İklim Kanunu mu Talanın Yasası mı?

Bir kanun düşünün, iklimi değil; maden şirketlerini koruyor. Bir yasa düşünün, doğanın çığlığını değil; sermayenin kazma sesini duyuyor. Bu "iklim kanunu", adıyla aldatıyor, içeriğiyle yıkıyor! Bu iklim kanunu değil, doğa düşmanlığıdır. Derhal geri çekilmeli ve halkın, bilimin ve doğanın sesi bu ülkenin yasalarına yazılmalıdır.

İklim Kanunu mu Talanın Yasası mı?

İklim Yasası adı altında doğanın talanı için mecliste görüşmeler sürüyor. Önümüzdeki Salı'ya kadar Meclis'te bu talan yasası ile ilgili görüşmelere şimdilik ara verildi.
Adı İklim Yasası olan bu talan yasasına karşı yaşam savunucuları, Meclisteki siyasi partileri ziyaret etti ve bu yasanın bu şekliyle geçmesi halinde doğaya yarar değil tam tersine zarar vereceğini anlattılar (bkz: Halkın İklim Yasasını İstiyoruz | iklim kanunu) ve kendi hazırladıkları iklim yasası taslağını da vekillere sundular. .   

Datça CHP İlçe Başkanı Sezai Öz de, özellikle Akbelen'i savunan yaşam savunucularına iktidar eliyle saldırıların arttığı şu günlerde (13.04.25) görüşülen İklim Yasa Tasarısı ve Akbelenle ilgili gelişmeler hakkında bir basın açıklaması yaptı:

İklim Kanunu mu, Talanın Yasası mı?

Türkiye’nin doğası bir süredir yasal kılıflarla yok ediliyor. Şimdi sırada "İklim Kanunu" var. Adı umut veriyor ama içeriğiyle doğaya değil, sermayeye nefes aldırıyor.

Akbelende kesilen zeytin ağaçları hâlâ toprağın altında kökleriyle direniyor. Muğla’nın cennet köşeleri termik santrallerin külleriyle kaplanıyor. Yatağan’dan Milas’a, İkizköy’den Akbelen’e kadar bu güzelim topraklar, kömür uğruna madene çevrildi.

Maden Yasası, Orman Kanunu, şimdi de İklim Kanunu... Her biri ayrı bir doğa kıyımının bahanesi oldu. Erzincan İliç’te toprak zehirlendi, Siirt’te dağlar delik deşik edildi, Artvin Cerattepe’de ormanlar kesildi, Kazdağları’nda altın için su kaynakları kurutuldu. Şimdi "iklim değişikliğiyle mücadele ediyoruz" diyerek yeni bir kanunla halkı susturmak, şirketleri rahatlatmak istiyorlar.

Bilim diyor ki:

Türkiye karbon nötr hedefinden hâlâ çok uzak.

Kömürden çıkış için somut bir takvim hâlâ yok.

Ormanlar iklim krizine karşı en büyük silahken, rant uğruna yok ediliyor.

İklim Kanunu’nda çevre halkının, yerel yönetimlerin, ekoloji örgütlerinin sözü yok.

Bir kanun düşünün, iklimi değil; maden şirketlerini koruyor. Bir yasa düşünün, doğanın çığlığını değil; sermayenin kazma sesini duyuyor. Bu "iklim kanunu", adıyla aldatıyor, içeriğiyle yıkıyor!

Bu iklim kanunu değil, doğa düşmanlığıdır.

Derhal geri çekilmeli ve halkın, bilimin ve doğanın sesi bu ülkenin yasalarına yazılmalıdır.

Haber ibo.a.bo

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış