MUÇEP ve Datça

Muğla Çevre Platformu MUÇEP DATÇA Meclisinin 2024'de ikinci yerel meclis toplantısı geçtiğimiz hafta sonu (20.10.24) Datça'da toplandı. Toplantıda her zaman olduğu gibi yine MUÇEP ve Datça'nın sorunları konuşuldu, tartışıldı. Bu yazıda, MUÇEP Datça'da toplanan, Datça'ya dair sorun başlıklarını ve MUÇEP'in yaklaşımını, MUÇEP benzeri meclisli yapıların kent meselelerinin halli konusunda potansiyellerini değerlendirmek istedim...

MUÇEP ve Datça

MUÇEP Kimdir?
“Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Muğla bölgesinde doğanın, ortak yaşam alanlarının korunması için tüm beldelerden bir araya gelen yurttaşların ve sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu ortak bir platformdur.” (daha detaylı açıklama için bakınız https://mucep.org/mugla-cevre-platformunun-mucep-kurulus-amaci/).
 MUÇEP Datça Meclisi, bu platformun meclislerinden sadece biridir ve
1- Datça’da ekolojik anlamda doğal varlıklar ve doğal yaşam alanlarımızla birlikte,
2- toplumsal anlamda ortak yaşam alanlarımızı yani sosyal çevremizi de öncelemektedir.

MUÇEP ve Datça

Datça Derken Nereyi Tarifliyoruz?
Bilindiği gibi, Datça yarımadası bütünüyle, Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırlarının içinde olup “önemli doğa alanı” olarak belirlenmiştir. Ayrıca yarımadanın büyük bir bölümü, önemli ölçüde yapılaşma, endüstriyel ve hatta tarımsal faaliyetler dahil insan etkisinden uzak kalması gereken daha üst seviyede korunması gereken alanlar da içermektedir.
DATÇA ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ: (doğal ve kültürel varlıkların) gelecek kuşaklara bırakılması ve emniyet altına alınması gerekli alanlar olarak tanımlanmıştır. ÖÇKB - Özel Çevre Koruma Bölgesi ve Korunan Alan olarak tanımlanmış bu alanlar, epeyce nadir ve üstüne titrenmesi gereken alanlardır.  Özel Çevre Koruma Bölgeleri, ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı, toprak ve su alanlarını, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların (yani varlıkların) ve bunlarla ilgili kültürel kaynakların bulunduğu alanları kapsamaktadır.

Ekolojik duyarlılıkla ele alınması gereken doğal çevrenin ve kültürel değerlerin korunması gereken bu bölgede, temel güncel meseleleri (önceliklerini gözetmeden) sıralamaya çalışırsak:

  • - Bütünü göz ardı ederek parsel bazında birçok mevzi imar planları çıkartılmakta ve plansızlık teşvik edilmektedir.
    Örneğin Kargı Koyu bütünü ele alınmadan hazineye ait (213 ada 1 parsel) tek bir parsel ile ilgili ayrı plan, koyun kalan kısmı ile ilgili ayrı bir plan olmak üzere iki tane Datça’da mevcut imar planlarıyla bir bütünlük göstermeyen mevzi imar planları onaylanmıştır.
    Bir başka örnek Kuzeyde Billurkent’in karşısında bulunan iki parsel  1/100.000  ölçekli planda doğal sit alanında kalmasına rağmen  mevzi imar planı yapılarak otel, ticari alan ve cami alanı olarak belirlenmiştir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür…
  • - Alavara, Bencik Koyu vb. örneklerde görüldüğü gibi sit alanlarının koruma derecelerinin düşürülmesi sürekli olarak gündeme getirilmektedir.
  • - Kıyı çizgisinden itibaren 200 metrelik alanda tüm deniz canlılarının beslenmesi, barınması ve üreme alanı olmasına rağmen büyük bir Yat Limanı ve 80-100 yatlık çekek alanı planlanmaktadır. Bu proje deniz ve kıyı ekosistemini tahrip etmekle sınırlı kalmayacak,  Taşlık plajının önünü kapatacak, kentte trafik problemini çoğaltacak ve plansız - kaçak yapılaşmanın daha da yaygınlaşmasına neden olacak tüm Datça’nın geleneksel korunması gereken kültürel -tarihi dokusunu da bozacaktır. Zararları sayılmayacak kadar çok olacaktır.
  • - Taş ocakları yerleşim ve tarım alanlarına yakın olması nedeniyle toz ve gürültüye neden olduğu gibi badem ve zeytin ağaçlarında verim kaybına yol açmakta, patlatmalar nedeniyle tehlikeler de içermektedir.
  • - Plansız ve kaçak yapılaşma, tekerlekli evler-tiny house ve benzerleriyle her geçen gün daha da yaygınlaşmaktadır..

Kıyılara gelince: Deniz ve karanın birleştiği yaşam alanları olan kıyılar,  yüksek düzeyde biyolojik çeşitlilik ve üretkenlik ile karakterize edilirler. Bu nedenle kıyıların sağlıklı bir biçimde koruma kullanma dengesini önceleyerek  doğal yapıyı bozmadan kamu yararına kullanılması önemlidir.
Datça’da kıyılar özellikle Çevre  Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının oluru ile kıyıları kiralamaya varan yasalara uygun olmayan uygulamalarının da etkisiyle kamunun önemli bir kesimi tarafından  serbestçe kullanılamamakta ve kıyı ve deniz kirliliği - bozulmaları giderek artmaktadır:

  • - Kıyıların işletmeler tarafından şezlong, şemsiye, masa, çit, saksılar vs ile işgal edilmesi nedeniyle halkın serbestçe ve para harcamadan denize girebileceği yerler yok denecek kadar azalmaktadır. Anayasa, Kıyı Kanunu ve mahkeme kararlarına rağmen bu duruma müdahale edilmemektedir.
  • - Kıyı işgalleri, deniz ve çevre kirliliğine ve Akdeniz için yaşamsal olan diğer canlıların ölümüne yol açmaktadır.

 

DATÇA’nın Su Meselesi bir başka önemli başlıktır ve Datça'da su meselesine kafa yoran, ortaklaştığımız pek çok yetkin paydaşımız da bulunmaktadır ve bu paydaşlarımızın üzerinde çalışılmış önerileri dikkate alınmalıdır.

Bilindiği üzere Datça’nın yegane su kaynağı yeraltı sularıdır:

  • - Su kıtlığı yaşanan ilçede altyapı eskiliği ve bakımsızlığı nedeniyle sık sık  boru hasarları oluşmakta su kaçakları günlerce müdahale edilemeden devam etmektedir.
  • - Zaten kısıtlı olan yeraltı su kaynakları kontrolsüz ve kaçak olarak kullanılmaktadır.
  • - Yeraltı su seviyesinin sürekli düşmesi ile su kaynaklarının tuzlanması yaşanmaktadır.
  • - Mevcut su kaynakları verimli kullanılmamaktadır. (yüzme havuzları, iklime uygun olmayan, çok su gerektiren bitkilerin peyzajda kullanılması, tarım ve iklime-coğrafyaya uygun olmayan ekim-dikim vb…)
  • - Yağmur sularının değerlendirilmesi ve arıtılmış atık suların denize deşarjı yerine sulamada kullanılması amacıyla geliştirilen projeler yazık ki yeterince destek bulmamıştır.

 

Yapılaşma ve İnsan Yoğunluğu

Datça’nın hızlı artan nüfusu yapılaşma baskısına yol açmıştır:

  • - Koruma – kullanma dengesini göz ardı eden imar planları ve plansız olan bölgelerin çokluğu,
  • - İmar suçlarına karşı duyarsız kalınması, ortak alanlar ve park alanlarında bulunan kaçak yapıların yıkım kararlarının uygulanmaması,  geçmişte ortak alanlara inşa edilen havuz, iskele ve platformlara göz yumulması, işletmelerin her yıl bu işgallere yenilerini eklemesi için cezalandırmak yerine adeta cesaretlendirilmesi, bu tür kaçak yapılaşmaların  başladığı andan itibaren ihbar ve şikayetlere konu olmasına rağmen yeterli önlem alınmaması ve bu alanların işgalinin  durdurulmaması Datça’nın geleceği açısından büyük sıkıntıdır..
  • - Barınma ihtiyacından ziyade turizmden para kazanmak amacıyla kullanılan gece-konduvari Tiny Houseların  hızla çoğalması, kaçak yapı niteliğinin plaka almakla kaldırılmadığının göz ardı edilmesi..
  • - Özellikle pandeminin etkisiyle birlikte hızlı nüfus artışının kontrolsüz yapılaşmaya yol açması, su, kanalizasyon ve enerji altyapıların yetersiz kalması ve sık sık hizmet kesintilerinin yaşanması..
  • - Yarımadanın önemli bir bölümünde kanalizasyon ve atık su arıtma sistemlerin bulunmaması, taşan ve sızdıran foseptiklerden kaynaklanan çevre ve deniz kirliliği..
  • - Kamu hizmetlerinin Datça’nın hızlı büyümesi karşısında yetersiz kalması (çöp, moloz, hurda atık, yol, kaldırım v.b.) büyüme ve hizmet dengesi için yeterli çaba harcanmaması da yapılaşma-imar problemleri arasında sayılabilir…

 

MUÇEP Aynı Zamanda Sosyal Çevreye de Duyarlı Bir Meclistir ve Sosyal Meselelere de Taraftır:

  • - Datça Limanındaki işletmelerden yayılan yüksek sesli müzik, Amfi Tiyatroda arada bir yapılan etkinliklerin bile sesini bastıracak kadar yüksektir (hatırlatma: Fazıl Say, bu gürültü nedeniyle konserini kesmek zorunda kaldı). Ilıca mevkiinden yükselen ve Datça Belediye Pazarına kadar tüm mahalleyi inleten sesli eğlenceler, Eski Datça’da yüksek sesli müzik yayını, kent içinde yüksek volümlü bir gürültü olarak yansımaktadır, mahalleliyi rahatsız etmekte, geç saatlerde uyutmamaktadır. Yüksek şiddette müzik, Datça’da gittikçe yaygınlaşan müzik terörüne dönüşmektedir.
  • - Halkın ihtiyaçlarına cevap vermeyen ulaşım hizmetleri (köylere, Marmaris’e, Muğla’ya ve havalimanına) … Kalabalık merkezlerde yayaların haklarını koruyan taşıta kapalı alanların olmaması, meydanların, parkların, rekreasyon alanlarının azlığı sıkıntılar arasındadır. Huzurlu bir sahil kasabası olarak Datça’da şehir içindeki trafik keşmekeşinden uzak, trafiğe kapalı yaya alanlarının çoğaltılması elzemdir.
  • - Kaplanmamış, yazın toz kaynağı, kışın çamur olan şehir içi yolları, yeni kaplanan yolların kalitesiz olması ve çok çabuk bozulması başka bir problem maddesidir.
  • - Çoğu yerde kaldırım bulunmaması, mevcut kaldırımlar örneğin masa, sandalye, mağazaların ürünleriyle ya da otomobil par edilerek işgal edilmiş olması yine önemli problemlerdendir..
  • - Yaya yollarının motosikletçiler tarafından kullanılması,
  • - Bisiklet yollarının yetersiz olması problemlerdendir…
  • - Devlet hastanesinde uzman doktor eksikliği, yetersiz sayıda sağlık elemanı ve teçhizatı,
  • - Yaşlı, engelli, kadın, çocuk, yabancı vb. dezavantajlı insanlara kent hizmetlerinin (sosyal hizmetlerin) yetersiz kalması, deprem hassasiyeti, sokak hayvanlarıyla birlikte yaşama dair endişeler, çocuk parkları, kültür sanat merkezlerinin azlığı, önemli problemler arasındadır..

 

HALKIN YÖNETİME EŞİT KATILIMINI SAĞLAMAK ÜZERE YEREL KENT MECLİSLERİNİN TEŞVİK EDİLMESİ ve BELEDİYELER ÜZERİNDEN SON BİRKAÇ SÖZ:

MUÇEP ve Datça

Yukarıda zikredilen (belki de birçoğu da atlanan) tüm bu sorunların tespiti ve bu sorunların çözümünde halka değen doğru yaklaşımların bulunabilmesi amacıyla halkın değişik kesimlerinin tartışarak, ortaklaşmasını da sağlayacak meclisli yapılara ihtiyaç olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Yerellerde kurulacak ve toplumun her kesiminin temsil edildiği bu meclisler ile kente ilişkin sorunlarda, kentlilerin doğrudan katılımını artırmak, sorunların çözümünde daha kolay ve hızlı yol alınmasını sağlayacaktır. Ancak toplumun her kesiminin temsil edildiği meclisli yapıları çoğaltmak ve desteklemek yerine, merkezi idarelerin yanı sıra yerel yönetimlerin de kurulması gereken ilişkilerden kaçınması, kentin önemli meselelerinden biridir…
Datça'da MUÇEP dışında da meclisli çalışmaya aşina olan çalışma ekipleri ya da  başka meclisler (kadın meclisi, kadın platformu, demokrasi platformu, yaşlılar meclisi, kültür sanat dayanışması, su çalışma grubu ya da dernek-sendika olarak örgütlenmiş ve daha birçok yapılanma) bulunmaktadır. Bu yapılanmaların aralarında birlikte çalışmak ve birlikte tavır almaya dönük geçişmeler-görüşmeler-birliktelikler de kurulmakta ve geliştirilmektedir. Yani Datça'da sorun temelli meclisler olarak çalışmaya hazır, alışkın bir yapılanmanın zaten mevcut olduğu atlanmamalıdır. 

