Çırkı Kapı Gerçeği

...Uluçay Köprüsünün Kuzey Batısına düşen yeri kapatmışlar. Bu bölgeye de Çırkı Kapı demişler. Bu kapı hayvanların ekili alanlara geçmesini önleyen kapı imiş… Örnek olarak bu sene aşağı, yani Güneydeki arazilerin tamamı boş bırakılmış. Hayvanlar da bir yıl boyunca bu aşağı arazilerde otlamışlar. Ertesi yıl da bu araziler ekilip biçilmiş bu kez Kuzeydeki araziler bir yıl boş bırakılmış. Böylelikle hem araziler dinlendirilmiş, hem de hayvanlar için beslenme alanları yaratılmış. Zira bu bölgenin yakın geçmişinde azımsanmayacak kadar hayvan barındırılmış. Küçükbaş hayvancılıkta keçi ve koyun, eti ve sütü için; büyükbaş hayvanlar da genelde tarla sürmek için bakılmışlar. Yaşlanınca da bu hayvanların sahibi bu hayvanı keserek etini eşe dosta dağıtırmış. Bu konu bana çok ilginç geldi. Sanki hayvana saygı...

Çırkı Kapı Gerçeği

AŞAĞI YILLIĞI VE YUKARI YILLIĞI

ÇIRKI KAPI GERÇEĞİ

Yarımada, tarımsal alanların oldukça kıt olduğu bir yer. Bir de bu alanları hayvanlarla birlikte kullanmak durumu olunca da yörenin iki köyü uyguladıkları ilginç bir yöntem gereği Uluçay’ın aktığı istikamet boyunca arazileri ikiye bölmüşler; Kuzeyinde kalan arazilere Yukarı Yıllık, Güneyinde kalan arazilere de Aşağı Yıllık demişler. Hayvanların ekili alanlara geçmesini önlemek için de, Uluçay Köprüsünün Kuzey Batısına düşen yeri kapatmışlar. Bu bölgeye de Çırkı Kapı demişler. Bu kapı hayvanların ekili alanlara geçmesini önleyen kapı imiş… Örnek olarak bu sene aşağı, yani Güneydeki arazilerin tamamı boş bırakılmış. Hayvanlar da bir yıl boyunca bu aşağı arazilerde otlamışlar. Ertesi yıl da bu araziler ekilip biçilmiş bu kez Kuzeydeki araziler bir yıl boş bırakılmış. Böylelikle hem araziler dinlendirilmiş, hem de hayvanlar için beslenme alanları yaratılmış. Zira bu bölgenin yakın geçmişinde azımsanmayacak kadar hayvan barındırılmış. Küçükbaş hayvancılıkta keçi ve koyun, eti ve sütü için; büyükbaş hayvanlar da genelde tarla sürmek için bakılmışlar. Yaşlanınca da bu hayvanların sahibi bu hayvanı keserek etini eşe dosta dağıtırmış. Bu konu bana çok ilginç geldi. Sanki hayvana saygı... Sanki yıllarca sahibine bol ürünler katmış bu yaşlıca hayvanın etini toplumla paylaşmak…

Bu hayır işi, bu yörede bir gelenek imiş… Hayvan sahibi, sen hakkını misli misli bana ödedin deyip hayvanını kurban edermiş. Etini de bütün köylüye dağıtırmış. Aslında göründüğü gibi bu insanlar yemeklerini en başta hayvanları ile paylaşmak zorunda kalmışlar. Bu günlerde yaşı artık yüze yaklaşan Kemal Yapıcı Amca, bütün hayatını bir çift öküzü ile kazanmış. Köyde varlıklı ailelerin çiftlerini sürerek ailesi ve yedi çocuğuna bakmış, büyütmüş. Bazı kıtlık yıllarında Kemal Amca, (Darahiye’ye) Bozburun’a giderek oradan darı yüklenip getirmiş. O yıllarda Bozburun’un darısı çok meşhurmuş. Bozburun’dan darıyı sırtında getirenler bile olurmuş. Darı da arpa gibi değirmende öğütülüp unundan ekmek yapılırmış. Bu bölgede tarım alanlarının kıtlığı yanında, yetiştirilen arpaların boyu iki karışı geçmezmiş. Onları da genelde elleri ile yolarlarmış. Tabi eskiden ne gübre var, ne de ilaç. Palamut meşesini dövüp, ondan ekmek yaptıklarına göre; bu yöre insanı gerçekten geçmişte yoklukların içinden gelmiş. Yakaköy’den Kemal Yapıcı Amca bu olayların canlı şahididir. Şu anda hiçbir rahatsızlığı olmayan Kemal Amca’ya çocukları titizlikle bakıyor. Kemal Amca, şu anda Beşiktaşı denilen mevkide çocuklarının yaptırdıkları evin birisinde huzurla kalıyor. Yılların yorgunluğunu üzerinden atarak…

Çırkı Kapı Gerçeği

Sol baştaki fotoğraf: Çocuklarının geleceğini kurmak için mallarının bir kısmını elinden çıkarıp ve yerini yurdunu terk eden  rahmetli Ali Yeşilgökçen eşi ve oğlu ile
Orta ve sağdaki fotoğraf: İşlemeli Kemal yapıcı dana yavrusu (Kele) onun ileride ekmek teknesi olacak iken Palamut Bükünde bir arazi ile istemeyerek de olsa nasıl değiştiğini anlatıyor...

Bir ilginç olayı da yeri gelmişken anlatalım. Kemal Amca, çiftçilikle geçimini zor götürüyor. Köyün sakinlerinden Ali Yeşilgökçen, şu anda arsaya çevirip evler yapılan bu araziyi ısrarla bir dana yavrusu (buralarda dana yavrusuna kele denir) karşılığında, istemeyerek de olsa değişir. Çünkü kele büyüyecek ve Kemal Amca’nın deyimi yerindeyse, eli ayağı olacak. Onu çifte koşacak ve para kazanacak. Oysa Ali Yeşilgökçen’in teklif ettiği bu arazinin bir getirisi yoktu. Yamaçta ekilmez dikilmez bu yerlere karşılık, büyüttüğü dana yavrusunu vermek hiç de akıl karı gelmiyordu. Nerelerden nerelere gelindi; kele kaç para bu gün, Kemal Amca’nın değiştiği arazisinin değeri kaç para? Zaman, insanı nerelerden nerelere taşıyor? Turizm olgusu, son yıllarda bu yarımadayı sardı, sarmaladı. Araziler, arsaya dönüşüyor; çırkı kapı gerçeği, çoktan unutuldu. Yüzlerce palamut ve keçiboynuzu ağacı bir bir yok edildi. Bu güzelim bahçeler, ileride arsaya dönüştürmek üzere aşırı talep yüzünden üreticinin elinden fırladı, gitti. Rakamları bile telaffuz etmek zorlaştı. Yarın ne olur? Bu sorunun cevabını öğrenmek istiyorsanız; diğer turizm kentlerinden birisine bir bakın.

Yazar hasan doğan

Yorumlar (2)

Aliş

6 gün önce / 05.03.2025

Emeğine kalemine sağlık has günler

  |   Beğenmedim 1   |   Cevapla

Mehmet Çuhadar

6 gün önce / 05.03.2025

Emeğinize sağlık enişte.

  |   Beğenmedim 0   |   Cevapla