Suyu Bulan Adam

O hemen hemen her noktaya bir artezyen kuyusu açar. Bunun için devletin tüm dairelerinin kapısını çalar. Yaşı gereği daire amirlerinin saygısını kazanmış bir ihtiyar, ama her gün bir amirin kapısında bir şeyler istiyor. Onun işi de gücü de artık köyüne su bulmaktır. Bunun için kendine ait taşınmazlardan bazılarını elinden çıkarır. Pek çok sondaj makinasının parasını kendi cebinden karşılar. Köyünü ve köylüsünü susuz bırakmama mücadelesinin içine girmiş ve bu durumu da kararlılıkla hiç sektirmeden yürütmekten sakınmamaktadır. Köyde onun için deli lakabı takılmıştır. Abisi de yıllarca köye hizmette büyük savaşlar vermişti...

Suyu Bulan Adam

Suyu Bulan Adam: Mezar Taşına Kazınan Hayat Hikayesi

Bir gün geldi tasını tarağını topladı ve bir bilinmeze doğru yola çıktı, hiç bir şeyin öngörülmediği bir yolculuktu bu. Atalarına baktığımda mezar taşında Ömeroğluları olarak geçiyordu. Bu ailenin Yarımadaya uzak yerlerden geldikleri hakkında buralarda hayli yaygın bir görüş var. Bu yüzden bu uzun yolculuklara pek yabancı değildi. Büyük kızı ilkokulu bitirmiş, parasız yatılı sınavları sonucu Ortaklar Öğretmen Okulunda  okuma hakkı kazanmıştı. Ama arkadan gelenlerin geleceği onu sürekli rahatsız ediyordu. Üstelik birde oğlan dünyaya gelmişti. Onların geleceği için gitmeliydi bu ata yurdundan. Bu topraklar bu çocuklara hiç bir gelecek vaat edemezdi. O küçücük dükkanında karşılığı asla para olmayan  bir ayakkabı imalatçısı idi. Karşılığı arpa buğday yada seneden seneye zeytinyağı idi. O bütün bunlara karşın buralarda Pabuşcu Ali olarak bilinirdi. Bunca senelerden sonra bile köyde, Ali önüne bu ön ismi anılır ve bilinir. Ali, Datça’yı terkederken cebinde kele parasından başka para yoktu. Daha önce sözünü etmiştim buralarda henüz para dolaşımı söz konusu değildi. Bu günlerde onlarca evin kondurulduğu yer olan Beşiktaş mevkisini Kemal Yapıcı abisine satmak istedi. Onda da para yoktu. Sonuçta bir kele karşılığına anlaştılar. Kele buralarda yavru danalar için söylenir. Henüz daha çifte koşulmamış anne sütünden yeni ayrılmış erkek dana için kullanılır bu isim. Sonuçta Kemal amca ısrarlara dayanamayıp razı olur ve yavruyu kasaba vererek kıt kanaat da olsa para tedarik edip yola koyulur.

Hedefi  İzmir idi ve oralarda tanıdıkları vardı. Tanıdıkların tamamına yakını Karşıyaka’da oturuyordu. Mesela Donlu’nun oğlu olan Şükrü’nün çocukları Melahat, Orhan ve Kara Mehmet lakaplı Mehmet Selvili Karşıyaka’da yaşıyorlardı. Yine İğneci Ayhan’ın abisi Aydoğan Kayayurt’ta orada idi. Keza ağa sülalesinden Sındıköyden  Mehmet Demirel’de Karşıyaka’ya gidip orada bir oyuncak dükkanı açmıştı. Karşıyaka Nergis’te  Datçalı bulacak ve onların yardımı ile yeni düzen kuracaktı. Önce o Karşıyaka Soğukkuyu semtinde  bir gecekonduya yerleşti. Zor günler onu bekliyordu. Öncelikle elinde bir sanat vardı ve bu sanatını yürütmeliydi. Öyle de oldu. Karşıyaka Tren İstasyonu yanında bir evin alt katındaki bir dükkana yerleşti. Orada  ayakkabı tamiri yapmaya başladı. Çok zordu  koşullar. Sabır gerekiyordu. Üstelik eşinin bir rahatsızlığı da vardı. Ne olursa olsun bir şekilde hayatını kurmalıydı bu şehirde. Bu arada kısa süre NATO’da çalıştıysa da sonraları Belediyede işe başladı. Büyük kızı parasız yatılı okulu sınavı  sonuçlarından iyi sonuç almış, onu yatılı okula göndermişti çok önceleri. İki numaralı kız Türcan ilkokul dördüncü sınıftaydı geldiklerinde. Onu da ilkokulu Karşıyaka’da bitirmesi için Karşıyaka Kız Lisesine kaydını yaptıracaktır. Üç numara oğlan ise ilkokula Karşıyaka’da başlamıştır. O da Karabağlar Cumhuriyet Lisesi orta kısmına  üçüncü sınıftan itibaren yatılı olarak kayıt yaptırmıştır. Artık bir tek derdi vardır: Karşıyaka’da doğmuş olan en küçük kızı da ilkokulu bitirmiş parasız yatılı sınavında Isparta Anadolu Lisesini kazanmıştır. Orada ne yazık ki okulun yatılı kısmı henüz daha yoktur. Bu yüzden iki arkadaşı ile birlikte bir otel odasında bir yıl kalırlar. Gülcan ertesi yıl Bornova Anadolu Lisesine geçiş yapar. Daha sonra da Gülcan, İzmir Fen Lisesini kazanarak orada yatılı okuma fırsatı yakalamıştır. Kızlardan ilk ikisi de gerçekten çok başarılı bir süreçten sonra öğretmen olarak hayata atılırlar. Daha da ileri gidip matematik branşı okuyup lise öğretmeni oldular. Bu arada büyük kıza bir yuva kurma imkanı doğdu. Ancak  büyük kızın bir koşulu vardı. Damat adayına şartını şöyle dile getirdi. “Kabul ederim ama ben ailemde kardeşlerime  parasal katkıda bulunuyor ve bu durumu devam ettirmek zorundayım dediğim zaman, karşı taraf buna saygı duyar”… evlilik böylece gerçekleşir. Bu arada Ali’nin başvurusu kabul görmüş artık Belediyede iş başı yapmıştır. Az da olsa düzenli bir akarı vardır. Aslında bir tek oğlana yatırım yaparken, bir kız daha dünyaya gelir. Onlar da büyür, iki ablanın arkasından çok başarılı iki kardeş daha yetişir. Onlar ülkenin en iyi üniversitelerini kazanıp, çok başarılı bir eğitimden sonra da çok önemli görevlere gelirler. Son iki kardeşin şehirde yetişmeleri onlar da zaten var olan cevherin daha çok ateşlenmesine sebep olmuştur. Nitekim son numara eşi ile beraber Amerika’da projeler gerçekleştirip, çok iyi makamlara gelmiş iken; eşinin rahatsızlanıp hayatını kaybetmesi ile yurda dönmek zorunda kalmıştır.

Suyu Bulan Adam

Ali Yeşilgökçen eşi Mührüzat ve çocukları ile...

Kimdir Pabuşçu Ali?

Ali Yeşilgökçen, Datça ilçesi Yaka köyünde 1931 yılında Feyzullah eşi  olarak bilinen ve  bir kızı ve bir oğlu ile dul kalmış bir kadının yeni evliliğinden  iki numaralı  çocuk olarak dünyaya gelmiştir. Abisi 1925 doğumlu, Sadık Yeşilgökçen’dir. Baba ise aynı köyden küçük imam olarak bilinen Mehmet Yeşilgökcen’dir. Annesi aslında bir kız ve bir oğlan çocuğu ile birlikte Küçük İmam’a eş olmuştur. Oğlu Halil ile onun kız kardeşi Fatma ve sonra da Küçük İmamdan iki erkek evlat. İlginç olan da Feyzullah Nine olarak bilinen bu kadın kızı Fatma’yı kocasının kardeşi Osman Aydeniz ile evlendirmesidir. Yani analı kızlı, elti durumu söz konusudur. Kız Fatma, küçük kardeş Osman ile evliliğinden bir kız çocuk dünyaya getirir. Onun adı Fatma Seniha Fidan’dır. Anne Fatma, kısa bir süre sonra vefat edince, Fatma Seniha Fidan, babası Osman’ın yanında büyür.  Feyzullah Nine ikinci kocasından doğurduğu iki çocuğu ile uzun yıllar yaşamını sürdürür. Küçük İmam ise 1949 yılındaki salgın hastalıkta genç yaşta hayata veda eder. Ali Yeşilgökçen babası öldüğünde henüz askerlik çağına gelmemiştir. Kendisi ayakkabı imalatını yöremizin meşhur ustalarından olan Lütfi Ustadan öğrenmiş olup köyünde iyice tanınmıştır. Askerden önce evlenir. Eşi Mührüzat,  Çeşmeköy cami imamı Torin Hoca lakaplı Mehmet Tokcan’ın ortanca kızıdır. Mehmet Tokcan, Yaka köyünde Pilavcılar sülalesinin çoğalmasında birinci dereceden rol oynayan Nasibe’nin ilk doğurduğu çocuktur. Nasibe, iki çocuğu ile birlikte kocasını askerde  kaybedince, Yakaköyden Pilavcı Ali’nin ikinci eşi olmuş ve bu evlilikten altı erkek çocuk daha doğurmuştur. Böylece Yakaköyde Pilavcı nüfusu, onun sayesinde artmıştır.

