kalmayı tercih etti… Güvercin tedirginliğinde yaşayarak…
Ve öldürüldüğünde karısı Rakel’in o müthiş konuşması ile yüreklerimiz bir kere daha dağlandı…
Nasıl toplandı o kalabalık?..
Sanki vicdanlarımız, boğazlarımıza, sarıldı ve bağırdı hiç durmadan, göğsümüze vura vura… Toplandık her yerden gelerek çığlık çığlığa, sessizce ve çok öfkeyle kendiliğinden on binlerce kişi ve gözyaşlarımızla yürüdük…
Hepimiz Hrant’ız diye haykırarak… Dünyayı da şaşırtarak… Nerden çıktı bu insanlar dediler…
Sevgili ölülerimiz var bizim…
Yerde altı delik ayakkabısı ve üstü gazete örtülü yatarken bile bizlerle konuşmaya, devam eden.
Hrant hep kanayan yaramızdır bizim… Kabuk bağlamayan…
Onu katledenlere de bir çift lafımız var. Elimiz henüz yakalarınıza yapışamıyor…
Ama o gün mutlaka gelecek… Biz görmesek bile ne gam!
Not: Rakel Dink'in, uğurlarken Hrant'a mektubu da aşağıda bir kez daha paylaşılmaktadır::
"Çutağıma eş olmak bana verildi. Bugün çok acılı ve onurlu olarak buradayım. Ben, çocuklarımı, ailem ve sizler çok acılıyız. Bu sessiz sevgi biraz olsun bize güç katıyor. Kederli bir sevinç yaşatıyor. İncil'den Yuhanna 15:13'te hiç kimsede, insanların dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur der. Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine, soldakine, öndekine, arkadakine rahatsızlık saygısızlık vermeden, sloganlar pankartlar açmadan sessiz bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlik ile büyük bir ses yükselteceğiz. Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır.
Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim...
Kardeşlerim,
Onun doğruluğa olan sevgisi, şeffaflığa olan sevgisi, dostuna olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü. Diyorlar ki "O büyük bir adamdı." Size sorarım:" O büyük mü doğdu?" Hayır! O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi o da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden! Fakat yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı. İnsan kendiliğinden büyük olmaz. İnsanı yaptıkları büyük yapar... Evet o büyük oldu, çünkü büyük düşündü, büyük söyledi. Bugün buraya gelerek hepiniz büyük düşündünüz. Sessizce büyük konuştunuz, siz de büyüksünüz. Bu günle kalmayın bu kadarla yetinmeyin.
O, bugün Türkiye'de milat yaptı sizler de mührü oldunuz. Onunla manşetler, onunla konuşmalar, yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar veya tabular yoktu. Kelamda dediği gibi yüreğinden taştı. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrantları severek Hrantlara inanarak olur, nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş karşındakini kendin gibi görerek kendin gibi sayarak, kendin sayarak olur.
Hisusun yardımıyla yarattığı ev cennetinden ayırdılar. Göksel ve ebedi cennete kanat açtırdılar. Gözleri daha yorulmadan, bedeni daha yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doymadan kanat açtırdılar göksel cennete.
Biz de geleceğiz sevgilim. Biz de geleceğiz o eşsiz cennete. Oraya yalnız ve yalnız sevgi girer. İnsanların ve meleklerin dillerinden üstün olan, peygamberlikten üstün olan, bütün sırları bilmekten üstün olan, dağları yerinden oynatacak imandan üstün olan, varını yoğunu sadaka vermekten üstün olan bedenini yakılmaya teslim etmekten daha üstün olan yalnız ve yalnız sevgi girecek o cennete. Orada gerçek sevgi ile bir arada ebedince yaşayacağız. Kimseyi kıskanmayan sevgi, kimsenin malında gözü olmayan sevgi, kimseyi öldürmeyen sevgi, kimseyi aşağılamayan sevgi, kardeşini kendinden üstün tutan sevgi, kendi hakkından vazgeçen sevgi, kardeşinin hakkını arayan sevgi. Mesih'te bulunan sevgi. Ve bize dökülmüş olan sevgi.
Yaptıklarını, konuştuklarını kim unutabilir sevgilim? Hangi karanlık unutturabilir sevgilim? Olmuşları, olanları kim unutturabilir? Korku unutturabilir mi sevgilim? Yaşam mı? Zulüm mü? Dünyanın zevki sefası mı sevgilim? Yoksa ölüm mü unutturacak sevgilim? Hayır, hiçbir karanlık unutturamaz sevgilim.
Ben de sana yazdım aşk mektubunu sevgilim. Bana da ağır oldu bedeli sevgilim. Bunları yazabilmeyi Hisusa borçluyum sevgilim. Onun da hakkını ona verelim sevgilim. Herkesin hakkını herkese geri verelim sevgilim. Sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın. Burada seni uğurlayanlardan ayrıldın, kucağımdan ayrıldın. Ülkenden ayrılmadın."
Yorumlar (0)