Haberlerde kısmen işleyen hastane diye bir ifade dolaşıyor. Birleşmiş Milletler bültenlerinde, yardım raporlarında, haber sitelerinde sık sık karşımıza çıkıyor:
“36 hastaneden 15’i kısmen işliyor.”
“Sağlık sistemi çökme noktasında.”
“Fırınların çoğu kapandı.”
İlk bakışta pek bir şey söylemiyor bu cümleler. Çünkü çoğu zaman ne olduğunu değil, ne olmadığını anlatıyorlar. Hayatın çekilip alındığı bu ifadeler, bilinçli olarak krizi değil, krizden arta kalanları tarif ediyor. Çünkü var olan bir tahayyül üretebilirken, “kalan” sadece sayılardan ibaret bir yokluk biçiminin düşünülemeyen yokluğundan besleniyor.
Ancak var olanla yok edilen birlikte görüldüğünde, insan felaketin boyutlarını daha iyi anlayabiliyor.
El-Şifa Hastanesi: Bir Külliyattan Geride Kalan
Bir zamanlar Gazze’nin en büyük hastanesiydi El-Şifa.
Ameliyathaneleri, yoğun bakım üniteleri, doğumhaneleriyle binlerce kişiye hizmet veriyordu.
2023 sonbaharında ağır bir bombardımanla hedef alındı.
Kasım’da tamamen boşaltıldı. Cihazlar söküldü, sağlık personeli tahliye edildi.
İçeride doktor yoktu, elektrikler kesikti.
Ağzına kadar dolu morg, artık bir soğutucu değil cesetlerin birbirine karıştığı bir cehennem odasıydı.
Yine de Ocak 2024 tarihli raporlarda hâlâ şöyle yazıyordu:
“El-Şifa Hastanesi: kısmen işliyor.”
Kamal Adwan Hastanesi: Doğum Masası Yerine Sedye
Mart 2024’te “kısmen işleyen hastane” listesine alındı.
Raporlar hâlâ “acil servisler veriliyor” diyordu.
Gerçekte, ameliyathaneler kapalı, jeneratörler yakıtsız.
Anestezi yok, antibiyotik yok.
Bir kadın, ters gelen bebeğini doğuramadığı için çocuğuyla ölürken birkaç ay önce bu hastanede günde 10’dan fazla doğum yapılıyordu.
Nasır Kompleksi: Boş Bir Binanın Adı
Şubat 2024’te kuşatma sonrası tahliye edildi.
Sağlık personeli ayrıldı, hastalar kaderine terk edildi. Şanslı olanlar hemen öldüler.
Bazıları yerlerde sürünerek enfeksiyon ya da susuzluktan öldü.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Mart 2024 verilerinde hâlâ şu ifade vardı:
“Nasır Tıp Merkezi: kısmen faal.”
Rantisi Çocuk Hastanesi: Kemoterapi Susturuldu
Bölgenin tek çocuk onkoloji merkeziydi.
Hastaneye yakıt girişi kesildiğinde, kemoterapi makineleri sustu.
Yüzlerce çocuk, yarım kalan tedavileriyle baş başa kaldı.
Anne babalar, öleceğini bildikleri çocuklarının yüzüne bakmak zorunda kaldı.
Dört yaşındaki bir çocuk annesine, “neden artık ışık yok” diye sordu.
Annesi, “ışık gidince ağrı da gider” dedi, demek zorunda kaldı.
Bu sırada hastane hâlâ “kısmen işliyor” listesinde yer alıyordu.
Avrupa Hastanesi: Serumlar Çamaşır İpinde
Han Yunus’taki bu hastane, 2025 başında ağır hasar aldı.
Yangın çıktı, su kesildi, jeneratör sustu.
Yoğun bakım çalışamaz hâle geldi.
İçerideki diyaliz makineleri durduğunda, hastalar bilinçleri açık, yavaş yavaş öldü.
Serum torbaları açık havada çamaşır iplerine asıldı. Sonra serumlar da tükendi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre:
“Kısmen faal.”
El Aksa Şehitleri Hastanesi: Doktor Değil, Cellat
Deyr al-Balah’taki bu hastane, 2025 başında birgün 300’den fazla yaralıyla doldu.
Yoğun bakımda yalnızca iki çalışan ventilatör vardı.
Aynı gün üç hasta oksijen eksikliğinden öldü.
Bir doktor şöyle demek zorunda kaldı:
“Artık doktor değiliz. Kimin öleceğine karar veren cellatlarız.” Ve hastanesi, hâlâ “kısmen işliyor” statüsünde gösterildi.