Son olarak Datça’da yerel yönetimlerin de zayıflıklarına da değinmekte yarar var:  Merkezi yönetimlerin görüşleri ile uyuşmayan yerel yönetimlerin, siyasi görüşleriyle uyuşmayan merkezi idare tarafından cezalandırılmasının normalleştirildiği bir ülkede yaşıyoruz. Datça Belediyesi de bu cezalandırmalardan nasibini alıyor. Merkezi idare, kaybettiği kıyı kentlerini, kendisinden olmayan belediyelerin  işletememesi için üstlerine MUÇEV’leri (yeni adıyla Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma Anonim Şirketi - başkanı AKP'liliği ile tanınan Abdullah Uçanları), Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı il müdürlüklerini  partizanca görevlendirdiği iddialarının hayli yaygın olduğu biliniyor. Mesela tüm kent gibi kıyılar üzerinde de düzenleme yapmak yerel yönetimlere düşen bir görevken, kıyılar üzerinde merkezi idare uygulamalar geliştiriyor, doğrudan etkisi altındaki araçlarla-şirketlerle kiralımalar yapıyor. Böylece merkezi idare adeta kendisine oy vermeyen halkı, kendisine ait olmayan belediyeyi ve işletmeleri karşı karşıya getiriyor. Belediye bütçesini ve yetkilerini sürekli kısıtlamaya çalışıyor. İşine geldiğinde köyleri mahalle, mahalleleri köy statüsüne sokuyor. Belediyelere merkezi idareden haklarına düşen vergileri-fonları, doğru dürüst üleştirmiyor. Belediyelerin planlama ve ruhsat yetkilerine el koyuyor. Vergi toplamalarını engelliyor. Sağlık ya da sosyal yardım hizmetlerine haksız tahditler koyuyor. Mevzii imar planları yapıyor… Yeri geliyor, kamu mallarını/hizmetlerini yandaşlarına peşkeş çekiyor…  Başka örnekler vererek, merkezi idarelerin belediyeler üzerindeki oyunlarını daha da çoğaltmak mümkün... İş böyle olunca, yerel idarelerin kamuyu yanına almadan, kent sorunlarını çözebilmesi, bırakın çözmeyi teşhis etmekte bile güçlük çektiği, çözüm diye yanlış adımlar attığı görülüyor. Bir taraftan merkezi idarenin zorlamalarına, öte yandan kaynaksız bırakılmalarına ya da daha hangi gerekçeler olursa olsun, tüm bunlara karşı koyamayan muhalif belediyelerin bunları halka anlatamaması, uygun ortamlarda halkla eşit bir ilişki kuramaması, halkla bütünleşmek yerine iletişimde, planlamadaki eksiklikleri, müdahalelerdeki yetersizlikleri, halkın yerel yönetimlerden de uzaklaşmasına, desteğini çekmesine, çözümsüzlüklerin daha da katmerlenmesine neden oluyor… 

Son Söz: Merkezi idarelerin belediyeler, yerel yönetimler üzerinde kurduğu bu oyunların da bozulması, yerel yönetimlerin asli görevlerini ifa etmesi için yapılması gereken, halkı da sürece doğrudan katmakla mümkün olsa gerek. Eşit, saydam, temiz ilişkiler kurulduğunda, Yerel Yönetimlerle de teşriki mesaiden kaçmayacak  meclisli yapılar, kentteki sorunların daha geniş kesimler tarafından  sahiplenilmesini, sorunların çözülmesi için halk desteğinin çoğalmasını da yanında getirecektir. 
Bir MUÇEP gönüllüsü olarak görüşüme göre: Datça Meclisli yapılara alışkın bir yerleşim; MUÇEP Datça Meclisi de, halen Datça'daki mevcut meclisli yapılardan sadece biri ve kent meselelerinin teşhisi ve iyileştirilmesi için görevden de kaçmayacaktır... Ve eminim Datça'daki mevcut meclisli yapılar ya da gönüllü kuruluşlar da MUÇEP ile benzer hasletlere sahiptir...

Yazar ibo.a.bo

Yorumlar (2)

Nurten Köroğlu

30 gün önce / 22.10.2024

Çok güzel toparlayıp yazmışsın.Kalemine ve eline sağlık ????

  |   Beğenmedim 0   |   Cevapla

Muzaffer Naci Öztürk

30 gün önce / 22.10.2024

Muçep in tanıtımı, çalışma alanları, felsefesi ve Datça da yaşanan sorunlar çok güzel anlaşılır bir dil ile özetlenmiş. Teşekkürler

  |   Beğenmedim 0   |   Cevapla