Emeklilik Sonrası Köye Dönüş

Pabuşcu Ali Belediyeden emekli olur. Çocuklar da baş göz edilince büyük kent ona göre değildir. Bu arada bir noktayı da dile getirelim: Pabuşçu Ali İzmir kararını vermekle sadece kendi çocuklarına değil daha pek çok Betçeli insanı evinde ağırlayarak onların geleceklerine yardımcı olmuştur. Mehmet Ceylan’dan Boşnak Avni’sine oradan Tayfun Çuhadar’a ve Hüsrev Yeşilgökçen ile Sevincel Bahar’a kadar pek çok insanın geleceğine dokunmuştur. Bunca kutsal görevden sonra Pabuşçu Ali, tası tarağı toplayıp  köyüne döner. Palamut Bükü’ndeki kendine ait arazide, bir çardak kurar. Artık köyünde yepyeni bir hayat onu bekliyordur. Döner dönmez de abisi Sadık Yeşilgökçen’in büyük başarılara imza attığı muhtarlık bu kez ona nasip olacaktır. Abisi gerçekten Palamutbükünü yeniden inşa etmiş çok büyük projelere imza atmıştır. Bu kez de Ali Yeşilgökçen bu kutsal görevi devralmıştır. Köylü aynen abisi gibi onu da çok sevmiştir. Onun derdi ise köyüne su bulmaktır. Yarımada su yönünden çok fakirdir. Doğduğu köy olan Yakaköyü Goca Dağın süzme suları ile yıllarca kuyuların diplerini süpürerek yaşamlarını sürdürmüşler. Hayvanları ile ortak idareli bir şekilde bu kuyu sularını kullanmışlar. Köyde onlarca kuyu ve bu kuyuların suyu da yarma yöntemi ile çeşmelere alınmış, ancak köy büyüyünce su kaynakları da giderek kuruduğunda köy çareyi Palamutbüküne göçmekte bulmuş. Buralarda Paşa kuyusu Bük kuyusu ve Gurma kuyularının yanında  bir de Yakamar ile Marin’de su kaynakları sayesinde yeni bir hayata başlamışlardır. Ali Yeşilgökcen’in su macerası tam bu anlara tesadüf gelir. O hemen hemen her noktaya bir artezyen kuyusu açar. Bunun için devletin tüm dairelerinin kapısını çalar. Yaşı gereği daire amirlerinin saygısını kazanmış bir ihtiyar, ama her gün bir amirin kapısında bir şeyler istiyor. Onun işi de  gücü de artık köyüne su bulmaktır. Bunun için kendine ait taşınmazlardan bazılarını elinden çıkarır. Pek çok sondaj makinasının parasını kendi cebinden karşılar. Köyünü ve köylüsünü susuz bırakmama mücadelesinin içine girmiş ve bu durumu da kararlılıkla hiç sektirmeden yürütmekten sakınmamaktadır. Köyde onun için deli lakabı takılmıştır. Abisi de yıllarca köye hizmette büyük savaşlar vermişti. Abisine takılan şeytan lakabına karşılık Ali Yeşilgökçen ise deli lakabı uygun görülmüştür. Kendisi de abisinin yolundan yürümektedir. Kendine özel aldığı arabasına aynı köyden olan şöförü Osman Duman ile sürekli yollardadır. İzmir Ankara Muğla illerinde mekik dokumakta köyüne yardım adına resmi dairelerin kapılarını aşındırmaktadır. Tuttuğunu koparan tiplerdendir ve bürokraside kim olursa olsun onun isteklerini geri çevirmez, hatta çeviremez. 1990 yıllarının sonlarında devir aldığı muhtarlık görevini 2012 yılına kadar götürmüştür. 2012 yılı seçimlerinde çok büyük ısrarlara rağmen aday olmaktan çekilmiştir. Aslında sağlığı da elverişli değildir bu ağır ve meşakkatli göreve. Günümüzde pek çok yetkileri ellerinden alınan muhtarlıkların üstelik bir de maaşlarının olması onlara başka bir rol verilmiş, onlarda yasa gereği ne isteniyor ise onları yapmaya başlamışlardır. Oysa Ali Yeşilgökçen Muhtarlığında bu hakların zerresi yok iken o taşınmazlarını satmakta hiç çekinmemiştir.

Bir Mezar Taşına Kazınan Kısa Not

Bizler mezar taşlarına kısa da olsa doğum ve ölüm tarihleri yanında ana baba isimleri yazarız. Oysa Ali Yeşilgökçen için yazılan onun belki de hayatına malolmuş bir su macerasını anlatmak için “Suyu bulan adam” ifadesi düşülmüş. Yeraltının daracık koridorlarından akıp giden suyu bulma mücadelesi onu çok büyük darlara soksa da o mücadelesinden vazgeçmemiştir. Yine ilginçtir: o bir gün köyümüzden kepçeci Dinçer Sarıhan’ı telefonla arayıp mezarının yerini tarif ettikten sonra kaz emrini vermesi onun bu dünyadan ayrılmaya karar verdiği ve mutlu bir şekilde huzuru sonsuzlukta bulacağını gösteriyor. Ben onlarca noktayı kazdım ve aradığım suyu buldum dediğini duyar gibiyim.