Endonezya Sahra Hastanesi: Duvardan Kalanlar
Beyt Lahya’daki bu sahra hastanesi Şubat 2025’te bombalandı.
Bina delik deşik oluken hastalar dışarı taşındı. Hayatta kalan personel çadır kurarak çalışmaya devam etti. Bir hemşire, sokaktan geriye kalan enkazın ortasında gaz maskesiyle bir bebeği emzirmeye çalışıyordu.
Bu görüntü, hâlâ “kısmen faaliyet gösteriyor” etiketiyle kayıtlara geçen bir hastanede yaşandı.
Dar Al Salam Hastanesi: Ayakta Bir Kabuk
Mart 2025’te terk edilen bu özel hastanenin tahliyesi sırasında hastalar geride kaldı. Enkaz altında can verdiler.
Nisan raporlarına göre ise hastane hâlâ:
“Kısmen işleyen özel sağlık kuruluşları arasında” yer alıyordu.
Bir Fırın: Hayat Sıraya Girmekle Başlıyor
Gazze’de soykırım öncesi 25 fırın vardı.
Nisan 2025 itibarıyla yalnızca bir tanesi çalışıyor.
World Central Kitchen tarafından işletilen mobil fırın iki milyon insan için günde 59 bin ekmek üretiyor. Yani kişi başına üç günde bir somun bile düşmüyor.
Sıra sabah başlayıp akşama dek sürüyor.
Sıradaki her birey, eğer şanslıysa, ailesine bir ekmekle dönebiliyor.
Bir şehirde sadece bir fırın varsa, orası artık şehir değil;
hayatta kalmaya çalışılan bir ölüm bekleme alanıdır.
“Kısmen İşliyor” Ne Demek?
Bu ifade, gerçeği tarif etmek yerine gerçeğin üstünü örter.
Ölülerin kaydını tutar ama hayatı saymaz.
Bir kadının ameliyat beklerken öldüğü hastaneyi aktif sayar.
Bir çocuğun ışıkla birlikte umudu da sönerken binayı hizmet veren bir merkeze dönüştürür.
Ventilatörün fişini çekip nefessiz ciğerleri istatistikle havalandırmak budur.
Bu yazının bir sonu, sonucu yok.
Çünkü gerçek, bu tür ifadelerin ardında bir yerlerde bizden saklanıyor:
“Kısmen işleyen hastane.”
“Kısmen çalışan fırın.”
Bizi, ağır aksak da olsa hayatın sürdüğü yanılgısına ikna ediyor.
Böylece biz de, Gazze’de tükenen hayatları, onları tüketen vahşi gücü düşünmeden, kısmen de olsa kendi hayatımıza devam edebiliyoruz.
Ama gerçek şu:
Hayatlar “kısmen” yaşanmaz.
Bebekler “kısmen” doğmaz.
Vicdan “kısmen” çalışmaz.
Eğer hastaneler bilinçli olarak yok edilmiş, ekmek hayal kadar uzakken, gece göz gözü görmüyorsa o toplum artık yaşamıyor, sadece direniyor demektir.
Ve bu felakette bize düşen, steril dilimiz ve soğuk kategorilerimizle, bu direnişin üzerine sessizlik örüp, toprak atmak oluyor.
Şimdi hatırlamak gerekir: Sessizlik unutmaya hizmet etmez. Çoğu zaman bir şeyi unutmak değil, unutturmak için kullanılır. Kurumsal sessizlik, bir gaflet değil, bir rıza üretim aracıdır. Çünkü ancak kelimeler anlamsızlaşınca suç görünmez hâle gelir.
Ancak tam da bu noktada net olmak önemli. Bu çöküşün faili sessizlik değil, işgalin kendisidir. Sivillerin hedef alınmasını mümkün kılan siyasi akıl, hastaneleri savaş alanına çeviren askeri strateji, yardımın girişini engelleyen abluka düzeni, ve tüm bunlara göz yuman uluslararası sistem katildir.
El-Şifa’yı yıkan bomba, Rantisi’de biten yakıt, Kemal Adwan’da tükenen oksijen dünyanın ortak vicdanı da hedef alıyor.
“Kısmen işliyor” denilen şey, aslında tam anlamıyla çökmüş bir insanlık durumudur.
Bunu sürdüren azgın bir ideolojinin silahları kadar onlara sessiz kalan dil, satır aralarında gizlenen rıza da suç ortağıdır.
(Kapak fotoğrafı: El-Şifa Hastanesi, Nisan 2024, Sınır Tanımayan Doktorlar)
Teşekkürler, Avi Haligua, avlaremoz.com
Kaynak: Kısmen İşlerken Tamamen Çökmek - Avi Haligua -Avlaremoz
Yorumlar (0)