Artık o yeni yerinde huzurla yatıyor.

Suyu Bulan Adam

Ali Yeşilgökçen büyük kızının yanında iken gece telefonla Dinçer Sarıhan'ı arar. Benim mezarımı kaz geliyorum der. Zemin sert olsun diye de ekler. Ertesi gün uçakla cenazesi gelir. Dinçer talimatı yerine getirmiştir.

Son Söz Yerine Kısa Bir Değerlendirme

Her insanın bir hayatı var. Yaşanmışlıkları tecrübeleri hatta hayal edip de ulaşmak isteyip bir türlü ulaşamadığı şeyler vardır bu dünyada. Bazı anlar gelir karar vermek zorunda kalırız. O kararlar bizi yönlendirir. İyi ya da kötü yapmışız gibi bir muhasebe yapmaya zorlar sonunda hayat bizleri. Bu durumda Ali Muhtarın hayatını niye kaleme aldım sorusu yanıtını buluyor. Öncelikle onun köyündeki kurulu düzeni yıkıp büyük bir kente göç hikayesi, beni gerçekten çok etkiledi. Bu üzerinde durulması gereken çok önemli bir karardır. İlk çocuğu bir yatılı okula kapağı attıktan sonra arkadan iki çocuğun birden  gelişi, ayrıca bunlardan birinin erkek olması dolayısı ile onun  bu kararı vermesinde etkili olduğu kanısındayım. Bir başka olay da Ali, çocuk yaşlarda iken okuma isteği ile yanıp tutuşmaktadır. Oysa buralardan karayolu henüz daha yeni açılmaktadır. Kaldı ki ilçeye yol henüz daha açılmamıştır. Geriye sadece denizden Bodrum’a gitmek kalmıştır. Ne yazık ki kader burada da Ali’ye ağlarını örmüştür. Günlerce esen fırtına onları gideceği okulun kayıt süresini geçirmiştir. Pabuşçu Ali’nin yüreğinin derinliklerine inmiştir bu olay. Gitmek için yanıp tutuşan bir yürek ve engeller. Bu olay onu çok etkilemiş ki çocuklarının geleceğini her şeyin üstünde görmüş. O bu çileli yolculuğu yaptı, büyük şehirde tutunma mücadelesi verdi. Onlarda bu huzur ortamında yetişmeleri sonucu çok iyi noktalara geldiler. Üç numara oğlan ODTÜ Kimya Mühendisliği sonrası Dünyanın çeşitli ülkelerinde firma kuruluşu gerçekleştirmiş sonra da ülkemizde büyük firmaların yöneticiliğini yapmıştır. Son numara da çok başarılı bir grafik çizmiş ve Bilkent’e derece ile girmiş yine o okuldan derece ile mezun olmuştur. Onun da son adresi Amerika olmuş oralarda master çalışmalarında bulunmuştur. Burada ilginç bir noktayı da dile getirmeliyim. O da şu: Ali Yeşilgökçen bu toprakları terkederken bazı taşınmazlarını elinden çıkarmak zorunda kalmış. Yıllar sonra sanıyorum bilinçaltı ona bişeyler fısıldadı ki, oğlu Ercan ve son kızı Gülcan’a arazi almaları konusunda tekliflerde bulunmuştur. Aidiyet ne kadar da önemli. Yeni dünyada çok iyi kazanım elde etmiş bu iki çocuk, babalarının teklifini geri çevirmemişlerdir. Gördüğünüz gibi basit gibi görünen kararların ne gibi sonuçlar doğurduğunu yukarıdaki hayat hikayesi bizlere açıkça gösteriyor. Giderken bir yavru dana ile başlatılan bir hayat çizgisi ve bu gün turizmin buralarda güncel olması nedeni ile yavru danaya karşılığı verilen arazilerin değeri, hele bu araziye dikilen evler. Oysa öbür tarafta bu ailenin ikinci kuşağından bireylerin Hollanda, Amerika ve İngiltere’de yeni hayatlar oluşturmaları verilen kararın ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor.

Ali Yeşilgökçen sen oldukça isabetli  kararlar almışsın, rahat rahat uyu.

Not:
Dört çocuğunun geleceklerini kurmak için verdiği kritik kararları ile anılan Ali Yeşilgökçen’nin mezar taşında “suyu bulan adam” atıfında bulunulması onun toplumcu yanını da vurgulamaktadır.

Yazar hasan doğan

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış